Küresel piyasalarda, 2020 yılının ilk beş ayı Covid-19 salgınını konuşarak ve bunun piyasalar üzerinde etkisini hissederek geçti. Haziran ayına başladığımız bugünlerde salgın defterini kapattık mı? Tabi ki hayır. Yine de dünya genelinde pandemi ile savaşmaya devam ediyoruz ve bir süre daha devam edecek gibi duruyor. Mayıs ayında Dünya Sağlık Örgütü, salgınla yaşamaya alışılması gerektiğini çünkü kısa sürede bunun biteceğini düşünmediklerini ifade ediyor. Salgınla birlikte ülke ekonomilerinde ciddi hasarlar meydana geldi. Bu hasarların önüne geçilmesi için Merkez Bankaları piyasalarda likidite bolluğu sağlamak adına adımlar attı ve faizler hızlı bir şekilde düşürüldü. Yaşanılan mücbir sebepler Merkez Bankalarının kontrol altına alması mümkün olmadığından adımların etkisi fiyatlar üzerinde sınırlı kalıyor. Eğer bir gün virüs hayatımızdan giderse bu durumda düşük faiz ortamı ve hükümetlerden gelen teşvik paketlerinin etkisini küresel borsalarda ralli eşliğinde kutlayacağımızı düşünüyorum.  

Salgın sürüyor olsa bile ABD, Avrupa başta olmak üzere birçok ülke normale dönmek için adımlarını atmaya başladı ve kısıtlamalar yavaş yavaş gevşetiliyor. Ülke ekonomilerini canlandırmak adına buna mecburlar ancak tedbirler sürmeye devam edecek. Türkiye için de aynı şey geçerli. Özellikle, ABD tarafında ciddi sıkıntılar olduğunu gözlemliyorum. ABD Ulusal Alerji ve Bulaşıcı Hastalıklar Enstitüsü Direktörü Dr. Fauci yapmış olduğu açıklamasında, ABD’de hayatın bir anda normale dönmesiyle birlikte can kayıplarının daha da artabileceğini belirtti. ABD Başkanı D. Trump buna katılmasa bile gelen bu açıklama oldukça ciddi. Aslında bu risk her ülke için mevcut. Sonuçta kısıtlamalar gevşetilebilir ancak insanlar tedbirlerini almazsa yeniden salgında 2. dalga ile karşılaşabiliriz. Aslında yazımın başında da belirttiğim gibi DSÖ olsun, Fauci olsun açıklamaları bu yönde. Piyasalarda, salgında 2. dalga endişesi konuşuluyor. Bu durumla birlikte, özellikle Fed Başkanı Powell’ın ABD ekonomisinin toparlanmasının 2021 yılının sonuna kadar süreceğini de belirtmesi yeniden güvenli limanlara olan talebin hızlanmasına neden olmuş durumda.

2020 yılında yükseliş trendini koruyacağını düşündüğümüz ons altın aslında bizleri şaşırtmıyor. Zaman zaman düşüş eğilimi göstermesine rağmen ana resimde özellikle orta ve uzun vadede yükseleceğini öngörmeye devam ediyorum. Mayıs ayında en son 2012 yılında gördüğü 1760$ ve üzerine yükseldi. Yukarıda belirttiğim riskler kısa sürede sonuca kavuşacak şeyler olmadığı için altını beslemeye devam edecektir. Ayrıca, sadece salgın değil, bir gün elbet bu pandemi sona erecek ama geride bıraktıklarını tamir etmesi zor olacak. Düşük faiz ortamı ve ülkelerin tekrardan normale dönmesi işte bu iki etken bile altının yükselmesini o dönem bile destekleyecektir. Kısacası, altın için geri çekilmeleri birer fırsat olarak düşünebilirsiniz. Altın için 1800$ seviyelerine doğru yavaş yavaş kendimizi alıştırsak hiç de fena olmaz derim. 2020 yılı altının yılı…

Herkese sağlık, mutluluk ve bereket dolu bir Haziran ayı dilerim…