Geçen yazımda sözde faiz indirim kararının dövizdeki yükseliş ve enflasyon olarak sonuçları olacağını vurgulamıştım. Keşke haksız çıksaydım. Gördüğünüz gibi dövizde yükselişin hayat pahalılığına ciddi anlamda etkilerini hissetmeye başladık. Bundan sonra bu karar doğrultusundaki etkileri artarak devam edecektir.

Maalesef bu tablonun değişimi için bir şeyler yapılmazsa daha derin sorunlar yaşayacağımız bir döneme geçeceğiz. İnanılmaz bir pahalılık ve stokçuluğun baş göstereceği bir dönem yaşayacağız gibi gözüküyor. Peki ne yapmalı? İlk önce finansal piyasalara güven tesis etmek için dünya ekonomisini iyi okumalıyız. 2007 yılına kadar dünyada karşılıksız basılan dolar miktarı 950 milyar dolardır. 2008 krizinde basılan karşılıksız dolar miktarı 4.5 trilyon dolardır.

2020 pandemi döneminde Avrupa ve ABD’nin bastığı para miktarı 14 trilyon doları şu ana kadar geçmiş durumdadır. Yani dünyada çok ciddi bir para miktarı dolaşıma girmiş durumda, bunun karşılığı mutlaka enflasyon olarak geri dönecektir.

Şu anda ABD ve Avrupa’da ufak ufak enflasyon oranlarının yukarı doğru evrildiğini gözlemliyoruz.

Bunun ABD de farkında, dikkat ederseniz faiz artırımına geçmemek için şimdilik toksin varlıkların alımında kısmi kısıtlamalara giderek bu faiz artırımı geçiş sürecini mümkün olduğu kadar ötelemeye çalışmaktadır. Ama sonuçta öyle ya da böyle yakın zamanda faizleri artırmak zorundalar. Peki bu ortamda kurların bu kadar değer kazandığı ortamda ABD, bir faiz artırımına giderse, doların nasıl bir yükselişe gidebileceğini öngörecek kimse var mı merak ediyorum? Neden sözde faiz indirimi diyorum. Önceki yazımda sizlere detaylı olarak analizini yapmıştım. Şu anda Türkiye Merkez Bankası hangi faizi indirdi? Politika faiz oranını indirdi.

İsterseniz bu oranı 1’e indirin, ne olacak ki? Sonuçta piyasa faizi yukarıda seyrediyor. Yaklaşık 18.50’lerden işlem görüyor. Kimse MB’nın politika faizine bakıyor mu? Hayır. Peki biz hangi faizi indirdik? Hem faiz indirdim diyeceksin hem de piyasanın faizi artacak. Aynı zamanda da kurlar artacak. Peki şu ortamda dolar 10’lara dayanmışken ABD de faiz artırımına geçiyorum derse, bizde kurlar sizce aşağı mı gelir yukarı mı gider? Biraz piyasa bilgisi olan biri bu soruya tabii ki dolar kuru yukarı gider, diye cevap verecektir. Bunu bilmek için müneccim olmaya gerek yok ki. Bu denklemi bile bile neden elinizdeki silahı kendi vücudunuza saplıyorsunuz, bunu anlamak mümkün değil.

FAİZ İNDİRİMİNİN KİME YARARI VAR?

Şu anda kısa vadeli faizleri yükseltmeden kuru aşağı getirmeniz mümkün değil. En azından piyasanın fiyatladığı faiz rakamlarına gelmeniz lazım. Diyelim ki yüksek kurun ihracata olumlu etkisi var. Evet basit mantık olarak yüksek kurun ihracat girdilerine olumlu katkısı var. Fakat teknik olarak kimse acaba şuna bakıyor mu, merak ediyorum? Türkiye ekonomisinin yaklaşık yüzde 75’i ara mamul ithalatı yaparak ihracat yapabilen bir ekonomi. Dolayısıyla yüksek kur ihracat yapan firmaların girdi maliyetini de artırıyor. Bu da ihracat yapan firmaların karını yiyen bir faktör olarak karşımıza çıkıyor. O zaman bu sözde faiz indiriminin kime yararı var? Bir şeyler yapılmazsa bu yapı Türkiye ekonomisine ciddi bedeller ödetecektir.

Nedir bu bedeller açalım. Şu anda kur riskinden dolayı ithal malı getirecek üreticilerin stok yapmasına neden olacaktır. Yani malını kaç lira kurdan yerine koyacağı belli olmayan bir işletme elindeki malı iç piyasaya satma konusunda isteksiz olacaktır. Satarsa hangi kurdan malını geri koyacağının belirsizliği var. Kurun yukarı da olması tüm maliyetlerin akaryakıttan tutun evimizde yaktığımız doğalgaz veya elektrik harcamalarına kadar yüksek bir maliyet olacaktır. Bu durumda herkesin alım gücü, harcama isteği olmayacaktır. Bu olmazsa üretim ya da tüketim artar mı? Tabii ki de artmaz. Üretim ya da tüketim artmazsa ekonominin çarkları nasıl işleyecek? Kim yatırım yapacak? Devlet zaten yatırım yapmıyor. Halk da elinde devamlı değer kaybeden parasının yerine ya mala ya da döviz kuruna geçip bekleyecek. Peki ekonominin çarkları nasıl dönecek? Hem günden güne alım gücü düşecek, hem de reel sektörün üretim gücü düşecek. Peki bu ekonomi nasıl toparlanacak? Sen cazip bir faiz oranı da vermezsen kim neden dolarını bozup yatırım yapsın? Peki böyle bir ortamda enflasyon ya da döviz nasıl gerileyecek?

HEP BİRLİKTE FAKİRLEŞİYORUZ

Yıllar önce döviz konusunda geniş bir analiz yapmıştım. Dövizde koyduğum teknik hedefler bir bir kırıldı. Keşke yanılsaydım. Teknik uzun vadeli resimde 3.10 TL dolar kuru en önemli değişken trend bölgesiydi. Bu bölge Devlet Bahçeli’nin başkanlık modelini dile getirdiği gün kırılıp geçildi. Bu bölge o kadar önemliydi ki 15 Temmuz günü bile burası geçilememişti. O zaman da yazmıştım. Yine hatırlatayım o kanalın üst bölgesi 5.50, 5.75 bandı idi. Burası Berat beyin ekonomi bakanı olduğu zaman geçildi.

İşte o zaman da belirtmiştim, 7.50 daha sonrası 9.20 en üst sınırı da 10.45’lerde bir direnç var diye. Maalesef 9.20’den sonra yeni ve tahmin edilemeyecek bir zirveye koşuyor dolar. 10.45’te teknik bir direnç var ama o direnç fobinacci denklemi ile bulduğum bir direnç, teknik de artık bir direnci kalmadı dolar/TL’nin, bundan sonra Türkiye Cumhuriyet tarihinin en büyük zirvesine doğru koşacak yolu var. Teknik anlamda bunları yazıp paylaşmak istiyorum. O yüzden de bir şeyler yapılması gerek diyerek yazıma başladım. Bir şeyler yapılmazsa teknik anlamda bu kötü senaryonun gerçekleşme ihtimali çok yüksek. İnşallah olmasın ama ne olur karar vericiler bir şeyler yapın artık, çünkü hep birlikte fakirleşiyoruz. Buradan son uyarılarımı yaparak sözlerime son veriyorum. Tekrar görüşmek dileğiyle.