28 Şubat sürecinde Türkiye'de toplumsal, siyasi, idari, hukuki gibi alanlarda birtakım büyük değişiklikler ortaya çıktı. 28 Şubat tam olarak, 28 Şubat 1997 yılında olağanüstü toplanan Millî Güvenlik Kurulu toplantısı sonucu açıklanan kararlarla başlayan, ordu ve bürokrasi merkezli bir süreçtir. 28 Şubat'a yaklaştığımız şu günlerde yaşanan gelişmeler ve sonrasında gelişen olaylar herkes tarafından merak edilip araştırılıyor.

28 ŞUBAT OLAYI NEDİR?

28 Haziran 1996 yılında vefat eden Necmettin Erbakan'ın başbakanlığında, Refah Partisi ve Doğru Yol Partisince kurulan 54. Hükümet göreve geldi. DYP Genel Başkanı Tansu Çiller'in Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı olarak görev aldığı hükümet, "rejimi tehdit ettiği" iddiasıyla tartışmalar çıkmaya başladı. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Erbakan'ın 24 Ocak 1997 yılında Kayseri'ye yaptığı gezi sırasında tek tip elbise giyip bere takan il örgütü görevlileriyle ilgili partiye uyarıda bulundu. Söz konusu durumun Siyasi Partiler Yasası'na aykırı olduğunu ifade eden Başsavcılık, RP Kayseri İl Yönetim Kurulunun 30 gün içinde görevden el çekmesini istedi. Başsavcılık, fesih işleminin yapılmaması halinde, RP hakkında kapatma istemiyle dava açılacağını da partiye bildirdi.

RP'li Sincan Belediye Başkanı Bekir Yıldız'ın 31 Ocak 1997 yılında düzenlediği "Kudüs Gecesi"ne İran'ın Ankara Büyükelçisi Muhammed Rıza Bagheri'nin de katılarak bir konuşma yapması ve sergilenen gösteriler "rejim tartışmaları"nı daha da arttırdı. Erbakan, 1 Şubat 1997 yılında itirazlara ve DYP'li bazı bakanların "imza atmayız" tepkisine rağmen "üniversitelerde başörtüsünü serbest bırakan" kararnameyi Bakanlar Kurulunda imzaya açtı. Kısaca anlatacak olursak; 28 Şubat süreci, Necmettin Erbakan'ın başbakan, Tansu Çiller'in başbakan yardımcısı olduğu 28 Şubat 1997 yılında yapılan Millî Güvenlik Kurulu toplantısı sonrası alınan kararlarla rejime karşı başlayan ordu ve bürokrasi merkezli süreçtir.

28 ŞUBAT'TA NE OLDU?

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ve Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcılığı, tepkilere yol açan "Kudüs Gecesi"ni düzenleyen RP'li Belediye Başkanı Bekir Yıldız hakkında 2 Şubat 1997 yılında soruşturma başlattı. Söz konusu gecede konuşan İran'ın Ankara Büyükelçisi Bagheri de 3 Şubat 1997 yılında Dışişleri Bakanlığına çağrılarak protesto edildi.

Bu geçen zaman diliminde 28 Şubat'ın hafızalara kazınan görüntüsü olarak anılan, "Sincan'dan tankların geçmesi" olayı yaşandı. Sincan'da 4 Şubat 1997'de 15 tank ve 20 kariyer, ilçeden geçerek Yenikent'teki tatbikat alanına gitti. "Askerin uyarısı" olarak değerlendirilen bu gelişme, Sincanlılar tarafından "darbe oluyor" şeklinde algılandı. Yaşanan bu olaylar sonrası dönemin İçişleri Bakanı Meral Akşener, Sincan'dan tankların geçtiği gün Belediye Başkanı Bekir Yıldız'ı görevden uzaklaştırdı. Ankara DGM'deki sorgusunun ardından Terörle Mücadele Şubesince gözaltına alınan Yıldız, beraberindeki 9 kişiyle "yasa dışı silahlı çeteye yardım, halkı kin ve düşmanlığa tahrik" iddialarıyla tutuklandı. Olaylar bunlarla da sınırlı kalmadı dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in de dahil olduğu ciddi siyasi tartışmalar başladı.

28 ŞUBAT KARARLARI NELERDİR?

Tartışmaların devam ettiği dönemde 28 Şubat 1997'de Milli Güvenlik Kurulu (MGK), Cumhurbaşkanı Demirel'in başkanlığında toplandı. MGK tarihinin en uzun toplantılarından biri yapılmış oldu. Toplantı sonrasında yayımlanan 4 maddelik MGK bildirisinde özetle "Cumhuriyet ve rejim aleyhtarı yıkıcı ve bölücü grupların, laik ve anti-laik ayrımı ile demokratik ve sosyal hukuk devletini güçsüzleştirmeye yeltendiklerinin müşahede edildiği" belirtilerek "Anayasa ve Cumhuriyet yasalarının uygulanmasından asla taviz verilmeyeceği" vurgulandı.