Truva atı bile bunu teper

Abone Ol

Turizm gerçekten insan ve doğa sevgisi, tarih merakı, sanat heyecanı, lezzet iştahı, macera duygusu yüklü çok özel bir sektör.

Ne mutlu bize.

Yaşamın tüm zenginliklerini biz turizmciler müşterilerimiz için masamızda hazır bulunduruyoruz.

Mevcut doğal ve fiziki değerleri biz harmanlıyor, akord ediyor, seyahat akışı zincirinde tüm hizmet grup ve paydaşların orkestrasyonunu biz turizmciler büyük bir ustalıkla sağlıyoruz.

Kültür, sanat, sağlık, spor, güzellik, zindelik, tad, lezzet, macera, deniz, göl kum, güneş, kar, dağ, dere, tepe, orman, kısacası yaşamı güzelleştiren ne kadar doğa, tarih, kültür, duygu, his ve yapısal fiziki değerler varsa: bu nimetlerin hepsi biz turizmcilerin hırdavatı, el aletleri, nalburiyesi.

Bu değerlerin biri azalırsa operasyon mozayiğimiz kırılır, bu zenginliklerin biri düşerse hizmet yerimiz daralır, bu nimetlerin biri yok olursa, sektörümüz kalıcı darbe alır.


Fakirleşiriz, zarar ederiz, piyasalardan kaybolur; mutsuzluğa kucak açarız.

Size anlatayım:

Biz gerçek turizmciler çok hassas insanlarızdır.


Kafamızda devamlı olarak dağlar, nehirler, denizler bir yerlere yerleşir, hayallerimizde sanat ve kültür fikirleri hep cilveleşir durur.

Orhan Veli Kanık'ın dediği gibi "Deniz yırtılır biz dikeriz!"

Müşterileri nasıl daha çok nemnun ederim diye gece gündüz kafa yorarız.


Zira mesleğine gerçekten sevdalı turizmciler bir mutluluk terzileridirler.


Müşterinin seçtiği ulaşım, otel, transfer kumaşından müşteri için memnuniyet astarlı kalıp gibi mutluluk dikerler.

Gerçek turizmciler tam bu sebepten dolayı ülkemizde ve dünyamızda çevre ve doğa tahribatı/sömürüsü ile ilgili olarak çok hassas olurlar ve kendilerini bu konularda bilgilendirirler.

Ama her şeyden önce gerçek turizmciler dünyada ve ülkemizde olan bitene karşı dürüsttürler.

Yerel küçük çıkarlara prim vermezler.


Hele koltuk sevdası için devasa tehlikeleri götürdüklerinde katiyetle susmazlar.

Güç odaklarına yaranmak için oluşan tehlikeleri küçük göstermeyi kendilerine yakıştırmazlar.


Bunun insanlık namına, gelecek nesiller için hem ayıp, hem de günah olduğunu kalplerinde hissederler.

Değerli meslektaşlarım,

Sözüm meclisten içeri…

Antik dünyanın en önemli noktalarından Kaz Dağları’nda Çanakkale halkının tek içme suyu olan Atikhisar Barajı havzasının dış koruma alanında siyanür ile altın arama faaliyetlerine birkaç değerli arkadaş dışında sektörümüz utanç verecek şekilde son derece duyarsız kalmıştır.


Türk kamuoyunda ve ülkemizi yöneten otoritelerin huzurunda sektör yöneticilerinin itibarının ve yaptırım gücünün düşüklüğünü bu tür ürkek davranış biçimimizde aramamız gerekmektedir.

Oysa yıllardır sürdürülebilir turizm diyoruz, kültür, sanat diyoruz, en ön sıralarda bu konular ile fotoğraf karelerinde ebedileşmek için birbirimizi itip kakıyoruz.

Ancak inandırıcı değiliz…

Daha geçen sene sanat dünyasındaki en büyük kare asımız Fazıl Say'ın Çanakkale konserinde bir tane bölge turizmcisi yoktu.

Çanakkale Bölgesi için dünyada 300 milyon kişilik potansiyel bir müşteri grubu var. Truva'dan daha muhteşem Assos var, giden geri gelmek istemiyor.

Fauna, Flora, Historia adı altında tüm canlılar için dünyamızın yeni projelendirilmesi içerisinde uzun ve sağlıklı yaşam bölgesi "Healty Longevity Zone" olarak yapılandırılırsa siyanür karşılığı kazanacağımız bir kerelik 150 milyonu doları her ay kazanır, gelecek asil nesillerimize kalıcı bir sağlam geçim kaynağını miras olarak bırakırız.

Küresel turizm pazarlarında üst marka destinasyonların yeni üç "S"i

1. Sağlıklı

2. Sade

3. Sahici

Dünya turizminde çevre ve sanat etkinlikleri en mega trend. Toplumları yüceltiyor, sektöre kazandırıyor.

Küresel duyarlı varlıklı üst segment müşteri profilinde çevre dostu bir tatilin arzusu birçok gezgin için öncelik haline geldi.

UNWTO ve diğer önemli kurumların raporlarını lütfen okuyun.


Dünyadaki gezginlerin üçte biri tatil için sağlıklı çevre ve doğadan kesinlikle taviz vermiyor ve o yörenin her hangi bir ürününü tüketmiyor.

Kimse yamalı, yapışkanlı, boyalı, hasıraltı zehirli kronik hasta çevre istemiyor.

Çevre, doğa, tarih, sanat ve kültürünü bilinçli olarak koruyan ve bu konuda mücadele eden destinasyonlar hassas ve varlıklı müşteri grupları tarafından çok daha tercih ediliyor.

Tur operatörlerinin, kruvaziyer işletmelerinin, uçak şirketlerinin ve otel zincirlerinin masasındaki en kalın dosya çevre mevzuatı ile ilgili son güncellemeleri ihtiva ediyor. Müşteri talebinin bu konuda eğilimlerinin takibi için yeni birimler kuruluyor.

Özellikle genç gezginler Millennials ve Z Generation arasında, dünya gezginlerinin yüzde 86'sı doğa tahribatı olan noktalara ayak basmak istemiyor.

Sen dünyanın en tarihi noktası Kaz Dağları’nı traşla, Türkiye'nin sebze cenneti Bayramiç ovasının, dünyaca meşhur Ezine Peyniri'nin suyunu sıradan bir 5 yıldızlı otel fiyatına tehlikeye at, sonra kalk Truva Müzesi’ni aç ve varlıklı duyarlı, zengin, kültür ve bol alışveriş yapan müşteri bekle.


Benden söylemesi:

Truva Atı bile bunu teper!

{ "vars": { "account": "G-3HWH7J6WBF" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }