Çankırı Karatekin Üniversitesi’nde düzenlenen etkinlikte doğu-batı sentezinde psikoterapilere bakış konusu ele alındı.

Çankırı Karatekin Üniversitesi (ÇAKÜ) Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü tarafından düzenlenen “Doğu-Batı Sentezinde Psikoterapilere Bakış” etkinliği Hukuk Fakültesi Konferans Salonunda gerçekleştirildi. Etkinliğe Çankırı Karatekin Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Harun Çiftçi, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hüseyin Odabaş, ÇAKÜ Psikoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Yeşim Yasak, akademisyenler ve öğrenciler katıldı. ÇAKÜ Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Deniz İlkiz Dikmeer moderatörlüğünde yürütülen etkinliğin açılış konuşmasını Rektör Prof. Dr. Harun Çiftçi yaptı. Panelin önemine dikkat çeken Rektör Çiftçi, “Psikoterapiye ’doğu-batı’ sentezinden bakmaya davet eden bu çalışma, insanın ontolojik birliğini öne çıkarmakta, bunun yanı sıra kültürel farklılıkları dikkate almanın da önemini vurgulamaktadır. Bu panel, üniversitemizin temel değerlerine gösterdiğiniz duyarlılığı ortaya koymasıyla da takdiri hak etmektedir” dedi.

Doğu-batı sentezi yaklaşımının, bütün disiplinlerin ihtiyaç duyduğu, geliştirilmesi ve dikkate alınması gereken bir yaklaşım biçimi olduğunu vurgulayan Rektör Çiftçi, “Kuşkusuz, Jung ile Yunus’un insan tasavvuru arasındaki bağ ve ortaklık ancak bu bakışla görülebilir. Bu çalışmanız tam da bu bakışa sahip. Tek bir medeniyetin bakışına odaklanmak yerine evrensel değerleri öne çıkarıyor. İnsanın benlik algısından, ruh kavrayışına, gündelik yaşantısından kültüre değin birçok katmanı barındıran psikoloji disiplinini doğuya ait birikimle birlikte ele almaya davet ediyor. Zira bilimin tüm alanlarında normların Avrupa merkezli belirlenmesi, insanlığın ortak birikiminden istifade etmeyi engellemektedir. Her ne kadar günümüzde Avrupa merkezliliğe dair eleştiriler ciddi bir literatür üretmiş olsa da bu olgunun özellikle de ülkemizde aşıldığını söylemek güçtür. Dahası Avrupa merkezliliğe eleştiri literatürünün adil ve hakkaniyetli bir Doğu- Batı sentezi ikame etmekten uzak olduğu da ortadadır. Bu durumun temelde iki olgudan beslendiğini söylemek mümkündür. Birincisi, modern anlamda birçok bilimin Batı’da disiplinleşmiş ve o kültürün kodlarına, normlarına ve bilim anlayışına bağlı olması, ikincisi ise Batı dışı toplumların bu normları merkeze alması, kendi tarihsel ve kültürel birikimlerini göz ardı etmesidir. Dünya’nın bir yarısını görmezden gelerek, evrenselliği parçalayan ve insanı modern kültürel kodlara indirgeyen bilimsel anlayışın değişmesi gerekiyor. Bu değişimin tetiklenmesinde bilgiyi yeniden üretme sorumluluğu en başta doğulu münevverlere, aydınlara ve bilim insanlarına düşüyor” dedi.

“Biz Çankırı Karatekin Üniversitesi olarak insan odaklı bir bilgi ve bilim anlayışına sahibiz" ifadelerine yer veren Çiftçi, "Burada odağa aldığımız insan, mana ile maddenin, beden ile ruhun bileşkesidir. Bu anlamda “insan” bütün evren ile evrendeki tüm varlıkla ortak fıtrata, değerlere ve metafizik bağlara sahiptir. Dolayısıyla insan, bütün varlıkla dosttur. İşte bu ortaklık, insani değerleri evrensel kılmakta, insanı evrensel olarak kavramamıza imkan sunmaktadır” diye konuştu.

Üniversite olarak, insan odaklı bilimsel üretimde, doğu ve batı düalizmine sıkışmayan, tabiatla ilişkisini köle efendi ilişkisi olarak kurmayan, doğayı işkenceyle sırlarını öğreneceği bir meta olarak görmeyen ve sömürmeyen insan idrakine sahip olduklarını söyleyen Çiftçi, “Bildiğiniz üzere, Dünya Sağlık Örgütü insan sağılığını bedensel, sosyal ve ruhsal olarak tam bir iyilik hali olarak tanımlamakta, ruh sağlığının sıhhat ile olan kopmaz bağını ortaya koymaktadır. Bu bağlamda Çankırı’da sağlık alanında yapılan her çalışma bizler için ayrı bir önem arz etmektedir. Zira Çankırı’mız, tarihsel olarak bir sağlık misyonuna da sahiptir. Kent tarihimizde oldukça önemli bir yeri olan Taş Mescid, Darüşşifa olarak hizmet vermiştir. Kadim sağlık sembolü olarak kabul edilen birbirine sarılmış yılan sembolüne ev sahipliği yapmıştır. Aynı zamanda daru’l hadis olarak da hizmet vermiş ve insanın hem manevi hem de fiziki varlığını bir arada kavrayan bir örneklik ortaya koymuştur. Modern bilimin disiplinleşme süreçlerinde göz ardı ettiği şey, tam olarak budur. Yani insanı bütünsel olarak kavramaktır. İnsanın bütünsel kavranışı için bir imkan olarak doğu-batı sentezini öne çıkaran bu çalışma aynı zamanda Çankırı’daki medeniyet değerlerini de ihya etmektedir. Söyleşilerden, seminer programlarına, öğrenci buluşmalarından kurumlara verdiğiniz farkındalık eğitimlerine değin toplumsal katkısı yüksek tüm bu çalışmalarınızın devamını diliyor, panelinizin hayırlara vesile olması temenni ediyorum" ifadelerini kullandı.

Rektör Çiftçi’nin konuşmasının ardından, ÇAKÜ Psikoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Yeşim Yasak ‘Sufizm ve Psikoloji’ başlıklı sunumunu gerçekleştirdi. Prof. Dr. Yeşim Yasak ‘Sufizm ve Psikoloji’ başlıklı sunumunda insanların yaşamlarındaki amaçsızlığın ve anlamsızlığın yıkıcı etkisine vurgu yaparak Sufizmde yer alan bireyin bütünleşmeye giden yolda geçmesi gereken yedi evreden bahsetti.

Yasak, Sufizme göre bu yedi evreden geçen kişilerin geçmiş ve gelecek kaygılarından arındıklarına, hayatla iç içe ve anla bütünleşerek yaşadıklarına değindi. Ayrıca Sufizmin bu yolda ikilikten kurtularak her şeyle bir olma halinin deneyimlendiğini öne sürdüğünü ifade eden Prof. Dr. Yeşim Yasak, günümüzde psikoloji alanında Batıya bakıldığında John Kabat-Zinn tarafından geliştirilen bilgece farkındalık (mindfulness) kavramının, anda kalarak hayatı yaşama halini vurgulama açısından Sufizmle benzerlikleri olduğundan vurguladı.

Daha sonra Dr. Çiğdem Kudiaki, Gestalt Psikoterapisinden bahsettiği sunumunu gerçekleştirdi.

Geştalt terapinin temel bakış açılarını değerlendiren Dr. Kudiaki, sağlığın ihtiyaçların fark edilmesi, çevresel koşulların belirlenmesi ve ihtiyaçların çevresel koşullarla buluşturulması noktaları hakkında bilgi verdi. Sunumda, ihtiyaçların karşılanmasını engelleyen faktörler, sağlıklı bir kendiliğin alan koşulları, terapinin yeniden kurulan temaslarla kendiliğin yeniden keşfi olduğunu vurgulandı.

Etkinliğin ikinci bölümü, ÇAKÜ Psikoloji Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Ozan Kayar’ın ‘Kültürlerarası Psikoterapilerde Bir Köprü: Pozitif Psikoloji Müdahaleleri’ sunumuyla devam etti. Kayar, sunumunda doğu ve batı kültürlerinde psikoterapötik müdahalelerin yolculuğuna değinirken, son 20 yılda pozitif psikoloji alanındaki gelişmelerin farklı coğrafyalarda ruh sağlığı hizmetlerinde nasıl bir bütünleştirici rolü olduğundan söz etti. Sunum Mevlana’mızın mutluluk biliminin temellerini esasında yüzyıllar öncesinde atmış olduğu, eserlerinden örneklerle desteklenerek tamamlandı.

Dr. Öğr. Üyesi Ozan Kayar’ın sunumunun ardından, Klinik Psikolog Seda Haran, Sanat Psikoterapisinden bahsetti. Etkinliğin son bölümünde, kütüphanede katılımcılarla uygulamalı bir atölye çalışması gerçekleştirildi.