Sen Genel Başkanı Talip Geylan, “Elbette eğitimin her aşamasında kademeler arası geçişte sağlıklı bir ölçme değerlendirme yapılmalıdır. Ancak üniversite sınavında öğrencilerin tüm hayatının tek bir merkezi sınava göre tayin edilmesi doğru değildir” dedi.

Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Geylan, eğitim-öğretim yılının sona ermesi dolayısıyla bir basın açıklaması yaptı. Bu eğitim-öğretim yılında çocukların yüz yüze eğitim alamadığını hatırlatan Geylan, “Okullar bir açılıp bir kapanırken, eğitim-öğretim faaliyetleri ağırlıklı olarak çevrim içi yürütüldü. Öğretmenlerimiz ise yine fedakarlıklarıyla, azimli ve özverili çalışmalarıyla uzaktan eğitim sürecine hızlı şekilde uyum sağlamalarıyla takdir kazandı. Bilindiği gibi bu dönemde yoğun bir aşılama çalışması sürdürülüyor. Eylül ayına kadar toplumumuzda ciddi bir aşılanma oranına ulaşılacağını düşünüyoruz. Bu minvalde önümüzdeki eğitim-öğretim yılından umutluyuz. Beklentimiz geleceğimizi emanet edeceğimiz çocuklarımızın öğretmenleri ile birlikte yeniden okullarında yerlerini alması, okul bahçelerinin çocuk sesleri ile dolup taşması, öğrenme kayıplarının telafi edilerek, aynı zamanda yeni dönemde sağlıklı bir eğitim-öğretim faaliyetlerinin sürdürülmesidir” ifadelerini kullandı.

Liselere Geçiş Sistemi (LGS) sonuçlarına göre başarı oranının düşük olduğunu kaydeden Geylan, “Gerek testlerdeki doğru cevap sayısı ortalaması gerekse öğrencilerin yüzde 62,17’sinin 200-299 puan aralığında yer alması, sadece yüzde 5,61’inin 400-500 puan aralığında bulunması ülkemizdeki eğitim sisteminin, okullardaki imkanlardan kaynaklı nitelik farkının, müfredatın yeniden ele alınması gerektiğini ortaya koymaktadır. Öte yandan elbette salgın nedeniyle öğrencilerin yüz yüze eğitimden mahrum kalması sınav sonucuna yansımıştır. Yine bu yıl sınava katılım oranının yüzde 83 düzeyinde olması da dikkat çekicidir. Buna yüz yüze eğitim alamadığı için yeterli düzeyde hazırlanamadığını düşünen adayların sınava girmemesi ve bazı il milli eğitim müdürlüklerinin ilin başarısını düşürmemesi için hedefi olmayan öğrencilerin LGS’ye katılmaması yönündeki telkinlerinin de etkili olduğunu düşünüyoruz” açıklamasında bulundu.

Yükseköğretim Kurumları Sınavı’nın (YKS) da LGS gibi olumsuz bir havada geçtiğini aktaran Geylan şunları kaydetti:

“Çocuklarımız bu sınavlara zor psikolojik koşullar altında hazırlandı. Buna rağmen sınavlarda, özellikle YKS’de soruların zorluk derecesinin arttığına dair görüşler öne çıktı. Çocuklarımız okullarda sağlıklı bir şekilde yüz yüze eğitim alamamışken, sınavın zorluk düzeyinin artması çocuklarımızın moral ve motivasyonlarını bozdu. Bunun ardından da üniversite sınavının kaldırılması tartışmaları alevlendi. Öncelikle Türk Eğitim-Sen olarak üniversite sınavlarının kaldırılması gerektiğini yıllardan beri ifade ediyoruz. Çünkü çocuklarımızın kaderinin ve tüm meslek hayatının birkaç saatlik tek bir sınava bağlı olması hem onlar için stresli ve yorucu hem de motivasyonlarını düşürücü bir durumdur. Bu noktada ’üniversiteye girerken ölçme değerlendirme yapılmasın’ demiyoruz. Elbette eğitimin her aşamasında kademeler arası geçişte sağlıklı bir ölçme değerlendirme yapılmalıdır. Ancak üniversite sınavında öğrencilerin tüm hayatının tek bir merkezi sınava göre tayin edilmesi doğru değildir. Tek bir merkezi sınavı kaldırmak için de belli şartların olgunlaşmış olması gerekir.”