Diplomasi nedir denildiğinde, en genel temel tanımıyla; dış politikada yaşanan sorunların, müzakere yöntemiyle çözülmesi sanatıdır demek mümkündür. Ancak müzakere etmek, sorunu çözmek anlamına gelmez. Bazen kazanmak, bazen kaybetmek sözkonusudur. Bazen de tarafların müzakereleri çözümsüzlüğe kilitlenir ve müzakere etmenin faydası olmaz. (Kıbrıs Sorunu, İsrail-Filistin Sorunu, Dağlık Karabağ Sorunu gibi) Diplomasi aynı zamanda ülkelerin genel dış politikaları ve buna bağlı yaklaşımları ile yürütülür. Bir ülkenin dış politika anlayışı, başka bir ülkenin çıkarlarına aykırı olabilir. Bu durumda müzakere başarısı nispeten düşer. Diplomasi Masası etrafında oturanlar, her ne kadar eşit şartlarda masaya oturmuş gibi görünseler de aslında ekonomik ve askeri gücü elinde bulunduran ülkeler, masadan istediklerinin ya tamamını ya da büyük çoğunluğunu alarak kalkarlar. Güçler dengesi aslında dengesizlik içinde bir denge gibidir. Uluslararası örgütler açısından bakıldığında ise aynı çıkar ve amaç etrafında toplanmış ülkelerin, yine çıkarlarını maksimum seviyede koruma hedefinde olduğu aşikardır. Uluslararası ilişkilerin çatısı olan diplomasi, aslında başka bir tanımla da “uzlaşı”dır ve çıkarlar kavgasında zeka ve incelikle hareketi sağlar. Günümüzün karmaşık uluslararası ilişkilerinde farklı diplomasi türleri var. İkili Diplomasi, Çok Taraflı Diplomasi, Kamu Diplomasisi, Zirve Diplomasisi, Sivil Diplomasi gibi tanımlar varken, diplomasiyi de tarihsel süreçte ikiye ayırmak mümkündür: Eski ve Yeni Diplomasi. Birinci Dünya Savaşı’na kadar diplomasi eski olarak tanımlanırken, o tarihten günümüze ise yeni diplomasi kavramı, müzakerelerde kullanılmaktadır. Dijital çağı yaşadığımız yeni dönemde ise diplomasi kavramına yeni bir tanım daha eklendi. Sosyal Medya Diplomasisi. Sosyal medya günümüzün en popüler konularının başında gelmektedir. Satış pazarlamadan, marka yönetimine kadar geniş kitlelerce kullanılan sosyal medya, neredeyse bir araç olmaktan çıkarak, amaca doğru evrilmiştir. Gelişen teknolojinin günlük yaşamımızı etkilediği bir gerçektir. Ülkeler ve insanlar arasında sınırların kalktığı, herkesin kolaylıkla sesini duyurduğu hatta algı yönetimi gerçekleştirdiği bir mecra olan sosyal medya, siyaset arenasını da derinden etkilemiştir. Siyasetçilerin başta Twitter olmak üzere kullandığı sosyal medya ağları, anlık bilgilerin görülmesine ve liderlerin veya siyasi kurumların reflekslerin anında ölçülmesine zemin hazırlamaktadır. Dünyada sorunların globalleştiği böyle bir ortamda, sorunlarla veya tepkilerle çok çabuk yüzleşme imkanı buluyoruz. Sosyal medya hiçbir şeyin saklı kalmamasına da zemin hazırlamıştır. Özellikle Arap Baharı’nın sosyal medya üzerinden yapılan algı yönetimi ile nasıl bir devrime dönüştüğünü hepimiz hatırlarız. Sosyal medyanın siyasetteki üstünlüğü gözardı edilemez. İnsanların sosyal medyadaki tepkilerinin, etki kuvveti nispeten düşük olurken, dünya siyasi liderlerinin tepkileri adeta o ülkenin diplomasi dili olarak algılanmaktadır. ABD Başkanı Trump’ın sosyal medyayı yoğun olarak kullanması ile diplomasi diline yeni bir kavram tanımlanmış oldu. Trump’la birlikte kamu diplomasisi, yerini sosyal medya daha özelde Twitter Diplomasisine bırakmış oldu. Hemen dış politika, iç politika dahil olmak üzere hemen her konuda Trump’ın kendini Twitter’da ifade etmesi, bazen komik ama siyasi veya diplomasi alanında da ciddi tartışmalara neden olmaktadır. Siyaset veya diplomasi adeta herkesin gözü önünde, herkesin görebildiği şekli ile kapalı kapıların ardında olmadan yaşanmaktadır. Sanıyorum uluslararası ilişkiler biliminde, çok yakında sosyal medya diplomasisi diye yeni bir ders okutulması gündeme gelecektir ve işin içine farklı disiplinler de girecektir.