İstanbul Aydın Üniversitesi (İAÜ) Gıda Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (GAUM) Müdürü Prof. Dr. Şükrü Karataş, tarım ve gıda sektörünün, COVID-19 pandemisi sürecinde en fazla önem verilmesi gereken sektörlerin başında geldiğini söyledi. Prof. Dr. Karataş, tarımda yaşanabilecek üretim sorunlarının önüne geçmek için sektörün desteklenmesi gerektiğini söyleyerek, “COVID-19’dan korunmanın en önemli yollarından birisi sağlıklı beslenmek” dedi.

“GIDA KRİZİYLE KARŞI KARŞIYA KALABİLİRİZ”

COVID-19 karşı yapılan mücadelede sağlık alanındaki müdahalelerin yanında, ülkelerin tarım alanında yapacakları planlamaların gelecek senaryolarının çizilmesinde belirleyici olacağının tahmin edildiğini kaydeden Prof. Dr. Karataş, “Bununla birlikte, dünyanın en önemli iklim koşullarına sahip ülkemiz için bir ve ikinci kritik sektörün tarım ve gıda olacağı görülüyor. Uluslararası konjonktür için de aynı durum sözkonusu. Buna bağlı olarak, bütün dünya ülkelerinde sağlıkla ilgili çalışmalara paralel olarak gıda üretimi için de önemli adımlar atılıyor.  Nitekim 31 Mart’ta Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Dünya Ticaret Örgütü (WTO) tarafından yapılan açıklamada bilhassa gıdanın uluslararası ticaretine vurgu yapılırken, aynı zamanda ülkelerin gıda güvenliğini sağlamaları gerektiğine dikkat çekildi. Ayrıca Avrupa Birliği Parlamentosu da gıdanın yeterliği hususuna uyarıda bulundu. Bu bağlamda birçok ülke tarımsal ihracatlarında küçülme tedbirleri almaya başladı. Ülkemizin de bir gıda krizi ile karşı karşıya kalma olasılığı göz ardı edilmemeli. Çünkü ekonomisi güçlü olan ülkeler, tahıl ve yağ bitkileri üretiminde gelişirken, ülkemiz yaş meyve ve sebze üretiminde büyük tecrübe kazandı” diye konuştu.

TÜRKİYE NELERE DİKKAT ETMELİ?

Prof. Dr. Karataş, Türkiye’nin gıda ve tarımda dikkat etmesi gereken noktaları şöyle sıraladı: “Türkiye’de tarım ve gıda üretiminde ‘mevsimlik işçi’ kavramı önemli bir yere sahip. Özellikle mevsimlik işçi çalıştıran üreticiler ve tarım çiftliklerinde bazı sorunlarla karşı karşıya kalınabilir. Bu işçilerin hasat döneminde toplu olarak bir yerden diğer yere taşınmaları ve barınmaları, COVID-19 riskini artıracağından bu konuda kısıtlamaya gidildiğinde ürünlerin toplanmasında sorunlar yaşanabilir. Ayrıca Türkiye’de tarımla uğraşan insanların birçoğu ileri yaş grubundan, yani 65 yaş ve üstü. Bu da tarım gücünde yaşlanma sorununu ortaya çıkarıyor, büyük bir risk oluşturuyor.  Bu süreçte tarımsal üretim için yaşlı nüfus yerine genç nüfusu özendirecek teşvikler düşünülmeli. Bundan başka bu dönemde ‘sanal market’ uygulamaları, gıda stok ve yönetimi, küçük üreticinin ürünlerini pazarlayabileceği ortamların geliştirilmesi, gıda sunumunun COVID-19 olasılıklarına karşı güvence altında olması gibi noktalar önem kazanacak. Yine bu dönemde ülkemizin dışardan ithal ettiği veya etmek zorunda olduğu; yağlı tohumlar, yem hammaddeleri, ilaç ve diğer ürünlerde sorun yaşanabilir. Bu nedenle bu ürünlerin yurtiçinde üretilmesi teşvik edilmeli.”

“HAYATİ ÖNEM ARZ EDİYOR”

COVID-19 pandemisinin sebep olacağı ekonomik darboğazın işsizlik ve yoksulluğu artıracağının öngörüldüğünü hatırlatan Prof. Dr. Karataş, “Bu da sağlıklı ve nitelikli gıdanın, sayısı artan işsiz ve yoksul kesime ulaşmasında sıkıntı doğurabilir. Diğer bir ifade ile COVID-19’dan korunmanın en önemli yollarından birisi ‘sağlıklı beslenmek’. Özetle bu dönemde tarım, gıda üretimi ve gıda dağıtımı (paketleme, işleme, depolama, lojistik ve perakende satış) sektörlerinin desteklenmesi için tedbirler alınması hayati önemde” diyerek sözlerini tamamladı.