FRANKFURT (AA) - ABDULSELAM DURDAK - Avrupa Merkez Bankasının (ECB) 2012'de duyurduğu Doğrudan Parasal İşlemler (OMT) programıyla ilgili Almanya Anayasa Mahkemesi'nde görülen dava, Almanya’nın ve piyasaların gündemini meşgul ediyor. Almanya’nın Baden-Württemberg eyaletine bağlı Kalsruhe kentinde Almanya Federal Anayasa Mahkemesi’nde görülen davada, ECB'nin 6 Eylül 2012’de bölgedeki krize tedbir amacıyla açıkladığı ve Avro Bölgesi ülkelerinden sınırsız devlet tahvili almasına imkan tanıyan OMT programının, ECB’nin yetkisi dahilinde olup olmadığı ve AB ile Almanya hukukuna uygunluğu değerlendiriliyor. Bazı Alman siyasetçi ve ekonomistlerin programa itirazıyla başlatılan davada en yeni duruşma, 16 Şubat Salı günü gerçekleştirildi. Almanya Anayasa Mahkemesi'nde daha önce 11 ve 12 Haziran 2013 tarihlerinde sözlü duruşma yapılmıştı. Mahkeme, konunun Avrupa Adalet Divanı tarafından da incelenmesini talep etmiş, Avrupa Adalet Divanı ise 16 Haziran 2015'te OMT programının Avrupa hukukuna uygun olduğuna hükmetmişti. Söz konusu program, banka tarafından duyurulmasına karşın henüz uygulanmasa da programla ilgili dava, Almanya'da ekonomist ve siyasilerin tartıştığı konular arasında bulunuyor. 

ECB, programın yasal olduğunu savundu
Mahkeme, salı günkü duruşmada OMT programını savunan ve programa karşı çıkan tarafları dinledi. Yatırımcılar ve piyasalar tarafından yakından izlenen duruşmada ECB, OMT programının, bankanın kendi görevi dahilindeki bir enstrüman olduğunu savundu. ECB Yönetim Kurulu Üyesi Yvesh Mersch, duruşmada ECB’nin para politikası görevinin sınırlarını aşmadığını, OMT programının olağanüstü kriz durumlarına karşı koymak için geliştirildiğini ifade etti. Avrupa Adalet Divanının verdiği karardan sık sık alıntılar yapan Mersch, o dönemdeki kriz durumunun, devlet tahvil piyasasındaki büyük bozukluklarla karakterize edildiğine dikkati çekti. Mersch, budurumun da fiyat istikrarı için tehlike oluşturan para politikası aktarım mekanizmasındaki bozulmaya yol açtığını kaydetti. Uzmanlar, 16 Şubat Salı günü gerçekleştirilen son duruşmadan net bir karar çıkmasını beklemezken, nihai duruşma sonucunda ECB'nin lehine bir karar çıkacağını düşünüyor. 

"Almanya mahkemesi OMT’yi durduramaz"
Berenberg Başekonomisti Holger Schmieding, konuya ilişkin yayımladığı bilgi notunda, Avrupa Adalet Divanının, OMT programının hukuka uygun olduğuna ilişkin kararını anımsattı.  16 Şubat’taki duruşmadan net bir sonuç çıkmasının beklenmediğini aktaran Schmieding, "Nihai kararın açıklanması aylar sürebilir. Nihai sonuçla ilgili en iyi tahminimiz, mahkemenin muhtemelen OMT programının Alman hukukuna göre sadece bazı önemli kısıtlamalarla yasal olacağını öne sürerek, net bir karar vermekten uzak duracağı yönünde" değerlendirmesinde bulundu. Schmieding, mahkemenin Avrupa hukukuyla benzeri görülmemiş bir anlaşmazlığa düşmesini beklemediklerinin altını çizerek, "Almanya mahkemesi OMT’yi durduramaz, Avrupa düzeyinde yetkiye sahip değil" görüşünü paylaştı.

"Almanya Anayasa Mahkemesi, şu an Avro Bölgesi için risk teşkil etmiyor"
Commerzbank tarafından yayımlanan bilgi notunda ise son duruşmanın, Haziran 2013'teki duruşmaya kıyasla daha az ilgi gördüğü bildirildi. En muhtemel senaryo olmamakla birlikte Almanya'nın en üst yargıçlarının Avrupa Adalet Divanı ile çakışabileceği belirtilen bilgi notunda, Avro Bölgesi'ndeki krizin sona erdiğine ve OMT'ye şu an ihtiyaç duyulmadığına işaret edildi. 

Söz konusu notta, ECB’nin, OMT açıklamasının, 2012 yılında piyasaların borç krizinin ardından normale dönmesi için gerekli olduğu ancak bu esnada işlerin normale döndüğü vurgulanarak, "Şu anda Almanya Anayasa Mahkemesi, Avro Bölgesi için risk teşkil etmiyor. Bu durum, yalnızca Avrupa ülkelerinin şu anda tahmin edilebilenden daha fazla ciddi zorluklarla karşılaşması durumunda potansiyel bir risk teşkil edebilir" ifadeleri kullanıldı.

Dava, 9 Mart’ta başlatılan parasal genişleme programını kapsamıyor 
Öte yandan ECB'nin OMT programı, kemer sıkma ve bütçe açığını kontrol altına alma gibi belli şartlarla Avrupa İstikrar Mekanizması'na (ESM) başvuran ülkelerin ihraç ettikleri tahvillerin, banka tarafından alımını kapsıyor. Program, kullanılmamış olsa da o dönemde ECB'nin sözlü yönlendirmesiyle Avro Bölgesi ülkelerinin borçlanma maliyetlerini azaltmasıyla biliniyor. Programa karşı çıkanlar, ekonomik açıdan o dönemde zor durumda bulunan Portekiz, İtalya, İspanya gibi ülkelere ait devlet tahvillerinin ECB tarafından satın alınmasının, Avro Bölgesi ülkelerine zarar verebileceğini öne sürmüştü.
Söz konusu program, bankanın para basarak devletleri finanse edebileceği, ECB'nin gerektiğinde birlik ülkelerinde piyasada alıcı bulamayan tüm devlet tahvillerini satın alabileceği gibi nedenlerle özellikle Almanya'da bazı ekonomist ve siyasiler tarafından tepkiyle karşılanmıştı. Almanya Merkez Bankası (Bundesbank) Başkanı Jens Weidmann da programa karşı çıkan isimler arasında yer alıyor. Dava, bankanın 9 Mart 2015’te başlattığı parasal genişleme programını ise kapsamıyor.