Katılım bankacılığının toplam aktif büyüklüğü bir önceki yıla göre yüzde 15 oranında büyüdü. Kredilerde yüzde 17, katılım fonlarında ise yüzde 16 oranında artış sağlandı. Pandemi döneminde katılım bankalarının dijital çalışma ortamına hızla sağlaması, katılım bankacılığı sektörünün de iyi bir yıl geçirmesini sağladı. Katılım bankacılığı, 2015 yılında belirlediği 2025 yılında yüzde 15 pazar payına ulaşma hedefine doğru ilerliyor. Türkiye Katılım Bankaları Birliği (TKBB) Genel Sekreteri Osman Akyüz, katılım bankacılığı sektörünün ulaştığı büyüklüğü ve TKBB olarak uyguladıkları stratejileri Ekovitrin’e anlattı. Türkiye Katılım Bankaları Birliği (TKBB) bu yıl 20. yaşını kutluyor.

TKBB’nin kuruluş öyküsünü ve günümüze kadar geçen süreçte kaydettiği aşamaları ana hatlarıyla anlatır mısınız?

Birliğin temel vazifesini, katılım bankacılığı mesleğinin bütünlüğünü ve gelişmesini sağlamak olarak tanımlayabiliriz. Bu oluşumun zaten esas sözleşmesi var ve orada Birliğin görevleri, mesleğin gelişmesi hususunda atacağı adımlar genelde bankacılık, özelde ise katılım bankacılığı mesleğinin gelişmesinde rekabetin normal kurallar çerçevesinde yürütülmesi gibi konular yer alıyor. Yani Birliği kurarken bu sistemde faaliyet gösteren finansal kurumlara; sorunların çözümlendiği, meslek eğitimlerinin gerçekleştirildiği ve rekabet hukukuna bağlılığın sağlandığı ortak bir müessese oluşturmayı hedefliyorduk. Bahsettiğim bütün bu hedefler doğrultusunda 2002 yılında Birliğin oluşumunu tamamladık. Özel Finans Kurumları Birliği’nin oluşumunun tamamlanmasının ardından üye sayımızın da az olması hasebiyle bu yapıyı çok etkin ve efektif kullanma imkanımız oldu. Kamuoyunun ve hükümetlerin önüne tek ses olarak çıktık. Sektör için tavsiye ve teklifler getirerek bunları müzakere ettik, çalışma grupları oluşturduk. 2005 yılına gelindiğinde ise Özel Finans Kurumları Birliği’nin adı Türkiye Katılım Bankaları Birliği (TKBB) şeklinde güncelledik. O günden itibaren sektörün gelişmesi için pek çok çalışmaya imza attık ve bu faaliyetlerimize devam ediyoruz. Faaliyet alanımızda kendimize özgü kuralların gelişmesi adına Merkezi Danışma Kurulu oluşturduk. Ürün çeşitliliğini ve hizmet kalitesini arttırma, katılım bankacılığını tanıtma, bankalarımızda çalışan personeli eğitme ve bankacılık bilgileri ile donanım konusunda faaliyetlerimiz bulunuyor. Kurumsal iletişim, algı ve itibar yönetimi yapıyoruz. İlk günden beri Türkiye’deki katılım bankacılığı algısını, sağlam bir zemine oturtabilmeyi hedefliyoruz. Bu hedeften hareketle üniversitelerle işbirliği, eğitim, insan kaynağı ve sertifikasyon çalışmaları yürütüyoruz. Birlik olarak “Ne tür ürünler sunabiliriz?” sorusunun peşine düşüyor ve katılım bankalarının ürün-hizmet çeşitliliğini artırmaya çalışıyoruz. KOBİ’lerimiz üretim ve ticaretimizin gelişiminde vazgeçilmez aktörler. Dolayısıyla onların finansal hizmetlerinin noksansız biçimde sağlayarak, ülke ekonomisine de ciddi katkı sunmalıyız. Sözlerime son verirken dünya da rekabet edebilir bir sektör oluşturma hedefimiz bulunuyor. Üstelik bu, Hükümetle ortak hedefimiz. Bahsedilen amaca ulaşmak için de Hazine, Merkez Bankası, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu ve Sermaye Piyasası Kurulu gibi kurumlarla sıkı bir ilişki içerisindeyiz.

“KATILIM BANKACILIĞI YÜZDE 15 BÜYÜDÜ”

Katılım bankacılığı sektörünün Türkiye’de ulaştığı büyüklük hakkında bilgi verir misiniz? Sektöre baktığımızda karşımıza nasıl bir tablo çıkıyor?

Bankacılık sektörünün aktif büyüklüğü 2021 yılının 2. çeyreğinde yüzde 10 artarken, krediler yüzde 12, mevduat yüzde 12 yükseldi. Toplam kâr ise yüzde 10 artarak 33,7 milyar TL seviyesinde gerçekleşti. Katılım finans kurumları açısından 2021 yılının 2. çeyreği başarılı geçerken, büyüme açısından sektörün üzerinde bir performans sergilendi. Katılım bankacılığının toplam aktif büyüklüğü bir önceki yıla göre yüzde 15 büyürken, kredilerde yüzde 17, katılım fonlarında ise yüzde 16 artış meydana geldi. Net kârı, bankacılık sektörünün üstünde bir performansla yüzde 21 artarak 1,99 milyar TL seviyesinde gerçekleşti. Türk bankacılık sektörünün 2021 yılının 2. çeyreğinde KOBİ’lere ayırdığı nakdi krediler yüzde 23 civarında iken katılım bankalarında bu oran yüzde 31 olarak gerçekleşti. Bu oran, katılım bankalarının reel sektörle olan sıkı ilişkisini teyit ediyor. Türkiye’de katılım bankacılığı sistemine vermiş olduğu desteklerle, katılım finans kurumları güçlenerek, hedeflerine emin adımlarla ilerliyor. Özellikle 2015 yılından itibaren kamu bankalarının sektöre oyuncu olarak girmesi, büyüme hızımızın artmasında önemli rol oynadı. Son beş senede katılım bankalarının, bankacılık sektör payı yüzde 5’ten yüzde 7,5’e yükseldi. Önümüzdeki dönem, katılım finans sektörünün Türkiye’deki ana temsilcisi olarak sektörün Türkiye ekonomisine yaptığı katkı konusundaki farkındalığı artırmak için kamu, düzenleyici kurumlar ve diğer paydaşlarla birlikte çalışmaya devam edeceğiz. Ülkemiz, uluslararası arenada İslami Finans piyasasında büyük bir aktör olacağının işaretlerini tüm dünyaya gösterdi.

“Uluslararası bir finans merkezi olmak için öncelikle İstanbul’u bölgesel finans merkezi olarak zirveye taşımalıyız. Potansiyel hedef olarak, Doğu Avrupa, Balkanlar, Ortadoğu ve Türki Cumhuriyetler belirlenmeli ve o doğrultuda politikalar geliştirilmeli.”

“2021’DE SEKTÖRÜN BİLİNİRLİĞİNİ ARTIRMAYA GAYRET ETTİK”

Faizsiz bankacılığın Türkiye’de daha da gelişebilmesi ve büyüklüğünü artırabilmesi adına ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?

2020 yılının bir bölümü uzaktan erişimli çalışma koşullarında geçmiş olsa da, Birlik faaliyetlerinin çeşitlendiğini ve hız kazandığını söylememiz gerekir. Sektörün ortak platformu ve ahenkli sesi olmayı hedefleyen ve bu yönde faaliyet gösteren Birliğimizde düzenlediğimiz faaliyetler ve aldığımız aksiyonlar ile yıl boyunca Türkiye’de katılım bankacılığı sektörünün gelişimine ve büyümesine çok yönlü ve güçlü katkıda bulunmayı sürdürdük.

Diğer taraftan, yurtiçi ve yurtdışı işbirlikleri ile ürettiğimiz katkıyı derinleştirmeye odaklandık. Özenli algı ve itibar yönetimi ile katılım bankacılığının daha geniş kitlelere ulaşması için çalışmalarımıza hız kesmeden devam ettik ve etmeyi de sürdüreceğiz. Katılım bankacılığı prensiplerinin geliştirilmesinin yanı sıra mevzuat, standart ve düzenlemelerin hayata geçmesi için düzenleyici otorite ile yakın işbirliğimizi sürdürürken, çok sayıda etkileşimli çalışmayla ekosistemdeki paydaşlarımız ve Türkiye için değer ürettik. 2018 yılından bu yana hizmet sunan Merkezi Danışma Kurulu’nun çalışmaları bu süreçte etkin ve verimli bir şekilde devam etti. Tamamen bağımsız bir yapıya sahip olan Kurul, Türkiye’de katılım bankacılığı standartlarını oluşturma çalışmalarının yanı sıra sektörümüz üyelerinin günlük hizmet döngüleri kapsamında ilettikleri konularda da karar veya görüş oluşturmakta, bir diğer ifade ile kılavuzluk ediyor.

2020 yılında, Birlik açısından öne çıkan bir diğer gündem maddesi uluslararası ilişkiler alanındaki yapılanmamız ve önemli atılımlarımız oldu. Oluşturduğumuz Uluslararası İlişkiler yapılanması kapsamında, hızla hayata geçirdiğimiz çalışmalarımızla misyonumuzun önemli bir eksenini oluşturan “yurtdışı işbirlikleri ile ürettiğimiz katkıyı derinleştirmek” odağında değerli kazanımlar sağlandı. Bu kapsamda 2020’nin satır başlarına bakmak gerekirse, uzun süreli ilişkilerimiz ve işbirliğimiz bulunan Malezya başta olmak üzere, Bahreyn, Fas ve Cibuti gibi ülkelerin katılım finans otoriteleri, düzenleyici kurumları, katılım bankaları ve akademik çevreleri ile temas sağlandı, işbirliği adımları atıldı.

Birliğimiz, katılım bankacılığı alanında çeşitli eğitim programları organize etmek üzere Bahreyn Bankacılık ve Finans Enstitüsü (BIBF) ile 3 yıl süreli Mutabakat Zaptının yanı sıra Cibuti’de İslami mikrofinansın gelişimini desteklemek amacıyla Cibuti Sanayiden Sorumlu Ekonomi ve Maliye Bakanlığı ile de Mutabakat Zaptı imzaladı. Birlik, katılım bankacılığı uygulamaları alanında iyi uygulama örneklerinin mevcut olduğu ilgili projelerde Cibuti’ye teknik destek verecek. 2021 yılında da düzenlenen online eğitimlerle, sponsor olunan etkinlik ve organizasyonlarla sektörün bilinirliğini artırmaya gayret ettik. INCEIF ile katılım bankalarının personellerine yönelik “Sürdürülebilirlik ve Değere Dayalı Aracılık Yoluyla Katılımcı Finansmanının Güçlendirilmesi” konulu seminere katılım gösterdik.

Yine katılım bankaları personeline yönelik Etki Yatırımcılığı alanında UNDP tarafından Online Eğitim Programı düzenlendi. Bunların yanı sıra Birlik tarafından kamu kurum/kuruluşlarına, katılım bankaları ve sektör paydaşlarına Faizsiz Bankacılık Standartları Uyum Sertifikasyon eğitimi verildi.

Türkiye’de en çok talep edilen faizsiz finans ürünleri nelerdir?

Katılım bankalarımız tarafından yapılan satım yöntemleri, finansman sağlama amacıyla müşterinin ihtiyaç duyduğu her türlü maddi ve gayri maddi mallar ile hakların, bedeli satıcıya ödenerek tedarik edilmesi işlemi. Kullanılan satım yöntemlerimiz; kâr beyanı ile satım (murabaha), kârsız satım (tevliye), pazarlık usulüyle satım (müsaveme), peşin ödemeli satım (selem), açık hesaplı satım (isticrar), kâr beyanı ile emtia satımı (teverruk) ve eser sözleşmesi (istisna) türlerinden oluşur. Yine aynı şekilde finansman sağlamak için tüketilmeden kullanılabilen bir varlığın menfaatinin devri veya bir hizmetin sunulması işlemiyle doğan kiralama yöntemlerinde; adi kiralama, finansal kiralama, faaliyet kiralaması, ürün kiralaması, işgücü kiralaması ve hizmet kiralaması türleri kullanılıyor.

“FAİZSİZ FİNANSIN ÖNÜ AÇILDI”

Faizsiz bankacılık faaliyeti yapacak Kalkınma ve Yatırım Bankası kuruldu. Bu kuruluşun sektöre ne gibi katkıları olacak?

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) tarafından yapılan düzenleme ile mevcut kalkınma ve yatırım bankalarının da tıpkı katılım bankaları gibi faizsiz finansal işlemler gerçekleştirebilmesinin önü açıldı. Bu anlamda faizsiz bankacılık faaliyeti yapacak kalkınma ve yatırım bankası da kuruldu. BDDK’nın düzenlemesiyle zaten mevcut kalkınma ve yatırım bankaları isterlerse, faizsiz finans yapabilecek. Sadece halktan para toplayamayacaklar ama faizsiz hizmet anlamında katılım bankalarının sunduğu finansman hizmetlerini sunabilecekler.

“DİSİPLİNLİ BİR TAKİP ORTAYA KONMALI”

İstanbul’un katılım finans merkezi olabilmesi için sizce ne gibi stratejiler uygulanması gerekiyor?

Uluslararası finans merkezi olabilmek için itibar ve güven unsuru çok önemli. Siyasi iradenin konuyu tekrar gündeme taşıması ve 2023 yılına kadar finans merkezi olma konusunda ciddi bir hedefin belirlenmiş olması bizi umutlandırıyor. Projenin sahipliğini Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi üstleniyor. Uluslararası bir finans merkezi olmak için öncelikle İstanbul’u bölgesel finans merkezi olarak zirveye taşımalıyız. Potansiyel hedefimiz; Doğu Avrupa, Balkanlar, Ortadoğu ve Türki Cumhuriyetler olarak belirlenmeli ve o doğrultuda politikalar geliştirilmeli. Bu projenin olmazsa olmazı; en üst düzeyde devlet politikası oluşturulmalı ve tüm kademelerde bu politikanın uygulanması için gerekli iş planları yapılmalı ve stratejik proje yönetimi esasıyla disiplinli bir takip ortaya konmalı. Projenin hayata geçirilmesinde, koordinasyon ve gelişimi oluşturacak etkin ve etkili özel sektör ağırlıklı güçlü bir yönetim oluşturulmalı.

Pandemi katılım bankacılığını nasıl etkiledi? Pandemi döneminde TKBB olarak ne gibi tedbirler aldınız?

Pandemi döneminde tüm katılım bankalarının dijital çalışma ortamına hızla uyum sağlamış olması sektörel açıdan iyi bir yıl geçirilmesini sağladı. Özellikle de pandemi süreci boyunca tüm katılım bankalarımız, müşterilerinin bütün finansal ihtiyaçlarını eksiksiz ve hızlı bir şekilde yürüterek sorunsuz hizmet sağladı. Bankacılık faaliyetlerinin eksiksiz şekilde yerine getirilmesi için öncelikli olarak müşterilerini mobil şube, internet bankacılığı, ATM ve telefon bankacılığı kanallarına yönlendirmekle beraber, şubelerde de çalışanlarımızın ve müşterilerimizin sağlık güvenliğine önemle dikkat ederek, çalışma saatlerinde bir değişikliğe gitmeksizin kesintisiz hizmet verdiler. Katılım bankalarımız, “Ekonomik İstikrar Kalkanı” önlemleri ve paketi doğrultusunda müşterilerimizin ve iş dünyasının yaşayacağı hasarı en aza indirmek için destek paketleri açıkladılar. Destek paketlerine ilave olarak finansal destek paketine katılarak ekonomiye destek oldular. Birlik olarak almış olduğumuz tavsiye kararları ile zor zamanlardaki sorunları aşmanın yolunun birlik ve beraberlikten geçtiği bilinci ile hareket etmeye çalışarak bu dönemde ülkemiz ekonomisinin sağlıklı ve sürdürülebilir şekilde çalışabilmesi için üzerimize düşen sorumlulukları, devletimizin almış olduğu kararlar çerçevesinde yerine getirilmeye devam edilmesi sağlandı. Küresel ölçekte yaşanan bu sağlık ve ekonomik sorunun ülkemize olan etkisinin azaltılması önceliğimiz oldu.

Sosyal sorumluluk projelerinizden de kısaca bahseder misiniz?

Katılım bankacılığı faaliyetlerimizi toplum için değer üretmeye odaklanan sorumluluk anlayışının bir yansıması olarak görüyoruz. Bu amaçla faaliyetlerimizi sürdürürken “Sürdürülebilirlik ve Kurumsal Sosyal Sorumluluk” alanlarına önem veriyoruz. KSS projeleri kapsamında katılım bankalarımız; eğitim, sağlık, çevre vb. alanlara öncelik veriyor, insana ve çevreye duyarlı, ekonomik ve küresel kalkınmaya destek olacak sosyal sorumluluk projeleri üreterek bu alandaki çalışmalarını sürdürmeye devam ediyor. Birlik olarak ise, kültürel değerlerimizin korunması amacıyla “Başkentlerimizden-Anadolu’da Türk Şehirciliği” adlı 7 bölümlük belgesel dizi çekimi yapıldı.

Aynı zamanda hanehalkı tasarruf bilincinin artırılması, harcamalarının bütçelerine göre yapılması ve her türlü kişiye özel şifrelerin koruma alışkanlığını sağlamak amacıyla paydaşlarımızla birlikte 3 adet kamu spotu da hazırlanarak TV kanallarında yayınlandı. Birliğimiz ile Türkiye Diyanet Vakfı (TDV) arasında 26 Aralık 2018 tarihinde yapılan bağış protokolü çerçevesinde Bursa’da bir yurt binası satın alınarak TDV’ye bağış yapıldı. Aynı zamanda, Birlik olarak eğitime yatırımın, geleceğe yatırım olduğu bilinciyle yüksek lisans ve doktora programı öğrencilerine karşılıksız öğrenim bursu sağlayarak, katılım bankacılığının geleceğini şekillendirecek gençlerin yanında olmaya devam ediyoruz.

TKBB olarak kısa ve uzun vadedeki hedeflerinizi öğrenebilir miyiz?

Katılım bankacılığının sağlıklı ve sürdürebilir şekilde gelişmesi misyonunda, günümüz bankacılık koşullarının değişimi ve yeni tip koronavirüs (COVID-19) salgınının bankacılık sektöründe kurumsal/bireysel müşteri davranışlarında yarattığı değişiklikler dikkate alındığında önceki dönemde varolan Strateji Belgemiz üzerinde güncelleme ihtiyacı oluştu. Birliğimiz ile EY Türkiye Danışmanlığında 2020 yılının son çeyreğini kapsayan dönemde ilgili rapor çalışmamız güncellendi. Güncellenen strateji raporu çalışmalarında; katılım bankacılığı küresel ve yerel mevcut durumun incelenmesi, 2015 yılında tanımlanmış eylemlerin mevcut statülerinin belirlenmesi ve 2021- 2025 yıllarına ait dönemi kapsayacak şekilde yeni stratejilerin güncellemesi gerçekleşti. 2015 yılında belirlenmiş olan 2025 yılında yüzde 15 pazar payına ulaşma hedefi, güncellenen strateji raporumuzda da yerini koruyor. Strateji Belgesi’nde tanımlanan vizyon, misyon ve stratejik hedefler ekosistem paydaşları ile gözden geçirildi.

Yeni stratejik hedef ve aksiyonlar belirlenerek yol haritası ve sorumluluk matrisleri oluşturuldu. Güncellenen strateji raporunda “İletişim, Ekosistem, Ürün Çeşitliliği, Standartlar ve Yönetişim, Dijital ve Yetkinlik İnşası” olmak üzere altı temel stratejik hedef altında 10 strateji ve bu stratejilere bağlı 23 aksiyon belirlendi. Katılım bankacılığının hedef müşterileriyle olan iletişiminin güçlendirilmesi, katılım finans sistemi operasyonel süreçlerinin ve işleyişinin müşterilere etraflıca aktarılması, katılım bankacılığı ekosistem paydaşlarıyla olan işbirliği mekanizmalarının geliştirilmesi, dijital yetkinliğin artırılması, müşterilerin ihtiyaçlarını karşılayacak ürün çeşitliliğinin sağlanması ve bireylerin, sektör çalışanlarının katılım finans okuryazarlığının artırılması önümüzdeki beş yıllık dönem içerisinde temel odak alanları haline geldi.