Yeşil lojistik, lojistik faaliyetlerinin ekolojik etkisini ölçmek ve en aza indirmek için yapılan tüm girişimleri açıklamak ile birlikte sektörlerin, fabrikaların, işletmelerin ve firmaların olmazsa olmazı konumuna gelen yeşil lojistik ve yeşil tedarik zinciri, gerek strateji belirlemede gerekse rekabet avantajı yaratmada önemli birer aktör konumuna gelmiştir. 2000’li yıllardan itibaren lojistik sektöründe yeşil lojistik ve tedarik zinciri konseptleri oluşturulmuş ve bu konseptler kapsamında, çevreye uygun ürünler ve hizmetler geliştirilmeye ve üretilmeye başlanmıştır.

Başlangıçta bu konseptler üretim ve taşıma ekseni üzerine oturtulmuş olsa bile, sonrasında uygulamalar tüm yapıyı kapsayacak şekilde genişletilmiştir. Yeşil lojistik uygulamalarına baktığımızda, üretim ve sevkiyat için alternatif, çevre dostu yakıtlı araçların kullanılması (LPG, CNG vb.), çevre dostu verimli ulaşım ve dağıtım sistemlerinin kullanılması, araçlara gürültü ve ses önleyicilerin takılması, paketlemeler plastik malzeme yerine geri dönüşümlü malzemelerin kullanılması, sürdürülebilir bir şekilde saf (karışımsız) ürünlerin kullanılması, çevre dostu geri dönüşüm ve tersine lojistik programlarının teşvik edilmesi gibi birçok uygulamada görmekteyiz.

Sürdürülebilirlik ve yeşil lojistik ilişkisinde, yeşil lojistik, çevresel ve sosyal etmenleri göz önüne alarak, ürünlerin sürdürülebilir bir şekilde üretimi ve dağıtımı ile ilgilenir. Yani yalnızca lojistik işlemlerin şirketler üzerindeki ekonomik etkilerini değil, aynı zamanda çevre kirliliğine olan etkileri gibi toplum üzerindeki daha geniş etkileri de dikkate alır. Özellikle karayolu taşımacılığında yeşil lojistiği incelediğimizde, küresel petrol talebindeki artışın yaklaşık yüzde 40’ını oluşturmaktadır. Bu durum karayolu taşımacılığından kaynaklanan emisyonların hızlı bir artış trendinde olduğunu göstermektedir.

Bu nedenle dünya genelinde sera gazı salınımına en fazla etkisi olan sektörlerin başında gelen karayolu taşımacılık sektörü ve sektörde var olmak isteyen işletmeler, çevre duyarlılıklarını ön planda tutarak ekosistemi tehdit eden ve ekonomik anlamda negatif etkilerini minimize edecek ve hizmet kalitelerini artırabilecekleri stratejiler uygulamaya yönelmiştir.

Yeşil lojistik ve tersine lojistik farkını incelediğimizde, tersine lojistik, ürünlerin geri kazanımı için bulundukları konumlardan nakliyesi için yapılan süreçleri ifade etmektedir. Yeşil lojistik ise lojistiğin çevresel, ekonomik etkilerini anlamak ve bu etkileri en aza indirmektir. Bazı yeşil lojistik etkinlikleri, tersine lojistik olarak kabul edilmektedir. Örneğin yeniden kullanılabilir taşıma kaplarının kullanılması ve yeniden üretim hem tersine hem yeşil lojistik etkinlikleridir.

Birçok yeşil lojistik etkinliği ise tersine lojistik ile ilgili değildir. Örneğin ürünleri enerji tüketimini azaltır şekilde tasarlamak, çevre dostu ambalajların tasarlanması tersine lojistik etkinlikleri değildir. Daha az plastik içeren ürünlerin tasarlanması yeşil lojistik etkinliği iken, yeniden kullanılabilir ambalajları kullanan ürünlerin üretilmesi tersine lojistik etkinliğidir. Yeşil lojistik sayesinde tedarikçi firmalar, üretim yapan firmalardan alacağı malları daha dikkatli seçmekte, müşterilerinin sağlığı anlamında daha detaylı aramalar yapmaya yöneltmektedir. Bu anlamda tedarikçi firmaların etikete olan bağlılığı ile müşterilerin sağlığı korunmuş olmaktadır.