Ermeniler, 12 Mart 1918’de Sarıkamış – Arpaçayı arasında bulunan 52 Türk köyünde silahsız erkekleri ve çoluk – çocuğu cami, aşhane ve ahır gibi büyük yapılarla evlere doldurup, bir yandan gazyağı ve benzinle ateşe vererek, bir yandan da kapı ve pencerelerden fırlayanları balta, kılıç, süngü ve benzeri kesici nesnelerle, yaylım ateşlerle pek vahşice kırdılar.

Madalyonun diğer yüzüne baktığımızda ise bu denli devasa, kitlesel ve çok uluslu yapılar tarafından soykırıma uğratılan ve uğramaya devam eden Türk milletine, soykırım yaptığı iddiaları üzerinden soykırımcı yaftası yapıştırılmaya çalışıldığını görüyoruz.

Atalarımıza haksız ve hadsiz şekilde izafe edilen soykırımcı iftirasını görmezden, duymazdan gelmek, “Sen şehit oğlusun incitme yazıktır atanı” diyen şairimizin vasiyetini, çiğnemek, masum ve mağdur atalarımızın kemiklerini sızlatmak anlamına gelecektir. Dirilerin ölülerine borcu, onların aziz ve temiz hatıralarına sahip çıkmaktır.

(Derecik’ten) 671 nüfuslu (Kars’ın doğu yanındaki) Kalo köyü’nden kurtulabilen az sayıdaki kişiden birisi olan AŞIK KAHRAMAN (1863-1944), bu köyde 360 kişinin bir yere doldurularak, 15 Nisan’da nasıl kırıldığını, acıklı destanda şöyle anmaktadır.

ARŞA DAYANDI

Bir yiğidi: Vurmuş, yolda koymuşlar,
Can teslim etmeden, deri soymuşlar,
Cep – cep etmiş, yanlarını oymuşlar,
El cepte, figanı Arşa dayandı.

Bir gelini gördüm: Ayağa kalkmış,
Sandım ki canı var, yüzüme bakmış,
Kâfir, mısmar ile direğe çakmış;
Mısmar, çivi ünü, Arşa dayandı

Bir hamile kadın: Davranmış kaça.
Ermeni, eylemiş hep parça, parça
Kılıç ile vurmuş, bölünmüş kalça,
Akan kızıl kanı, Arşa dayandı.

Çocuğu, karnından çıkartmış bakar;
Can teslim etmeden süngüye takar,
Bebeğin fizanı, dağ taşı yakar,
Dağın, taşın şanı, Arşa dayandı.

Altı yüz altmış can, battı kırıldı;
Çoğu yandı, geri kalan vuruldu,
Bu köyün defteri artık dürüldü,
Hâlinin yamanı, Arşa dayandı.

Bugün dünya üzerinde dört büyük soykırımdan bahsedilmektedir. Birincisi holocaust olarak adlandırılan ve Almanlar tarafından, II. Dünya savaşı yıllarında Yahudilere. İkincisi holodomor olarak adlandırılan ve Sovyet Rusya tarafından 1932-1933 yıllarında yaratılan yapay açlık felaketi sonucunda nüfusunun yarısını kaybeden Ukraynalılara. Üçüncüsü Amerikalılar tarafından Kızılderililere.ve Dördüncüsü emperyalist Batı tarafından köleleştirilen ve pazarlarda satılan Afrikalılara yapılan soykırımlardır. Bu soykırımlarda muhatap ulusların yaklaşık beş ile on milyon insanını kaybettiği düşünülmektedir.

Gerçekte ise 20. yüzyılda bu soykırımların toplamından on kat daha büyük bir insan kaybına yol açan en büyük soykırıma Türkler maruz kalmış, Adriyatik’ten Japon Denizi’ne kadar olan bölgede yaklaşık 100 milyon Türk kırıma, kıyıma ve soykırıma uğratılmıştır. Bu soykırımların son sahneleri Kırım, Hocalı, Musul, Kerkük, Halep ve Uyguristan’da tecelli etmiş ve soykırım süreci henüz sona ermemiştir.

(Bu Belgenin tamamı, Dünya Türklerinin Ortak Tarihine ışık tutması için, Tavrida National V.I. Vernadsky Universitesine Türkçe’den Rusca’ya Akademik Tercüme Edilmiştir.)