Öte yandan, taşımacılık hizmetleri ihracatı da sektörün önemini ortaya koyar niteliktedir. 2023 yılında 38,31 milyar ABD doları se viyesinde gerçekleşen taşımacılık hizmetleri ihracatı, 2024 yılında yaklaşık 40,99 milyar ABD dolarına yükselmiş; böylece sektörde yüzde 7 oranında yıllık artış sağlanmıştır. Bu veriler doğrultusunda, taşımacılık ve lojistik sektörü, Türkiye’nin hizmet ihracatında strate jik bir konumda yer almakta; ekonomiye döviz kazandırıcı etkisi ve dış ticaret dengesine katkısıyla ön plana çıkmaktadır.
SEKTÖRÜN BÖLGESEL MERKEZ OLMA HEDEFİ
Türk lojistik sektörü, stratejik coğrafi konumu, gelişen altyapısı ve artan taşımacılık kapasitesi sayesinde uluslararası pazarda önemli bir rekabet avantajına sahiptir. Bununla birlikte, sektörün ulusla rarası rakipleriyle karşılaştırıldığında belirli alanlarda öne çıktığı görülmekte, ancak bazı yapısal ve operasyonel sorunlar rekabet gücünü sınırlamaktadır. Özellikle uzun ödeme vadeleri, finansmana erişimde yaşanan güçlükler, vize kısıtlamaları ve transit taşımacılığa ilişkin mevzuat engelleri sektörün sürdürülebilir büyümesini olumsuz yönde etki lemektedir. Türkiye, özellikle demiryolu taşımacılığı ve intermodal taşımacılık alanlarında Avrupa ülkelerine kıyasla geri kalınmıştır. Yük taşımacılığında karayoluna aşırı bağımlılık hem maliyetleri artırmakta hem de sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmayı zorlaştır maktadır.
LOJİSTİK ALTYAPI VE GÜMRÜK İŞLEMLERİ DAHA GELİŞMELİ
Lojistik Performans Endeksi (LPI) verilerine göre, Türkiye'nin lojistik altyapısı ve gümrük işlemleri gibi alanlarda gelişim göstermesi gerektiği görülmektedir. Özellikle sınır geçişlerindeki verimlilik, işlem süreleri ve bürokratik süreçlerin sadeleştirilmesi, uluslararası rekabet gücünü artırmak adına öncelikli geliştirilmesi gereken konular arasında yer almaktadır. Ayrıca, lojistik hizmetlerin kalitesi ve güvenilirliği konusunda atılacak adımlar, genel lojistik performansın iyileştirilmesine katkı sağlayacaktır. Sektörün nitelikli iş gücü ihtiyacı ile eğitimli personel arzı arasındaki dengesizlik de hizmet kalitesini sınırlayan bir başka unsur olarak öne çıkmaktadır. Ancak sürdürülebilirlik, demiryolu entegrasyonu, mevzuat uyumu ve katma değerli hizmetler gibi alanlarda gelişim ihtiyacı devam etmektedir. Bu alanlara yapılacak yatırımlar ve yapısal reformlar, sektörün küresel rekabet gücünü daha da artıracaktır.
TÜRKİYE KORİDOR PROJELERİNDE TRANSİT ÜLKE
Türkiye’nin koridor projelerinde transit ülkesi olmasının yanı sıra merkez ülke olması gerektiğini düşünüyoruz. Bölgesel iş birliği ve ticaret koridorlarının geliştirilmesi Türkiye’nin stratejisinin temel taşlarındandır. Bu kapsamda, Kalkınma Yolu Projesi Türkiye’yi Orta Asya’dan Avrupa’ya bağlayan önemli bir ticaret ve ulaşım hattı olarak konumlandırmaktadır. Bu proje hem karayolu hem demir yolu altyapısını entegre ederek transit taşımacılığın artırılmasını hedeflemektedir. Zengezur Koridoru da Türkiye için Güney Kafkasya bölgesinde stratejik bir geçiş noktasıdır. Bu koridor, Türkiye-Ermenistan-Azer baycan ve Gürcistan arasında lojistik akışı kolaylaştırarak bölgesel ticaretin gelişmesine katkı sağlamaktadır. Türkiye, bu koridor üze rinden Avrupa-Asya ticaretini destekleyerek transit ülke konumu nu güçlendirmeyi amaçlamaktadır. Ayrıca, Çin’in Kuşak-Yol Projesi kapsamında Türkiye, önemli bir lojistik aktör haline gelmektedir. Bu girişim, Türkiye’nin Çin ve Avrupa arasındaki ticaret yollarını daha etkin kullanmasını sağlamakta, limanlar, demiryolları ve lojistik merkezleri aracılığıyla bölgesel ve küresel tedarik zincirlerindeki rolünü artırmaktadır. Bu projeler ve stratejilerle Türkiye, sadece kendi lojistik kapasitesini geliştirmekle kalmayıp, aynı zamanda bölgesel iş birliğini güçlendi rerek lojistikte bir merkez olma hedefini kararlılıkla ilerletmektedir.