Esenyurt Devlet Hastanesi’nde, güvenlik görevlisi Tuğrul Okudan’ın bıçaklanarak öldürülmesinin ardından Öz Sağlık-İş Sendikası Bayburt Şube Başkanı Murat Şahinoğlu, Bayburt Devlet Hastanesi önünde açıklamalarda bulundu.

Şahinoğlu, yaptığı basın açıklamasında ’Hastanede sessizlik çağrısı yapan güvenlik görevlisi üyemiz Okudan’ın ebediyyen sesini kestiler, sağlıkta şiddet mevzuatı bütün olarak düzenlenmediği sürece gözyaşlarımız ve isyanımız dinmeyecek, özel güvenlik görevlileri savunmasız şekilde suç makinelerinin önüne atılıyor, 5188 sayılı özel güvenlik yasası bir an önce revize edilmelidir’ başlıklarına değindi.

Şahinoğlu, sağlıkta şiddet cezalarının caydırıcı olmadığına dikkat çekerek konuşmasında şu ifadelere yer verdi: "Saygıdeğer basın mensupları, değerli mesai arkadaşlarımız, bugün acımız, ağıtımız, yasımız çok büyük. Üzüntümüz ne kadar büyükse, öfkemiz de o kadar büyük. Esenyurt Devlet Hastanesi’nde hastanenin, çalışanların, çevrenin asayişini sağlamak üzere gecesini gündüzüne katan güvenlik görevlisi arkadaşlarımızdan Tuğrul Okudan’ı kaybettik. Hem de işini yaparken,

hem de şifa dağıttığımız hastaların yakınları tarafından hiç acımadan, hiç tereddüt edilmeden, “hastane ortamında bu kadar gürültü yapmayın” diye uyardığı için araçlarında taşıdıkları bıçakla gözlerini kırpmadan vahşice katlettiler. Değil konuşmak yutkunmakta, nefes almakta zorlandığımız bir gün yaşıyoruz. Sağlıkta şiddet önlemleri denilerek alınan tedbirlerin hiçbirinin caydırıcı olmadığını bugün en acı şekilde gördük. Toplumu sarmış olan bu infial, bu cinnet halinin sosyolojik, psikolojik, temel eğitim gibi süreçlerle yönetilmesinin ve sil baştan ele alınması gereğini bir kez daha gördük.

Birisi 11 ayrı suçtan, diğeri 27 den fazla suçtan sabıkası bulunan bu vandalların sokakta, hastanede, halkın arasında ellerini kollarını sallayarak gezmeleri, ıslah edilmeden sokağa bırakılmalarının neresi normal? Daha 1.5 aylık evli, hayalleri, hedefleri olan güvenlik görevlisi arkadaşımız Tuğrul Okudan kurumunun, hastanenin asayişi, diğer hastaların hakları için “sessiz olunması” çağrısı yapmıştı. Ama bu eli kanlı caniler, bu suç makineleri ne yaptı, Tuğrul’umuzun sesini ebediyen kestiler.

Sağlıkta şiddet denildiğinde hepimizin canı ayrı ayrı yanıyor. Doktoru, hemşiresi, işçisi, memuru her biri için ayrı ayrı ama aynı tepkiyi veriyoruz.

Mevzuatta palyatif olarak yapılan düzenlemelerin yetersizliği, bir türlü uygulama birliğinin sağlanamaması, özellikle hastane özel güvenliklerinin olaylara müdahale sırasında savunmasız bırakılması bu göz yaşlarını, bu acıları dindirmeyecek, belli ki daha çok canların yanmasına neden olacaktır.

Bizler sağlık çalışanları olarak artık evlerimizden çıkarken ailelerimizle, çocuklarımızla helalleşerek kurumlarımıza geliyoruz.

Bu psikoloji ile sağlık hizmeti vermeye, destek hizmeti vermeye, güvenlik ve asayiş hizmeti vermeye çalışıyoruz.

Ancak artık sabrımız kalmadı. Bugün duyduğumuz öfke, duyduğumuz üzüntü kadar büyük. Mesai arkadaşları olarak acımızın tarifi yok. Eli kanlı, sokakta gezen suç makinesi katiller yüzünden bugün Tuğrul Okudan kardeşimiz bu dünyaya veda etti. Ailesine, yakınlarına, sevenlerine, mesai arkadaşlarına ve Sendikamız Öz Sağlık-İş camiasına sabır ve baş sağlığı diliyoruz. Sağlık çalışanları olarak “Artık sıra hangimizde” diyerek geldiğimiz iş yerlerimizde huzurla, endişesiz, verimli bir şekilde çalışacağımız günlerin gelmesine Tuğrul kardeşimizin şehadeti belki vesile olur. Tekrar başımız sağ olsun."