Gayrimenkul

Gayrimenkul sektörünün kanserli hücresi EMLAKÇILAR mı?

Büyük şehirlerde yaşamanın en büyük dertlerinden biri artık açıkça ortada: yüksek kiralar. Dar gelirli vatandaş, bırakın merkezi semtleri, şehrin dış mahallelerinde bile kiralık ev bulmakta zorlanıyor.

Abone Ol

Bir dönem “dışarıda daha uygun olur” düşüncesiyle tercih edilen semtler bile hızla pahalılaşıyor.

Kira artışlarının pek çok nedeni var: arz-talep dengesizliği, yabancıların konut talebi, inşaat maliyetleri, ekonomik koşullar… Ancak en az bunlar kadar etkili ve çoğu zaman gözden kaçan bir faktör daha var: emlakçılar.

Somut bir örnek vermek gerekirse; ev sahibi, dairesini 15 bin liradan kiraya vermek istiyor. Bu rakam, piyasa koşullarına göre makul. Ancak işin içine emlakçı girince tablo değişiyor. Emlakçı daha yüksek komisyon alabilmek için ev sahibini yönlendiriyor ve “Bu evi 25 bin liraya rahat kiraya veririz” diyor. Sonuç? Zaten seçenekleri sınırlı olan kiracı, zor da olsa bu bedeli ödemek zorunda kalıyor.

Emlakçı, sadece bir kez komisyonunu alıyor ama kiracı, o evde oturduğu sürece aylarca, yıllarca şişirilmiş kirayı ödemeye devam ediyor. Bu, adil olmayan bir sistemin en açık örneği.

Genelleme yapmak belki yanlış olacak ama bugün emlakçılar, gayrimenkul piyasasında adeta kanserli hücreler gibi büyüyerek sistemi çürütüyor. Piyasanın dengesini bozuyor, vatandaşın belini büküyor ve ev sahibi-kiracı arasındaki doğal dengeyi alt üst ediyor.

Artık bu gidişe dur demenin zamanı geldi, hatta geçiyor. Kiracı da ev sahibi de şeffaf, adil ve gerçek piyasa koşullarına uygun bir düzeni hak ediyor. Devletin, ilgili kurumların ve özellikle kamuoyunun bu konuda sesini yükseltmesi şart.

Çünkü mesele sadece kira değil; mesele insanların barınma hakkı. Ve barınma hakkı, kimsenin insafına bırakılmayacak kadar temel bir hak.

{ "vars": { "account": "G-3HWH7J6WBF" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }