Geçtiğimiz günlerde, çok değerli bir televizyon progra mına konuk oldum. Program, farklı alanlardan giri şimcilerin ilham verici hikâyelerine odaklanıyordu. İlk davet edildiğim zaman biraz duraksadım, “girişimcilik ve kebapçılık mı?” dedim kendi kendime. Çünkü dijitalleşme çağı ile girişimcilik dediğimiz zaman aklımıza öncelikle; yapay zekâ, yazılım lar, dijital çözümler gibi konular geliyor.
Kendi içimde bu ön yargıyla yüzleştiğimde hem şaşırdım hem de düşündüm. Evet, ben bile bu çağın kalıplarına istemeden kapılmıştım. Tam da bu yüzden, daveti tereddütsüz kabul ettim.
Çünkü girişimlerin sadece klavye ile sınırlı olmadığını anlatmak istedim. Ve işte bu farkındalık, bu ayki yazımın konusunu bir ışık gibi zih nimde aydınlattı…
GİRİŞİMCİLİK BAĞIMSIZ BİR FARK YARATMA İRADESİ
Girişimci Kimdir?
Girişimci; çevresinde bir ihtiyaç, bir eksiklik ya da bir fırsat gören ve bunu gerçekleştirme iradesi gösteren kişidir. Girişimcilik, yalnızca yeni bir iş kurmak değil; aynı zamanda belirsizlik karşısında sorumlu luk almak, risk üstlenmek ve dönüşüm yaratmak demektir. Her girişim bir fikirle başlar; ancak fikri değerli kılan, onun eyleme dökülmesidir.
Bu nedenle girişimcilik, fikir üretimi kadar uygulama becerisini de kapsar. Bugün hayatımızı kolaylaştıran her ürün, her hizmet ve her tasarımın arkasında bir girişimcinin vizyonu vardır. Bu da bize gösterir ki, girişimcilik yalnızca teknolojik inovasyonlarla sınırlı değildir. Bir yemeğin tarifinden, bir mekânın atmosferine kadar pek çok alanda girişimci düşüncenin etkisi hissedilir.
Girişimcilik, ölçekten bağımsız bir fark yaratma iradesidir. Bazen bir yazılım olur, bazen bir triko, bazen bir kâğıt. Ama her zaman bir fikrin, bir cesaretin ve bir emeğin sonucudur.
GİRİŞİMCİLER SADECE KLAVYE ÜZERİNDE Mİ OLUR?
Yani girişimci dediğimiz kişi, sadece bilgisayar başında oturup kod yazan, bir uygulama geliştiren ya da yatırım kovalayan biri midir?
Hayır.
> Girişimcilik sadece teknoloji sektörüne, yazılıma, start-up sunum larına sıkışmış bir kavram değildir.
> Bazen bir girişim; köyde yetiştirdiğin domatesi, büyükşehirde doğru paketle satabilmektir.
> Bazen ailenin yıllardır işlettiği lokantaya yepyeni bir soluk getir mektir.
> Boş duran bir köy okulunu alıp kütüphane haline getirmektir.
> Bazen babadan kalma marangozhaneyi, tasarım atölyesine çevirmektir.
> Bir müzik öğretmeninin öğrencileriyle YouTube kanalı açmasıdır.
> Ya da üniversite öğrencisinin ikinci el kitap değişim platformu kurmasıdır.
Bugün girişimcilik denince herkesin aklına bir mobil uygulama veya yazılım geliyor. Oysa girişimcilik, yenilik getirmek demektir. Bunu ister teknolojiyle yap, ister tabakla yap, ister el işiyle yap. Ama mutlaka bir fikrin peşinden git.
GİRİŞİMCİLER DÜNYAYI DEĞİŞTİRMEK ZORUNDA MIDIR?
Ne zaman bir toplulukta “girişimcilik” kelimesi ile karşılaşsam akıllara hep büyük işler geliyor.
Elon Musk’lar, Steve Jobs’lar, milyon dolarlık projeler, dünyayı değiştiren uygulamalar…
Her girişim dünyayı değiştirmek zorunda mı?
Bence hayır. Çünkü girişimlerimiz illa ki devrim yaratmak, bütün dünyaya etki etmek, manşetlere çıkmak zorunda değildir. Bazen sadece üç kişilik bir ekibe iş vermek, bazen bir öğrencinin hayatına dokunmaktır. Bazen menüye yeni bir lezzet eklemek veya bir tabağı değiştirmektir. Bu nedenle girişimcilik ile ilgili kenarda köşede kalmış bir terimi sizlere açıklamak istiyorum. İç girişimci (Intrapreneur): Bir kurum ya da şirketin içinde çalışan ama bir girişimci gibi davranan kişidir. Yani kendi işini kurmadan, mevcut bir organizasyonun çatısı altında yenilikçi fikirler üreten, sorumluluk alan, risk alarak inisiyatif geliştiren kişidir.
FARK YARATABİLMEK KOLAY OLMAYABİLİR
Aslında çoğumuz hayatımızın bir döneminde kendimizi bir iç girişimci gibi hissetmişizdir. Peki hiç büyük girişim hedeflerinin bazen genç lerimizde hayal kırıklığı yaşattığını düşünmüş müydünüz?
Özellikle gençlerle bir araya geldiğim seminerlerde, hedeflerinin ne kadar büyük olduğunu görmek beni her zaman mutlu ediyor. Ancak onlara her zaman önemli bir hatırlatma yapıyorum: Büyük hedefler güzeldir ama bazen gerçekçiliği göz ardı ettiğimizde bizi başarısızlık hissine sürükleyebilir. Bazen basamakları adım adım çıkmak gerekir. Çünkü gerçek dünyada fark yaratabilmek film veya belgesellerdeki kadar kolay olmayabilir. Hedeflerimize hızlıca ulaşmak elbette hepimizin arzusudur. Ancak unutmamak gerekir ki her adım, her basamak, bize yeni bir öğreti ve deneyim kazandırır.
Bazen hiçbir karşılık beklemeden bir kurumda kendi özsaygımız için emek veririz, bazen kendi işimiz için… Ama han gi ortamda olursa olsun, attığımız hiçbir adımı küçümsememeliyiz. Çünkü girişimcilik, sadece sonuçla değil; süreçle de değer kazanır. Bu nedenle yaptığımız işin mutlaka dünyayı değiştirmesine gerek yok.
Bize kattığı özgüven, hissettirdiği başarı duygusu ve edindiğimiz deneyimler, esas hedeflerimize doğru attığımız kıymetli adımlardır.
GİRİŞİM YALNIZCA KÂR ODAKLI MIDIR?
Bu terimi açtıktan sonra aklıma son bir soru daha geliyor…
Girişim Sadece Kâr Odaklı Mıdır?
Girişim dediğimiz şey sadece “nasıl daha çok kazanırım” sorusuy la başlamaz. Asıl soru, “Nasıl fark yaratırım?” sorusudur. Kimi zaman bu fark ekonomik olur, kimi zaman sosyal, kimi zaman da tamamen insani bir dokunuş. Bir girişim; bir sorunu çözmek, bir ihtiyacı karşılamak, bir fark yarat mak için kurulur. Kâr, bu sürecin -çoğu zaman- devamlılığı için şarttır. Ancak tek motivasyon bu olsaydı; bugün insanlığa armağan edilmiş birçok girişimden mahrum kalırdık. Çünkü sadece para odaklı düşü nen girişimler; insanı, toplumu, çevreyi, kültürü gözden kaçırabilir.
AMAÇ HAYATI KOLAYLAŞTIRMAK VE YAŞAMA ANLAM KATMAK
Unutulmamalı ki: Kâr bir sonuçtur, amaç değil. Oysa girişimcilik; hayatı kolaylaştırmak, insanlara katkı sunmak ve yaşadığı çevreye anlam katmakla da ilgilidir.
Bu bazen bir köy okuluna bilgisayar göndermek olur, bazen engelli bireylerin ulaşabileceği bir ürün geliştirmek…
Kimi zaman kadın istihdamı için kurulmuş küçük bir atölye, kimi zaman israfı azaltan bir uygulama…
Bu yüzden girişimcilik sadece zengin olmak için değil, anlamlı bir iş yapmak için de vardır. Ve bazen bu anlam, kazandığın paradan çok daha büyük bir iz bırakır...