Demokrasinin en temel işlevlerinden biri de örgütlü toplumlardır. Örgütlü toplumlar, devlet ve hükümet politikalarının oluşturulmasında “itici güçtür.” Toplumların örgütlenmesindeki önemli yapılar ise resmi kurumlar haricindeki Sivil Toplum Kuruluşları (STK)’dır.

Sivil Toplum Kuruluşları (STK), ileri demokrasilerde önemli bir yer tutar. Toplum yararına kamuoyu oluşturur ve lobi faaliyetlerinde bulunur. Bir toplumda STK’lar ne kadar çok ve etkin ise o toplumda temel hak ve özgürlükler ve demokrasi o kadar gelişmiş demektir. STK’ların güçlü olması için, bireylerin katılımı ve katkısı oldukça önemlidir. Avrupa Birliği ülkelerinde çoğulcu ve katılımcı yönetim anlayışları yaygındır. Avrupa Birliği sivil inisiyatifin gelişmesine önem vermekte ve bu konuda ciddi adımlar atmaktadır. Aynı şekilde AB Hibe ve fonları, Türkiye’deki STK’ların güçlü ve aktif olması konusunda ciddi destekler sağlamaktadır.

Tüketici haklarının korunması ve geliştirilmesi ile rekabetin korunması, tüketici lehine haksız rekabetin ortadan kaldırılması veya önlemler alınması konusunda “örgütlü bir şekilde” hareket etmek çok önemli bir çabadır.

ÖRGÜTLENME SÜRECİ İLE ALAKALI BAZI RAKAMSAL VERİLER

Almanya: Nüfusu 82 milyon. 650 bini kayıtlı, 600 bini kayıtsız olmak üzere, dernek sayısı 1.2 milyondur. Sadece derneklerdeki üye sayısı 17.5 milyondur. Sendikalar, vakıflar ve diğerleri hariç. Derneklerde 25 milyondan fazla gönüllü vardır.

İngiltere: Nüfusu 66.6 milyon. Dernekler hayır işleri amaçlı ve bunların dışında diye iki çeşittir. 11 milyondan fazla kişi derneklere üyedir.

Fransa: Nüfusu 66.6 milyon. Toplumun yüzde 24’ü dernek üyesi. Gönüllü sayısı 16 milyon. STK’larda çalışan sayısı ise 1.8 milyon. 500 binden fazla dernek vardır.

İtalya: Nüfusu 61 milyon. Toplumun yüzde 73’ü örgütlü. 5,5 milyon insan STK’larda gönüllü olarak çalışmaktadır. STK’larda yaklaşık 800 bin kişi istihdam edilmektedir.

Finlandiya: Nüfusu 5,5 milyon. Toplumun yüzde 75’i örgütlü. Çalışanların ise yüzde 70’i sendikalı. Nüfusun yüzde 44’ü aylık ortalama 15-18 saatini gönüllü STK’lar için harcıyor.

Hollanda: Nüfusu 17 milyon. 250 bin STK vardır ve bunların 130 bini dernektir. Gönüllü sayısı 6.5 milyondur. Nüfusun yüzde 40’ı dernek faaliyetlerinde gönüllü çalışmaktadır.  Vakıf sayısı 100 binden fazladır¹.

Türkiye’ye baktığımızda ise; nüfus 82 milyon. Faal dernek sayısı 122 bin. Fesih edilen dernek sayısı 195 bin. Vakıf sayısı yaklaşık 5 bin. İşçi sendikası 120 ve işveren sendikası ise 20’dir. Kooperatif sayısı 8 bin 500’dür. Türkiye’de dernekler, vakıflar, işçi-işveren sendikaları, kooperatifler olmak üzere örgütlü insan sayısı, nüfusun yalnızca yüzde 13’dür. STK’larda üyelik ise kadınlar yüzde 19, erkekler yüzde 79’dur.²

Sivil toplum örgütlenmesi açısından değerlendirdiğimizde; demokratik hak ve özgürlüklerin ve insan haklarının gelişmiş olduğu ülkelerle, Türkiye arasında derin bir uçurum olduğu gözlenmektedir. Elbette bunun sosyal, toplumsal, ekonomik, psikolojik nedenleri vardır ancak STK düzleminde oldukça eksik bir düzeyde olduğu gerçeğini görmeliyiz. Temel hak ve özgürlüklerin nüvesi olan örgütlenme hakkı, demokrasinin de gelişmesi için vazgeçilmez bir paradigmadır.

Tüketici haklarının korunması ve güçlendirilmesi ile haksız rekabetin önlenmesi konusunda çaba göstermek de bu mücadelenin önemli bir mihenk taşıdır. Örgütlenme hakkının kullanılması düsturuyla, Türkiye çapında faaliyet gösteren ve “tüketici hakları” alanında en güçlü 4 federasyon bir araya gelerek; sürdürülebilir, eşitlikçi, uzlaşıcı bir anlayışla, Tüketici Konfederasyonu’nu kurmak üzere yola çıkmıştır.

Tüketici Dernekleri Federasyonu-TÜDEF, Tüketici Birliği Federasyonu-TBF, Tüketici ve Çevre Dernekleri Federasyonu-TÜÇEDEF ve Tüketici Hakları ve Rekabet Hukuku Federasyonu-TÜRFED’in bir araya gelerek oluşturduğu Tüketici Konfederasyonu, Türkiye’nin bu alandaki en büyük sivil toplum kuruluşu olacaktır.

Şimdi değişim zamanıdır. Bu değişimin tetikleyicisi konumundaki Tüketici Konfederasyonu değişim ve dönüşümü gerçekleştirmek için, tüketici hakları ve rekabet hukuku ana ekseninde, sürdürülebilir bir tüketici ekosistemi yaratmayı hedeflemektedir. Politikaların üretilmesinde, kamu düzeyinde temsil yetkisini kullanarak, tüketici sorunlarının çözümünde, çare üretme merkezi konumunda olacaktır. Bu çabanın içinde tek amacımız da bu alandaki tüm sivil toplum kuruluşlarıyla diyalog halinde olmaktadır. Tek kaygımız ise bu oluşumu örselemek isteyen, bazı çıkar gruplarıdır.

¹ Rakamsal veriler kaynak: Kamu-STK işbirliği Projesi Araştırma Raporu. Mayıs 2019.

² Rakamsal veriler kaynak: YADA Vakfı. STK Verileri. AB Projesi.