Uğur Akkuş tarafından 2007 yılında kurulan A&S Yatırım Holding, finans, gayrimenkul, enerji, ihracat, turizm, medya, eğitim, perakende ve bilişim sektörlerinde hizmet veriyor. Toplam 18 ülkeye ihracat gerçekleştiren A&S Yatırım Holding, pandemi sürecinde özellikle sağlık turizmine yatırım yaptı. Pandemide İstanbul Ömerli’de Türkiye’nin en büyük maske fabrikasını kuran holding, enerji ve turizm sektörlerinde büyümeyi hedefliyor. A&S Yatırım Holding Yönetim Kurulu Başkanı Uğur Akkuş, holdingin kuruluş öyküsünü, ulaştıkları büyüklüğü, pandemide uyguladıkları stratejileri ve hedeflerini Ekovitrin’e anlattı.

A&S Yatırım Holding’in kuruluş öyküsünü ve günümüze gelene kadar kaydedilen aşamaları ana hatlarıyla anlatır mısınız?

A&S Yatırım Holding, 2007 yılında benim tarafımdan kuruldu. Kuruluş amacı Ortadoğu’dan özellikle Körfez bölgesinden Türkiye’ye sermaye sıcak para akışını sağlamak ve Türkiye’de o tarihte mevcut olan projeleri fonlamaktı. Fakat esasen holdingin temelleri bizim aile şirketimizin 1934 yılından ticarete başlaması ile atılıyor. Ailemiz tekstil sektöründe dünyaya kumaş ve tekstil ürünleri ihracatı yapan bir şirkete sahip. 1934 yılında babamın babası tarafından kurulmuş. O tarihten bu yana devlete vergi ödeyen bir şirketiz. Daha sonra 2007 yılında da A&S Yatırım Holding olarak finansal danışmanlık şirketi vermek üzere faaliyetlerimiz başladı. Amaç Körfez’den Türkiye’ye para getirmekti. O tarihten bu zamana kadar geçen zamanda 28 şirkete sahip bir holding büyüklüğüne ulaştık. Bünyemizde finans, gayrimenkul, enerji, ihracat, turizm, medya, eğitim, perakende ve bilişim sektörleri yer alıyor. Bu sektörlerde faaliyet sürdürüyoruz.

“TÜRKİYE’YE 5,5 MİLYAR DOLAR SERMAYE GETİRDİK”

Gayrimenkul, finans, enerji, ihracat, turizm, medya, eğitim ve perakende sektörlerinde hizmet veriyorsunuz. Bu sektörlerde ulaştığınız büyüklüğü ve pazar payınızı özetler misiniz?

A&S Yatırım Holding, kurulduğu günden bu zamana kadar Türkiye’ye 5,5 milyar dolar sermaye, sıcak para getirdi. Hem Ortadoğu‘dan hem de dünyanın başka yerlerinden bir çok enerji ve AVM gibi ticari gayrimenkul projesini fonlayarak, bunlara finansman sağladık. Pazar payında özellikle yabancı finansman konusunda sektörde lider bir şirket durumundayız. Enerji sektöründe 2009 yılında güneş enerjisi ve gaz santrali alanında yatırımı yapmış bir grubuz. Daha sonra 2014 yılında bu yatırımımızı Koreli bir enerji şirketine sattık. İhracatta zaten tekstil ihracatı olarak aileden gelen bir tecrübeye sahibiz. Şu anda kozmetik, spor malzemeleri ve sağlıklı yaşam ürünleri konusunda 18 ülkeye ihracat gerçekleştiriyoruz. Turizm sektöründe sahip olduğumuz acente ile hizmet veriyoruz. Bir çok otelde rezervasyon ve ön rezervasyon satışı, bilet ve turistik seyahat paketleri satışı ile aktif durumda olan bir turizm şirketimiz var. Medya yatırımımız 2013 yılında oldu, 3 yıl kadar bir medya yatırımı içerisinde olduktan sonra medyadaki hisselerimizi satarak ayrıldık. Ancak bir medya şirketimiz hala mevcut, ileride bir medya yatırımı yapmayı planlıyoruz. Eğitim alanında iki tane öğretim kurumunun finansal ortağıyız ve bu şekilde sektörün içindeyiz. Bu sektörlerde pandemiden önce yılda 110 milyon Euro ihracata ulaştık. Pandemi ile beraber ihracat durma noktasına geldi ancak sağlık ürünleri ve maske üretimi yaparak 50 milyon Euro‘yu yakaladık.

“EN ÖNEMLİ STRATEJİMİZ YENİLİKLERİ YAKALAMAK”

A&S Yatırım Holding olarak gerek büyüme gerekse rekabet anlamında uyguladığınız stratejiler nelerdir?

A&S Yatırım Holding olarak uyguladığımız en önemli strateji; yenilikleri yakalamak, dünyanın nereye gittiğini çok iyi takip edip, yeniliklere risk alarak yatırım yapmak. Bu riski de her türlü analizleri masaya yatırarak almak, bu yatırımlarla büyüyüp, gelişip, sektörde ilk olmayı her zaman planlamak. Bu stratejilerle devamlı büyüyen bir şirketiz.

“18 ÜLKEYE İHRACAT YAPIYORUZ”

A&S Yatırım Holding’in ihracat kapasitesi hakkında bilgi verir misiniz? Toplam kaç ülkede faaliyettesiniz?

A&S Yatırım Holding, şu anda 18 ülkeye ihracat yapıyor. Hazır giyim, tekstil ürünleri, spor malzemeleri, renkli kozmetik, sağlıklı ürünler ihracatı gerçekleştiriyoruz. Aynı zamanda know-how ihracatı da yapıyoruz. Kazanmış olduğumuz tecrübeyi özellikle Ortadoğu‘daki deneyimlerimizi bir çok firmaya danışmanlık vererek onlara aktarıyoruz. Onların burada faaliyet göstermeleri konusunda önlerini açıyoruz. Know-how ihracat, bizim en çok gurur duyduğumuz, en çok altını vurguladığımız konu.

“TİCARETTE EN ÖNEMLİ UNSUR GÜVEN”

Bir aile şirketi olarak iş dünyasında hangi stratejileri uygulayarak bugünlere kadar geldiniz? Kaçıncı kuşaksınız? Aile anayasanız var mı? Türkiye’deki aile şirketlerine ve KOBİ’lere önerileriniz nelerdir?

Biz iş dünyasını bir bayrak yarışı olarak görüyoruz. İş dünyasına bir han olarak yaklaşıyoruz. Bu handan gelip geçen kervanları, ticaret yapan şirketler ve kişiler olarak değerlendiriyoruz. Bu handa devamlı yer almak, devamlı iyi hizmet vermek, gelip geçen insanların en iyi hizmeti almasını sağlamak bizim görevimiz. En büyük stratejimiz, bu bayrak yarışında güven ilkesine uymak. Ticarette en önemli şey güven. Ben dördüncü kuşağım, benden sonra gelecekler beşinci kuşak

IŞ DÜNYASINI BİR BAYRAK YARIŞI OLARAK GÖRÜYORUZ

‘‘Biz iş dünyasını bir bayrak yarışı olarak görüyoruz. İş dünyasına bir han olarak yaklaşıyoruz. Bu handan gelip geçen kervanları, ticaret yapan şirketler ve kişiler olarak değerlendiriyoruz. Bu handa devamlı yer almak, devamlı iyi hizmet vermek, gelip geçen insanların en iyi hizmeti almasını sağlamak bizim görevimiz. En büyük stratejimiz, bu bayrak yarışında güven ilkesine uymak. Ticarette en önemli şey güven.’’ olacak. 1934’ten beri aşağı yukarı 100 yıla yakın bir zaman Türkiye’de istihdam sağlıyoruz, vergi veriyoruz, Türk ekonomisine değer kazandıran bir aileyiz. Türkiye’deki aile şirketleri ve KOBİ’lere, uzun vadede strateji geliştirmelerini öneriyorum. Minimum 10 yıllık, uzun vadede ise 50 yıllık strateji yaparak şirketlerinin büyüme planlarını, her türlü riski değerlendirerek yapmalarını tavsiye ediyorum. En büyük yatırımın da aile bireylerine yani insanlara yapılmasının gerekliliğinin altını çiziyorum. Çünkü sizden sonra da bu işi onlar devralacak, onlar götürecek, onlar devamını sağlayacak.

“ÖMERLİ’DE TÜRKİYE’NİN EN BÜYÜK MASKE FABRİKASINI KURDUK”

Pandemi süreci gerek holdinginizi gerekse faaliyet gösterdiğiniz sektörleri nasıl etkiledi? Holding olarak pandemide hangi tedbirleri aldınız?

Pandemi süreci tabii ki dünyada çok büyük bir ekonomik sıkıntı yarattı. 2019’un sonunda zaten piyasalar çok durgundu. Türkiye’de piyasaların ufak ufak toparlanmasını ve piyasaların açılmasını beklediğimiz 2020’de hiç ummadığımız ve daha önce hiç tecrübe etmediğimiz bir afet yaşadık. Pandemi ile beraber tüm dünya iki yıl adeta durdu, her yer kapandı ancak bu kapanışla beraber şirketlerin ayakta durması için bir çok güçlü mali yapıların olması gerekiyordu. Banka kredileri devreye girdi bu dönemde. Kullanılan kredilerin çoğu bankalar tarafından geri çağrıldı, hiçbir bankadan özellikle Türkiye’deki yerli bankalardan bir destek göremedik, paketler yeterli olmadı. Özel şirketler için sektörler durma noktasına geldi. Biz bu dönemde çalışanlarımızı işten çıkartmadık, bu sürecin üç yıl süreceğini öngördük ve biz bu süreçte şirketi nasıl ayakta tutabiliriz, nasıl bu süreci, bu krizi fırsata çevirebiliriz diye düşündük. Pandemiye karşı ilaç, maske veya dezenfektan üretimine kararı verdik. Tekstil kökenli bir firma olduğumuz için sıfırdan bir girişim yaparak Türkiye’nin en büyük maske üretim fabrikasını İstanbul’da Hadımköy Ömerli bölgesinde kurduk. Günlük ortalama 50 milyon maske üretim kapasitesini hedefledik. 10 bin metrekare kapalı alanda, 12 metre yükseklikte, 50 tane makinayla hızlı bir şekilde 28 günde fabrikayı inşa ettik. Ortalama 16 ülkeye aynı anda ihracat gerçekleştirdik. İhracat yaparken her maske için bir maske de Devlet Malzeme Ofisi’ne hibe ettik. Devletimizin tüm kurumlarına, okullara, hastanelere, emniyete, yargıya, belediyelere, Kızılay’a milyonlarca maske hibe ettik. Üç yıl boyunca ortalama 100 milyona yakın maskeyi hibe ettik, ayrıca bir çok vakıfa da maske teslim ettik. Aynı zamanda ihracat yapıp para kazandık, böylece pandeminin durgun sürecini fırsata çevirerek şirketimizi ayakta tuttuk.

“PANDEMİDE SAĞLIK TURİZMİNE YATIRIM YAPTIK”

Pandemide turizm sektörü büyük darbe aldı. Siz turizmde ne gibi yatırımlara sahipsiniz? Turizm açısından 2022 yılı nasıl geçti?

Pandemi, turizmi zaten iki yıl bitirdi, otel sahibi olanlar otellerini kapattı. TÜRSAB belgesi olan acenteler de şirketlerini durdurdu. Ancak bu durgunluktan sonra 2022’de tüm dünyanın açılmasıyla, özellikle turizm sektöründe hepimiz patlama bekliyorduk, çok büyük bir patlamayı da yaşadık. Bütün oteller doldu taştı. Pandemide önemli bir tecrübe kazandık, en önemli şeyin sağlık turizmi olduğunu gördük. Sağlık turizminin nitelikli, kaliteli ve çok büyük turizm geliri bırakan bir sektör olduğunu gördük ve hızlıca sağlık turizmi yatırımı yaptık. Şu anda sağlık turizmi için aktive olmuş iki tane şirketimiz mevcut, sağlık turizminde Türkiye’de lider olmayı planlıyoruz. Dünyanın her yerinden Türkiye’ye hasta getirip, Türkiye’de hem teknoloji hem de insan gücü alanında başarılı olmuş hastanelerimizde bunları tedavi ettirmek ve buradan alınan geliri de Türkiye ekonomisine kazandırmayı amaçlıyoruz. 2025’e kadar turizmde Türkiye’de patlama olacak, Türkiye’de ekonominin lokomotifi turizm olacak. İki sektör çok önemli, birisi enerji diğeri de turizm. Bunlar önümüzdeki 5 yılda Türkiye ekonomisinin önünü açacak sektörler ve biz bu sektörlerde emin adımlarla ilerliyoruz.

İNANDIM, ÇALIŞTIM, BAŞARIYI YAKALADIM

“İş dünyasında genç bir girişimci olarak başarımın sırrı inanmak ve çalışmak. Çalışmadan hiçbir şey olmuyor, biz inanın günde 18 saat çalışıyoruz ve her daim çalışıyoruz, her daim üretiyoruz, bir kere çalışmayı sevmek gerekiyor, çalışmaktan hiç yorulmamak gerekiyor. Yani çalışmak, bir eğlence ve keyif gibi algılanmalı, hayatın bir akışı gibi olması gerekiyor ve inanmak gerekiyor, inandıktan sonra zaten başarı kendiliğinden geliyor.”

“SOSYAL SORUMLULUK PROJELERİNE ÖNEM VERİYORUZ”

Sosyal sorumluluk projeleriniz hakkında bilgi verir misiniz?

Sosyal sorumluluk projelerinde her zaman yer aldık. Özellikle pandemi sürecinde Kızılay, Darüşşafaka, Darülaceze, Çapa Tıp Fakültesi, Hacettepe Tıp Fakültesi, İstanbul Üniversitesi gibi bir çok kuruma maske bağışında bulunduk. TÜRGEV, Fenerbahçe gibi kurumlara maske hibe ettik. Ayrıca muhtaç insanlara da desteklerimiz vakıflar üzerinden devam ediyor. Bugüne kadar bir çok sivil toplum kuruluşunda yöneticilik yaptınız. Hangi derneklerde görev yaptınız? Türk Amerikan Derneği’nde yüksek istişare başkanlığı yaptım. Kuveyt Türkiye Derneği’nde başkanlık görevinde bulundum. Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu’nda Arabistan Konseyi başkan yardımcılığı yaptım, Kuveyt Konseyi başkan yardımcılığı görevini yerine getirdim. Afrika diasporasında ABD masası Başkanlığı görevini yeni devraldım ve yürütüyorum. Bununla beraber bir çok sivil toplum kuruluşundan yönetimde olmak yönünde teklifler alıyorum ancak uluslar arası bir şirket olduğumuzdan dolayı bunlara pek fazla vakit ayıramıyorum. Vaktim oldukça sivil toplum kuruluşlarına dışarıdan elimden geldiği kadar tecrübelerimi aktararak destek oluyorum.

“BAŞARIMIN SIRRI İNANMAK VE ÇALIŞMAK”

İş dünyasında genç bir yönetici olarak başarınızın sırları nelerdir? Genç girişimci ve yöneticilere önerileriniz olacak mı?

İş dünyasında genç bir girişimci olarak başarımın sırrı inanmak ve çalışmak. Çalışmadan hiçbir şey olmuyor, biz inanın günde 18 saat çalışıyoruz ve her daim çalışıyoruz, her daim üretiyoruz, bir kere çalışmayı sevmek gerekiyor, çalışmaktan hiç yorulmamak gerekiyor. Yani çalışmak, bir eğlence ve keyif gibi algılanmalı, hayatın bir akışı gibi olması gerekiyor ve inanmak gerekiyor, inandıktan sonra zaten başarı kendiliğinden geliyor. Genç girişimcilere önerim; yılmamalılar, karamsar olmamalılar ve geleceğe dair mutlaka planları ve hayalleri olmalı. Plan, program, hayal, amaç olmadan hiçbir şekilde gelecek olmaz, geleceği bugünden planlıyoruz, gelecek bugündür, bugün geleceğin kararlarını alıyoruz, onun için bugünden plan yapıp, karar verip, çalışarak, inanarak, ilerlemek gerekiyor. Gençler için en büyük başarı sırrı budur.

“TÜRKİYE EKONOMİSİ ÇOK GÜÇLÜ”

Türkiye ekonomisini nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye özellikle iş dünyası için nasıl bir potansiyele sahip?

Türkiye bölgesindeki en güçlü ekonomiye sahip. Ben bunu ‘Süper güç Türkiye’ kitabımda da yazdım. Türkiye, Müslüman nüfusun kalbinde ve dünyanın enerji koridorunun ortasında yer alıyor. Gelişmiş işgücüne, genç ve dinamik nüfusa sahip. Bankacılık, iş dünyası ve demokraside gerekli reformlar yapıldı. 100. yılını kutlayacak bir Türkiye’den bahsediyoruz. Türkiye bölgenin lider ekonomisi ve Türkiye’nin önü açık. Türkiye’den tüm dünyaya mal satılabiliyor, tüm dünyaya know-how satılabiliyor. Türkiye bu konuda çok şanslı. Lojistik olarak dünyanın merkezindeyiz, üç tarafımız denizlerle kaplı, Karadeniz ve Akdeniz’e komşuyuz, önümüzde Ege Denizi var. Türkiye gerçekten bulunmaz, eşsiz bir lokasyonda. Anadolu toprakları kutsal, bereketli ve değerli, gün geçtikçe de bu değer kendini daha çok gösterecek.

“ENERJİ VE TURİZMDE BÜYÜMEYİ HEDEFLİYORUZ”

A&S Yatırım Holding’in kısa ve uzun vadedeki hedefleri ile yatırım planlarını paylaşır mısınız?

İngilizlerin ‘para hiçbir zaman uyumaz’ şeklinde meşhur bir sözü var. Dünyada piyasalar her zaman ayakta, para ve iş dünyası, biz olsak da olmasak da devam edecek. Burada devamlılık şart, uzun vadede hedeflerimiz; sağlık turizmi üzerinde kendimizi dünyada kanıtlamak, enerji alanında Ortadoğu‘dan Avrupa’ya ve tüm dünyaya enerjinin yayılmasını sağlayacak şirketlerin geliştirilmesi ve bu şirketlerle ticaret yapmak. İki alanda büyümeyi hedefliyoruz, bir tanesi turizm, ikincisi enerji. Aynı zamanda bilişim sektörüne iki yıl önce yatırım yaptık ve bu alanda yatırımlarımız devam ediyor.

Özellikle vurgulamak istediğiniz mesajınız var mı?

Türkiye ekonomisi çok ağır ve sıkıntılı bir süreçten geçti, bir çok firma battı. Ekonomi çok daraldı, üç yıl boyunca insanlar mental olarak çok yıprandı. Herkes aşağı yukarı bir yakınını kaybetti. Yani bu bir savaş gibiydi, adeta üçüncü dünya savaşı yaşandı. Pandemi çok ağır bir savaştı ve bu savaşı sonlandırıyoruz, yaralarımızı sarıyoruz, öncelikle psikolojik olarak önümüze bakmamız gerekiyor. Artık bundan sonra ne yapacağımızı planlayıp, önümüze bakmamız lazım. Hepimiz bu coğrafyadayız, hepimize görev düşüyor, biz iş adamları olarak yılmadan, usanmadan, bıkmadan çalışacağız.