Son olarak, tarihi ve manevi değeriyle Anadolu’nun kalbinde yer edinen Bursa Ulu Cami'de uygunsuz kıyafetlerle çekilen görüntülerin sosyal medyada paylaşılması, halkın ve yetkililerin tepkisini topladı.
Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Bursa Ulu Camii Onarım, Donatım ve Bakım Derneği Başkanı Hilmi Şanlı, bu tür davranışların yalnızca bir ibadethaneye değil, aynı zamanda köklü bir medeniyetin manevi mirasına yönelik bir saldırı olduğunu ifade etti.
"Camiler Allah’ın evidir; içerik üretim merkezi değil"
Sosyal medyada beğeni uğruna ibadet yerlerinde yapılan edep dışı davranışların çoğaldığını vurgulayan Şanlı, “Camiye adım atan herkesin oranın anlamını ve ağırlığını bilerek hareket etmesi bir vicdan borcudur. Camiler sosyal medyada 'içerik' üretme yeri değil; kulluğun ve tevazuunun mekânıdır” dedi.
Ulu Cami gibi kutsal mekânlarda ziyaretçilere çok dilli görsel ve yazılı uyarıların yapıldığını, kadınlara uygun kıyafet desteği sağlandığını belirten Şanlı, “Tüm bu önlemlere rağmen yapılan bu davranış açıkça niyetli bir saygısızlıktır. Bu da denetimlerin daha kararlı ve sıkı biçimde yapılmasını zorunlu kılıyor” ifadelerini kullandı.
Yeni önlemler gündemde
Hilmi Şanlı, kutsal mekânların manevi dokusunu korumak adına alınabilecek bazı önlemleri şöyle sıraladı:
-
Kadın ziyaretçiler için belirli bir kapıdan giriş uygulamasıyla kıyafet kontrolü sağlanması,
-
Güvenlik ve rehberlik personel sayısının artırılması,
-
Özellikle yoğun günlerde ziyaretçi denetimlerinin sıklaştırılması,
-
Cami adabı konusunda bilgilendirici yönlendirmelerin artırılması,
-
Sosyal medya üzerinden yapılan saygısız içeriklere karşı hukuki süreçlerin başlatılması.
Toplumsal duyarlılık çağrısı
Şanlı, “Camileri, içerik üretme alanı gibi değil; Allah ile buluşma mekânı olarak gören bir şuurla yaklaşmak hepimizin boynunun borcudur” diyerek toplumun tüm kesimlerini cami adabına riayet etmeye çağırdı.
Uzmanlar, bu tür sosyal medya paylaşımlarının sadece dini değil, toplumsal değerlere de zarar verdiğini belirtiyor. Kutsal mekânların huzur ve maneviyatla özdeş olduğunu hatırlatan din adamları, bu tür davranışların ibadet edenlerin ruhsal bütünlüğünü bozduğunu ifade ediyor.
Gittikçe artan bir sorun
Benzer görüntüler daha önce İstanbul’daki Ayasofya-i Kebir Camii, Konya’daki Mevlana Türbesi, Şanlıurfa’daki Balıklıgöl ve Eyüp Sultan Camii gibi önemli mekânlarda da görülmüştü. Sosyal medya fenomenlerinin ya da turistlerin, dikkat çekmek adına yaptığı bu tür hareketler kamuoyunda "saygı, edep ve mahremiyet" tartışmalarını da beraberinde getiriyor.
Toplumun farklı kesimlerinden gelen tepkiler, artık sadece dini değil aynı zamanda kültürel değerlerin de korunması gerektiğine işaret ediyor.