Bu yıl 12’ncisi düzenlenen Boğaziçi Zirvesi Türkiye’den ve dünyadan alanının en önde gelen isimlerini ağırlıyor. ‘Daha İyi Bir Dünya İçin Çalışmak’ temasıyla düzenlenen zirvenin Kadın, Ekonomi, Bilim ve Hukuk’ panelinin açılış konuşmasını Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan yaptı. Emine Erdoğan, video konferans yoluyla yaptığı konuşmasında kadınların ekonomik ve sosyal alandaki önemine vurgu yaptı.

“MADDİ VE MANEVİ KALKINMANIN ÖN KOŞULU KADINLARDIR”

Emine Erdoğan, “Bu yıl ‘Daha İyi Bir Dünya İçin Çalışmak’ başlığıyla düzenlenen Boğaziçi Zirvesi’nin hayırlara vesile olmasını diliyorum. Daha iyi bir dünyanın inşasında kadınlara büyük roller düştüğü inancındayım. Maddi ve manevi kalkınmanın ön koşulu, kadınların ekonomiden sosyal alanlara kadar tüm sahalarda güçlendirilmesidir. Kadınların dönüştürücü gücünü bir potansiyel olmaktan çıkarıp aktif bir güç haline getirmek ise bir dizi reformu gerektiriyor. Kadınların ekonomik ve sosyal olarak güçlenmesi ve karar mekanizmalarında yer alması ile dünyada adaletin ve iyiliğin artması arasında somut bir ilişki mevcut” ifadelerini kullandı.

YEŞİL EKONOMİDE KADININ ROLÜ

İklim değişikliğinin öncelikli mesele olduğunun altını çizen Emine Erdoğan şöyle devam etti: “Geleceğin getireceklerine maruz kalmak değil, geleceği herkesin adil yaşayabilmesi için şekillendirmek durumundayız. Bu çerçevede etkisini hemen her alanda gördüğümüz iklim değişikliği konusu öncelikli meselelerimizdendir. Zira yaptığımız tüm planlar, kurduğumuz tüm hayaller ancak elimizde yaşanabilir bir dünya varsa gerçek olacak. Yenilenebilir ve sürdürülebilir enerji kaynaklarına geçiş önümüzdeki seçeneklerden biri değil, zarurettir. Dolayısıyla daha iyi bir dünyaya, doğa için daha iyi politikalar üreterek kavuşabileceğiz. İşte bu noktada yeşil ekonominin işin çözümünde anahtar olduğu tartışmasızdır ve yeşil ekonominin hızla hâkim güç olması için de kadınların desteği kuşkusuz en önemli etkendir. Birçok araştırma, kadınların karar mekanizmasında yer almasının doğanın korunması ile ilişkin sonuçlar doğurduğunu ortaya koyuyor. Mesela kadınların sosyal ve politik olarak iyi konumda olduğu ülkelerde düşük karbon emisyonu gözlemleniyor. Ben de buradan ekonominin tüm kadın liderlerine bir çağrıda bulunmak istiyorum. Çevreye sıfır olumsuz etki ilkesi ile büyüyen sürdürülebilir şirketler olma yolunda; lütfen sektörlerinizi çevre dostu hale getirin. Böylece daha iyi bir dünyanın mimarı olun.”

Türkiye’nin yeşil kalkınma hamlesini resmi olarak başlattığına dikkat çeken Emine Erdoğan, “Türkiye olarak 2053’te net sıfır emisyon hedefimizi yakın bir zamanda açıkladık. Şahsen takip ettiğim sıfır atık projesi de başladığımız 2017 yılından bugüne tüm hedeflerini zamanından önce yakaladı. 2023’te projemizi tüm ülkemizde yaygınlaştırmayı hedeflediğimiz gibi 2050’de atıkların düzenli depolama ile bertarafına son vermiş olacağız. Yeşil kalkınmanın öncülerinin ve bu büyük sorumluluğu omuzlayan liderlerin kadınlar olacağına canı gönülden inanıyorum. Daha iyi bir dünyayı, henüz doğmamış gelecek nesillerin haklarını bugünden koruyan sistemler inşa ederek tesis edebiliriz. Boğaziçi Zirvesi’nin böyle bir uyanışın çağrısını en yüksek tonda yapacağına inanıyorum. Çok farklı alanlarda gerçekleşen oturumların maksimum fayda vermesini diliyorum” dedi.

YEŞİL MUTABAKAT İÇİN FONLARDAN FAYDALANMAMIZ GEREKİYOR

Dışişleri Bakan Yardımcısı Faruk Kaymakçı ise, Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı’nın önemini vurguladı. Kaymakçı şu ifadeleri kullandı: “Avrupa’daki ortak yeşil geleceğimiz üzerine konuşmak için bugün burada olmaktan mutluluk duyuyorum. Bildiğiniz gibi Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı’na imza attı. Bunun Avrupa Birliği üye olmasalar dahi bölgedeki bütün ülkeleri etkiliyor. Tabi ki Türkiye de bu gelişmeleri yakından takip ediyor. Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı’ndan bahsederken sadece çevreden değil aynı zamanda sanayiden, ticaretten, üretimden ulaşımdan da bahsetmemiz ve bu dönüşüm için finansmanlar hakkında da konuşmamız gerekiyor. Sadece Avrupa için değil tüm dünya için önemli bir konu. Türkiye Hükümeti Yeşil Mutabakatı takip etmek adına 9 farklı alanı kapsayan bir eylem planı hayata geçirdi. Bu 9 alanda odaklandığımız bazı önemli noktalar var. Karbon sınırı mekanizmaları üzerine, döngüsel yeşil ekonomi üzerine, yeşil fonlama üzerine uluslar ve uluslararası olarak çalışıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın da deyimi ile Yeşil Devrim’imizi nasıl fonlayabiliriz bunu düşünüyoruz. Tarıma, sürdürülebilir taşımaya odaklanıyor, aynı zamanda Yeşil Diplomasiye de odaklanıyoruz. Yeşil Mutabakat anlamında Türkiye’nin sesinin duyulması için çalışıyoruz. Türkiye Paris anlaşması bağlamında biraz izole kalmış durumdaydı. Bildiğimiz üzere Türkiye Birleşmiş Milletler iklim değişikliği çerçevesinde Ek-1 ülkelerden birisi. Bu nedenle Türkiye’nin uluslararası yeşil fonlara erişimi yok. Bir yandan da Türkiye kalkınmış ülkeler arasında bulunduğu için üzerine gün geçtikçe daha da fazla yük biniyor. Türkiye’nin bu durumunun değiştirilmesi ve durumumuzu Birleşmiş Milletlere gelişmiş bir ülke olduğumuzu anlatarak Paris Antlaşması tam olarak katılma şansını elde ettik. Finansman oldukça önemli bir konu. Uluslararası toplum içerisinde yeşil kalkınmamızda destek alacağımıza inanıyorum. Türkiye’ye burada diğer aday ülkelere sağlanan fonların sağlanması gerekiyor.”