‘Yeniden Değerleme’ oranları da eklenince 2026 yılına yine zam fırtınaları arasında mı gireceğiz? Enflasyonla mücadele için atılan onca çabalar boşa mı gidecek? Aslında Türkiye’de fiyat istikrarını korumaya yönelik hukukî altyapı mevcut. 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hak kında Kanun, haksız fiyat artışı ve piyasa manipülasyonlarına karşı açık hükümler içeriyor. Ayrıca 2020 yılında yürürlüğe giren “Haksız Fiyat Değerlendirme Kuru lu” düzenlemesiyle, fahiş fiyat uygulayan işletmelere ciddi para cezaları getirildi. Ancak uygulamada denetimlerin sürekli liği ve etkinliği sorgulanıyor.
BEKLENTİ ENFLASYONU VE KISIR DÖNGÜ
Yüksek enflasyon dönemlerinde fiyat algısı bozulduğu için, işletmeler maliyet artışı olsun ya da olmasın ‘keyfî’ zam yapma eğilimine sürdürüyor. “Nasıl olsa her şeye zam geliyor” anlayışı piyasanın kendi içinde bir domino etkisi oluş turuyor. Böylece maliyet enflasyonu, psikolojik enflasyona dönüşüyor. Vatandaş da fiyatların sürekli yükseleceği beklentisiyle alışverişini öne çekiyor. Bu da talep baskısını artırarak kısır döngüyü büyütüyor. Kayıt dışılık ise işin cabası! Fi yat istikrarının sağlanması yalnızca ceza kesmekle mümkün olmuyor. Türkiye’nin öncelikle güven temelli bir piyasa yapısı oluşturması gerekiyor.
FİYAT İSTİKRARI EYLEM PLANI ŞART
Fiyat istikrarı, ceza kesmek ya da sa dece para politikasıyla sağlanamayacağı ortada. Merkez Bankası faiz indirse bile denetim, üretim ve dağıtım zinciri birlikte işlemiyorsa enflasyon artışı kalıcı hâle geliyor. Bu nedenle Türkiye’nin 2026’ya girerken yeni bir “Fiyat İstikrarı Eylem Planı” oluşturması gerekiyor. Söz ko nusu planın içinde; dijital takip sistem leriyle anlık fiyat izleme mekanizmaları hem de sektörel denetimlerin bağımsız kurumlarca yürütülmesi olmalı. Dolayısıyla toplumda kalıcı fiyat istikrarı kültürünü yaygınlaştırıcı po litikalara ağırlık verilmeli. Bunun için; ilk adım yapısal reformlar. İkinci adım etkin denetim. Üçüncü adım üretim planlaması. Ayrıca, vergi politikalarının da fiyat istikrarını doğrudan etkilediği unutulmamalı. Keyfi zamların önlenerek enflasyo nun düşürülmesi sadece hükümetin çabaları değil; üretici, esnaf, tüketici ve finans çevrelerinin de fiyat istikrarının ortak paydasında buluşmalıdır. Fiyat di siplini, bir yasadan çok bir kültür haline geldiğinde, keyfi zamlar kendiliğinden ortadan kalkacaktır. 2026, Türkiye için “yeniden denge yılı” olabilir. Ekonomik reformlar kâğıt üzerinde kalmaz, üretim ve denetim le birleşirse, fiyat istikrarı sadece bir hedef değil, kalıcı bir gerçeklik haline gelir. Ekonomi yönetimi kısa vadeli pansumanlar yerine uzun vadeli eko nomik istikrarı tercih etmelidir.
EKOVİTRİN’DE KASIM GÜNDEMİ
Ekovitrin Kasım 2025 sayısında önemli gelişmeleri gündeme taşıdı. Haber Mer kezinden arkadaşımız Ali Karabaş Garanti BBVA Garanti Ödeme ve Elektronik Para Hizmetleri A.Ş (TAMİ) Genel Müdürü Melda Çetin ile finansal ödeme sistem leriyle ilgili röportaj gerçekleştirdi. Lojistik sektörü artık ülkenin “koruma kalkanı” ka dar önem arz ediyor. Sektörün uzman ismi Harun Reşit Tığlı, Logitrans Fuarı öncesi çok özel bir dosya hazırladı. Yine Ekovitrin yazarları da güncel konulardaki makalele riyle kamuoyuna önemli mesajlar verdi.
Dünyada en değerli şeyin bilgi ve bilgiyi kullanmak olduğunu hatırlatarak sağlıklı yaşam dilerim.