Her ülkenin kendini savunma hakkı vardır. Uluslar arası hukuka göre, terörsitlere karşı   devletler "meşru müdafaa hakkını" kullanabilir.  Türkiye Zeytin Dalı Harekatı ile Afrine, uluslar arası hukukdan doğan hakkını kullanmak  üzere  müdahale ediyor.

Türkiye her platformda "Suriye'nin toprak bütünlüğünü koruyacağını ve Suriye halkının egemenliğine saygılı olacağını" beyan ediyor. Teröristlerden temizlediği alanları sahiplerine iade ediyor. Perişan Suriye halkı, Türk Ordusunu sevgi ve muhabbet ile karşılıyor.

Yıllardan beri, PKK terörü masum insan kanı dökmeye devam ediyor.  Ülke içerisinde, teröristi hedef alan Zeytin Dalı Harekatına, dolaylı ya da direkt bir takım kişi ve kurumlar tarafından karşı çıkılıyor. Bunlar kim?

1. Başı kendini sanatçı zanneden hainler çekiyor. Sanatçı içinde yaşadığı toplumun ürettiği katma değerden, pay alarak yaşamını sürdürür. Topluma karşı minnet ve şükran borcu vardır. Bu borcunu ihanet ederek ödüyor

2. Tıp Doktorlarından bir kısım haddini bilmezler karşı çıkıyor. Bu ülke onları doktor yapabilmek için, her yıl 50 bin dolar para harcadı. Şimdi, Türkiye'nin kaymak takımını oluşturdular. Ulusal hasıladan en yüksek payı alıyorlar. Türk askeri, ülkenin çıkarı için canını veriyor, bey efendiler PKK tarafını tutuyor.

3. Kürt Partisi  ve ayrılıkçı hareketleri destekleyenler karşı çıkıyor. Bunların niyeti belli. Ülkeyi bölmek. Türk Hukuk Sisteminin boşluklarından istifade etmek suretiyle, niyetlerini açıklamaktan imtina etmiyorlar.

Bir ülkenin askeri yurt dışında harekata başladıgı zaman, ülkeyi oluşturan insan ve kurumların tamamı onu desteklemek zorundadır. Çünkü bu bir ÖLÜM-KALIM  meselesidir. 

Düşman tarafını tutanlar, düşman safına  geçmiş sayılırlar. Düşman safında olanların, Türkiye'nin  ürettiği  nimetleden istifade etmeye hakları yoktur.

Tamamının tespit edilerek, vatandaşlıktan çıkarmak gerekiyor.