İş dünyasında her gün iş dolayısıyla birçok kişiyi görüyor ve birbirimizde iz bırakıyoruz. Bazıları kalıcı, bazıları hemen siliniyor.
Ama çalıştığımız ortam öyle değil. Mesai saatini birlikte geçirdiğiniz insanlarla diyaloglar, hatta sözsüz iletişim, hatta ses tonu yıllar, yıllar içinde birikip olumlu veya olumsuz izler bırakabiliyor. Hatta hayata bakış açınızı olumlu - olumsuz etkiliyor.
Geriye dönüp baktığınızda iş ortamındaki kişilerin kapris ve egolarını da hatırlayabilirsiniz, huzurlu verimli bir ortamı da hatırlayabilirsiniz.
Bir düşünün hemen şimdi, geriye dönüp baktığınızda çalıştığınız insanlarla ilgili duygularınız nasıl? Size neler hissettirdiler?
SÜREKLİ MOBBİNG UYGULAYANLAR…
Bir de bunu yönetici veya yöneticileriniz için düşünün.
Özellikle yöneticilerin iletişim biçimi derin izler bırakabiliyor. Motive edeni de olabilir, çalışmaktan bezdireni de. Sürekli mobbing uygulayanı da. Neden, kişisel kapris. Hatta ruh hastası olabilir mi?
İnsanların Aklında Nasıl Kalmak İstersiniz?
Siz, bu satırları okuyan okuyucu, bir yöneticiyseniz düşünün lütfen;
İnsanların aklında nasıl kalmak, nasıl hatırlanmak istersiniz?
Sıkıntılı anlarda, kriz anlarında söylenmiş sözler ve davranışlardan bahsetmiyorum. Belki de bahsetmek gerek. İyi bir yöneticiyseniz krizlerden insanları kırıp dökmeden de çıkmak mümkün.
Genel olarak çalışanlarınız sizi nasıl hatırlasın? Beklediğiniz hatırlanmayı uygulayabiliyor musunuz, yoksa beklediğiniz hatırlanma bir temenni olarak mı aklınızda?
Yöneticiler çalışma hayatı içinde rutinlerde kalıplaşmış olumlu ve olumsuz davranışlarını çok fark etmiyorlar. Çalışanların motivasyon ve sinir sistemleri üzerindeki etkilerinin farkına varmıyorlar. (Ya da varıyorlar da bilerek mi negatif davranıyorlar?)
Adı üzerinde “yönetici” yani her kimse “yönetici” görevini yapacak, yönetecek. Sorumluluğunu, insan kıymetini, sistem değerini bilecek ve iyi yönetecek.
ÇALIŞANLARI EKİP ARKADAŞI OLARAK GÖRMEK
İnsanlarda iyi izler bırakacak, çalışmaktan, çalışma hayatından bezdirmeyecek, çalışanlar arasında ayrım yapmayacak, adaletli olacak. Hataları doğru onarmayı bilecek. Emrindekileri küçümsemeyecek. Her düzey ve meslekteki yönetmesi gereken kişileri, emrindekileri “personeller” olarak değil, ekip arkadaşları olarak görecek.
Bundan sonra yöneticilik yeni gelen jenerasyonla daha zor olacak. Farkındasınız değil mi?
Orta veya üst kademe fark etmez, yönetmeniz gereken birileri varsa bir düşünün derim, kısa veya uzun zamanlarda çalışmış olsanız da sizi nasıl hatırlamalarını istersiniz, onlar sizi nasıl hatırlayacaklar. Düşündüğünüz ile düşündükleri tıpkı iki çemberin üst üste oturması gibi ise harika. Birbirinden ayrı iki çemberse yönetmeyin o insanları. İnsanlara da size de yazık. Zaman kaybı, milli servetin helâk olması. Bırakın daha iyi yönetecek birlileri yönetsin.
Sözün özü; yönetici olarak nasıl hatırlanmak istiyorsanız öyle davranın.
İyi duygularla mı, kötü duygularla mı anılmak istersiniz? Yani, dua mı beddua mı almak istersiniz. Tercih sizin.
Not: Bu yazı, yazarı tarafından organik zeka ile yazılan özgün bir yazıdır.