Aydın’da yaşayan Murat Uçar (55), küçük yaşta çırak olarak başladığı bakır ve kalaycılık işinde 47 yılı doldurdu. Bu mesleğin şehirdeki son temsilcilerinden olan Uçar, işyerine çırak bulmakta güçlük çekiyor. En büyük hayallerinden birisinin de ustalığını genç nesillere aktarabilmek olduğunu ifade eden Uçar; “Keşke ustalığımı aktarabileceğim biri olsa” dedi.
Mesleği bıraktıklarında kalay ustalığı mesleğinin kendileriyle beraber toprağa gideceğini vurgulayan Uçar; “Esas köküm Muğla Kavaklıdere ama Aydın’da doğdum büyüdüm. 1976’dan beri bu mesleği yapıyorum. Baba mesleği zaten. Allah’a çok şükür çocuklarımı evlendirdim, geçimimi buradan sağlıyorum ama tek sıkıntımız çırak bulunmaması. Maalesef çırak yetişmiyor. Öğrenen nesil yok. Bizim korkumuz şu. Yarın biz öldüğümüz zaman bizim mesleğimiz bitti. Şu anda Efeler’de 2 arkadaşız bu işi yapan. Bakalım nereye kadar gidecek. Biz bu mesleği bıraktığımız takdirde maalesef bizimle beraber toprağa girecek bu meslek. Bu mesleğin sayesinde 2 tane çocuk büyüttüm, çok şükür. Üzüntüm şu. Belki bir kaç sene içerisinde ben de bu işi bırakabilirim. Maalesef yerimi dolduracak bir eleman yok. Ona üzülüyorum işte. Bu meslek benim babadan kalan bir meslek. İlkokul 3. sınıftan beri bir fiil çalışmaktayım. Bu mesleğe aşığım ve babama da düşkün olduğum için bir türlü bu mesleği bırakamıyorum. Bir gün o beni bırakacak ama ben onu bırakmak istemiyorum. Elimden geldiği kadar bu mesleğimi sürdüreceğim. Oğlumun bu mesleği yapmasını isterdim ama o da memur olduğu için bu işi yapmadı. Maalesef ustalığımı aktarabileceğim kimse yok. Keşke birisine bırakabilsem de en azından ‘benim ustam şu kişiydi’ deyip, ileri zamanlarda isimlerimiz söylenmiş olsa” dedi.
“İşimi zevkle yapıyorum”
İşini ilk günkü heyecanla zevkle yaptığını ifade eden Uçar; “Şu anda sabahları biraz daha vaktinden erken geliyorum. Sıcak çökene kadar kalaylama işlemlerini yapıyorum. Ondan sonra yıkama, parlatma gibi işlemleri yapıyorum. Her gün rutinimiz bu. Sabahtan öğlene kadar bakır kalaylama, öğleden akşama kadar da yıkama ve doğrultma işlemleri yapıyoruz. Bu baba mesleği olduğu için o da dededen geldiğinden dolayı baba mesleğini sürdürüyorum. Haliyle hava sıcak, ocağın karşısında da sıcaklık, ocağın, bakırın sıcaklığı diyene kadar 200 derecenin üzerine çıkıyor. O yüzden anca öğlene kadar ocağın karşısında durabiliyoruz. Ondan sonra kalaya geçmiyoruz. Sabahları saat 06.30 gibi geliyorum dükkanıma. Ocağımı hazırlıyorum, yakıyorum. Kalaylanacak olan bakırları hava ısınmadan kalaylama yapıyorum. Ben eski nostalji şeklinde odun ateşinde yapıyorum kalayı. Bazı arkadaşlar tüple yapıyor ama ben eskiyi sürdürüyorum. Zevkle yapıyorum işimi” şeklinde konuştu.