Hunza Türkleri, ortalama yaşam süreleriyle dikkat çekerler. Bazı kaynaklar, bu sürenin 120 ila 150 yıl arasında olduğunu belirtse de, bu iddiaların bilimsel kanıtları sınırlıdır. Ancak, bu topluluğun sağlıkları ve hastalıklardan uzak yaşamları, bilim insanlarının ilgisini çekmektedir. Özellikle kanser gibi modern hastalıklardan neredeyse hiç etkilenmemeleri, bu bölgeyi sağlık araştırmalarının merkezi haline getirmiştir.
Beslenme ve Sağlık
Hunza halkı, çoğunlukla bitkisel bazlı, düşük kalorili ve yüksek lifli bir diyeti benimser. Günlük kalori alımları genellikle 1600-1800 kcal arasında olup, bu da kalp sağlığı ve genel enerji düzeyleri üzerinde olumlu etkiler yaratır Prama. Ancak, bu diyetin uzun yaşamı garanti ettiği bilimsel olarak kanıtlanmamıştır. Örneğin, 1960'larda Kyoto Üniversitesi'nden gelen araştırmacılar, Hunza halkında guatr, yetersiz beslenme, romatizma ve tüberküloz gibi sağlık sorunlarına rastlamışlardır .
Şamanizm ve Alevilik
Hunza halkının inanç sistemi, Alevilik ve Orta Asya şamanizminin bir sentezidir. Yerel şamanlar, "Bitan" olarak bilinir ve doğa ile spiritüel bir bağlantı kurduklarına inanılır. Bu inançlar, toplumsal karar alma süreçlerinde de etkili olup, "otağ" adı verilen meclislerde demokratik tartışmalar yapılır.
Kadın Hakları ve Toplumsal Yapı
Hunza toplumunda kadınlar, evde ve toplumda güçlü bir söz hakkına sahiptir. Kadın-erkek eşitliği, toplumsal yapının temel taşlarındandır. Evlilikler, sadece kendi içlerinde gerçekleşir ve dışarıdan gelin alınmaz; akraba evliliği ise yasaktır.
Hayvan Hakları ve Doğal Yaşam
Hunza halkı, hayvanları kutsal kabul eder ve öldürmek yasaktır. Hayvancılık, geleneksel yaşam biçimlerinin bir parçasıdır; ancak son yıllarda modernleşme ve iklim değişikliği nedeniyle bu yaşam tarzında değişiklikler gözlemlenmektedir. Örneğin, Shimshal köyünde 2003'te inşa edilen yol, geleneksel yaşamı etkileyerek dışa bağımlılığı artırmış ve sağlık sorunlarını beraberinde getirmiştir.
Günümüzdeki Zorluklar
Modernleşme ve iklim değişikliği, Hunza halkının geleneksel yaşamını tehdit etmektedir. Glacier erimesi ve doğal afetler, tarımı ve altyapıyı olumsuz etkilemiş; genç nüfus, eğitim ve iş olanakları için şehir merkezlerine göç etmiştir. Bu durum, geleneksel yaşam biçimlerinin kaybolmasına yol açmaktadır.