2019 yılında yüzde 2.9 büyüyen dünya ekonomisi, son 10 yılın en düşük büyüme oranını yaşamıştı. ABD-Çin ticaret barışının sağlanması ile 2020 yılı için ekonomilerde bir toparlanma beklentisi hakim oldu. IMF Ocak 2020 raporunda Çin’in 2020 büyüme beklentisi yüzde 0.2 artışla yüzde 6.0’ya çıkarılırken küresel ekonomik büyüme beklentisi yüzde 3.3’e çıkarıldı.
Ancak hayat beklenmedik bir sürprizi devreye soktu. 2019 sonunda Çin’de görülen ve Ocak ayında etkisini hissettirmeye başlayan Yeni Koronavirüs, Çin’den dünyaya yayıldı. Son durumda dünya ülkelerinin yüzde 90’ına virüs ulaşmış durumda ve her geçen gün daha fazla kişiye bulaşıp daha fazla kişiyi öldürüyor.

Koronavirüs salgını sonrası ülkelerin gerek kendi içinde gerekse diğer ülkelerle gerçekleştirdiği ekonomik faaliyette gözlenen daralma, azalan turizm gelirleri ve emtia bazlı ihracat gelirlerindeki potansiyel düşüşle birleştiğinde sermaye piyasalarında kayıpların derinleşmesi kaçınılmaz oldu. Öyle ki virüs salgınının yarattığı panikle dünya borsalarının toplam piyasa değeri 90 trilyon dolardan 2 ay içinde 71 trilyon dolara indi.
Tedarik zincirinin bozulması ile üretimler aksayınca fabrikaların kapandığı görüldü. İnsanların evde kalması ile mağazalar, eğlence/kültür merkezleri, spor salonları kapandı. Talepte hızlı düşüş olunca petrol fiyatları düştü. Bu ise üretici ülkeler Suudi Arabistan ve Rusya arasında Pazar kapma mücadelesine döndü. Petrol fiyatları daha da düştü. Hem virüs hem petrol savaşları, ekonomilerde büyüme beklentisini vurdu hem de fena vurdu. Eğer virüs kontrol altına alınamasa ve devletler duran ekonomilere destek vermese süreç çok can sıkıcı sonuçlara yol açabilir.

11 Mart tarihinde Dünya Sağlık Örgütü'nün koronavirüsü küresel salgın ilan etmesinin de etkisiyle tüm dünyada geniş çaplı önlemler alınmaya başlandı. Hem arz hem de talep yönlü endişelerle durgunluk riski ile karşı karşıya kalan küresel ekonomiyi desteklemek amacıyla 40 civarında Merkez Bankası faizleri indirdi. FED, 18 Mart toplantısını beklemeden 3 Mart’ta 50 baz puan ve 15 Martta 100 baz puan faizi indirerek sıfıra çekti. Ayrıca bankalara 90 gün süre ile reeskont penceresinden borçlanma imkanı tanırken; 500’ü tahvil, 200’ü mortgage tahvili olmak üzere 700 milyar dolar tahvil alım kararı aldı. FED ayrıca global dolar likiditesini güvenceye almak için Avrupa MB (ECB), Kanada MB (BOC), İngiltere MB (BOE), Japonya MB (BOJ) ve İsviçre MB(SNB) ile swap hattını genişletme kararı aldı. Ancak bu hamle yeterli olmadı ve dolar endeksi 100 seviyesini geçti. Bunun üzerine 19 Martta 6 ülke ile 60 milyar, 3 ülke ile 30 milyar dolarlık swap hattı açtı. Avrupa MB, 18 Martta acil toplandı ve sıfır olan faize dokunmadı ancak 750 milyar Euro tutarında yeni tahvil alım programı açıkladı. ECB'nin daha önceki tahvil alım taahhütleriyle birlikte bu yıl yapacağı alımlar 1.1 trilyon Euro’yu bulacak. Böylece Avrupa GSYH’nın yüzde 6’sı büyüklükte tahvil alımı yapılmış olacak. 11 Mart'ta gösterge faizi yüzde 0,75'ten yüzde 0,25'e indiren İngiltere MB, 19 Mart’ta faiz oranını yüzde 0,10'a indirdi. Varlık alım programını ise 200 milyar GBP artırarak 650 milyar GBP’ye yükseltti ki bu rakam GSYH’nın yüzde 9’u seviyesinde. TCMB de 17 Mart’ta acil toplanarak faizi 100 baz puan indirdi ve likidite artırıcı önlemlerini açıkladı.

Merkez bankalarının yanı sıra hükümetler de ekonomilerdeki hasarı telafi etmek için destek paketlerini devreye soktu. Almanya şirketlerin finansmana erişiminde sıkıntı yaşanmaması için tarihinin en büyük ekonomi destek paketi olan 550 milyar Euro’luk kredi paketini hazırlarken Fransa, kredileri garanti etmek için olağanüstü bir mekanizma kurarak 300 milyar Euro'luk fon oluşturacak. İspanya, GSYH’nın yüzde 20’si büyüklüğündeki 200 milyar Euro hacminde bir kurtarma paketi hazırladı. İtalya, ekonomisini desteklemek için 25 milyar Euro değerinde ekonomik destek paketini mecliste onayladı. İsveç 30 milyar Euro, Polonya 52 milyar Euro, Kanada 82 milyar dolar destek paketleri hazırladı. ABD'de ise destek paketi 1 trilyon dolara yakın ve ilginç olan vatandaşa 1000 dolarlık çek gönderilme de dahil. IMF ise zorda olanlara destek için şimdilik gücü yok ama orta vadede 1 trilyon dolarlık kredi imkanı hazırlayacağını açıkladı. İlk olarak İran, 5 milyar dolar kredi talep etti. Türkiye de 100 milyar TL büyüklükte bir paketle ekonomiye destek verdi.

2020’ye başlarken ki iyimser hava artık yok. Baz senaryo artık global durgunluk. S&P’a göre global büyüme yüzde 1-1.5 arasına inebilir. ILO ise virüs nedeniyle yavaşlayan ekonomilerde 5 ila 25 milyon arası işsizliğin artmasını bekliyor. Daha kötüsü nasıl olur, “global küçülme” ile olur. Neyse ki Çin ve çevresinde virüsün yayılması kontrol altına alınmış gözüküyor. Ancak bunu sıkı karantina ile sağladıkları için Çin ekonomisinin ilk çeyrekte bir önceki yıla göre % 6 daralması, yılı ise % 3 civarında büyüme ile kapatması beklenebilir. Çin ve diğer ülkelerin talebi azaltması ile Rystad’a göre Global petrol talebi, 2020'de 2.8 milyon varil/gün düşebilir ki bu petrol fiyatlarının uzun süre düşük kalmasını beraberinde getirebilir. Havayolu, enerji, spor gibi sektörler bu virüsün en çok vurduğu sektörler olarak tarihe geçebilir. Umarız ki Asya’nın başardığını Avrupa ve ABD de başarır ve ekonomiler kısa sürede yeniden rayına döner.