BRICS ülkeleri 10. zirvesi dün Güney Afrika'nın başkenti Johannesburg'da başladı. Ticari sürtüşmelerin olduğu bir dönemde BRICS zirvesi dünya basınının ilgisini çekiyor.

REUTERS haber ajansında dün yer alan "Trump'ın ticari savaş tehdidi BRICS'e yeni bir anlam yüklüyor" başlıklı analizde, "BRICS ülkeleri geçen yıl 17 trilyon ABD dolarlık GSMY gerçekleştirdi, bu oran AB'yi geride bıraktı. Trump'ın gümrük vergilerinin küresel ticaret savaşına yol açması sebebiyle BRICS ülkelerinin çok yönlü ticaret sistemini muhafaza edeceği tahmin ediliyor. Küresel ticarette yaşanan çalkantılı durum bu örgüte yeni bir canlılık katacaktır" yorumunda bulunuldu.

Batı medyası bu kez yanılmıyor. Bu, dördüncü sanayi devrimi olarak adlandırılan dijital ekonominin getirdiği fırsat ve zorluklara paralel olarak, ABD'nin yol açtığı ticaret savaşı ile karşılaşan BRICS ülkelerinin fikir birliğiyle aldığı bir karar.

BRICS ülkelerinin liderleri dün düzenlenen Sanayi ve Ticaret Forumu'nda konuşma yaparak 4. Sanayi Devrimi fırsatıyla BRICS çerçevesinde ticaret ve yatırımın güçlendirmesi, Afrika'da ticari özgürlüğün ilerletilmesi, ekonomik büyümenin hızlandırması ve halkın refahının yükseltmesi gerektiğini vurguladı.

Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping, BRICS ülkelerinin, açık bir dünya ekonomi sistemini kararlılıkla koruması, tek taraflılık ve ticari korumacılığa net bir tavırla karşı çıkması gerektiğini belirterek, ticaret ve yatırım özgürlüğü, ekonomik küreselleşme, hoşgörülü ve dengeli ortak kazanç çağrısında bulundu.

 
BRICS dönem başkanlığını yürüten Güney Afrika, son zirvenin temasını "BRICS Afrika'da: 4. Sanayi Devriminde hoşgörü ve ortak refah" olarak belirledi.

Bu yeni bir kavram değil, bu söylem, son yıllarda kalkınmakta olan ekonomilerin başarılı gelişme tecrübelerinin bir uzantısıdır. Öyle ki bu uzantı belirgin Afrika unsurları taşıyor.

Son yıllarda, fakirlik ile zenginlik arasında büyüyen mesafe, bölgesel kalkınmada yaşanan dengesizlik, küreselleşmenin tersine dönüşüyle ticari korumacılıkta görülen artış, hem gelişmiş ülkeler hem de gelişmekte olan ülkelere bir gerçeği gösteriyor: Hoşgörülü büyümenin teşvik edilmemesi halinde, ekonomik aksaklık ve toplumsal çelişkiler daha da şiddetlenecektir.

Dünya Ekonomi Forumu tarafından açıklanan 2017 Yılı Hoşgörülü Büyüme ve Kalkınma raporunda ekonomik büyümenin formatı ve ölçümünde zamanında değişiklik yapılmaması durumunda birçok ülkenin ekonomik kalkınması ve toplumda dengesizliğin azalmasının önemli fırsatların kaçırılmasına neden olacağı uyarısında bulunuldu.

Dünyada "hoşgörülü büyüme" kavramını en aktif şekilde uygulayan ve bu pratik çalışmalara ciddi katkıda bulunan Çin, son yıllarda "inovasyon, eşgüdüm, yeşil ekonomi, açıklık ve paylaşım" ilkelerini ülkenin kalkınma prensibi olarak benimseyerek, halk odaklı yaklaşımla bir takım reformlar başlattı ve beş yılda 68 milyon nüfusun yoksulluktan kurtarılmasıyla, bu alanda bir rekora imza attı.

Çin, Kuşak ve Yol inisiyatifi gibi çok taraflı ve ikili ekonomi ve kültür işbirliğiyle, özellikle geçen Dünya Ekonomi Forumu'nda ve BRICS Xiamen Zirvesi'nde, dünya sanayi ve ticaret çevresine "hoşgörülü büyüme" mesajını aktif biçimde iletti; "açıklık, hoşgörü, işbirliği ve ortak kazanç" temelinde kurulan BRICS ruhunu yineledi ve halkın yaşam koşullarının düzeltilmesi ve dünyanın hoşgörülü büyümesine önemli katkılarda bulundu.

Çin, BRICS işbirliğinden ilham alarak Johannesburg Zirvesi'ni "Afrika'nın dünyaya açılan penceresi" ve "Afrika'nın BRICS ülkeleriyle işbirliği platformu" yapmak için çabalıyor. Güney Afrika'nın hükümet ve ekonomi çevrelerinden temsilciler, zirve sırasında Afrika'nın altyapı tesislerinin inşasını güçlendirme, ticaretin özgürlüğünü ilerletme, sanayi kapasitesini ve kıtanın küresel değer zincirindeki statüsünü yükseltme, mobil internet, büyük veri, yapay zekâ gibi teknolojilerin hızla geliştiği 4. Sanayi Devrimi'ne katılma ve birlikte gelişme arzularını defalarca yinelediler.

Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping, Johannesburg Zirvesi sırasında düzenlenen BRICS Sanayi ve Ticaret Forumu'nda, yeni kalkınmakta olan ülkeler ve gelişmekte olan ülkelerin dünya ekonomisinde görülen artışın yüzde 80'ini sağladığına dikkat çekti. Xi Jinping, döviz kuru da hesaplandığında, bu ülkelerin toplam ekonomisinin dünya ekonomisinin yüzde 40'ına yakın olduğunu ve mevcut hızla 10 yıl gelişmesi durumunda dünya ekonomisinin yarısını oluşturacağını belirtti. Kuşkusuz, kalkınmaya acil ihtiyaç duyan BRICS ülkeleri, bunun kolay elde edilemeyeceğini de biliyor, ancak bu ülkeler, ortaya koydukları güçlü iradeyle kalkınma fırsatlarını kaçırmak istemiyor. Çin'in ileri sürdüğü "hoşgörülü büyüme ve ortak refaha dayalı işbirliği" çağrısı, işte bu kalkınma eğilimini korumanın mecburi bir yolu olarak kendini gösteriyor.

Ülkelerin çoğu hoşgörülü büyümede hemfikir. Fakat mevcut bilincin eyleme dönüştürülmesi zor. Hoşgörülü büyümenin gerçekleştirilmesi için, hem küçük hesaplardan kaçınan büyük bir vizyon gerekiyor hem de eyleme geçme kararlılığı. Küresel ticarette dışlayıcılık ve korumacılığın gittikçe hâkim olduğu günümüzde, işte bu vizyon ve kararlılığa rastlamak oldukça güç. Bilhassa, gerileme durumu da sıkça öne çıkıyor. Dünya Ekonomik Forumu tarafından açıklanan son verilerde, Hoşgörülü Kalkınma Endeksi ile değerlendirilen 103 ülkenin yüzde 51'inin puanlarında geçen 5 yılda düşüş görüldüğü gözlendi.

Çin'de bir atasözü vardır: "Bitiş noktasına başarıyla varanların yarısı 90 yaşındadır."

Bu deyim ile "doğru yola ne kadar yaklaşılırsa, o kadar zorluk çıkar, engelleri aşmak için inanç ve azim gerekir" denilmek istenmektedir. BRICS ülkeleri, Johennesburg Zirvesi'nde yatırım ve ticari korumacılığına net bir şekilde karşı çıktı ve işbirliğini güçlendirerek sorunları ortaklaşa göğüsleme kararı aldı.

Kendi kaderini ve kalkınma temposunu kendi elinde tutmak, BRICS ülkeleri arasındaki bir diğer mutabakat noktası. Hoşgörü veya dışlayıcılık, çok taraflılık veya tek taraflılık? Son yıllarda BRICS zirvelerinde varılan mutabakatlar, BRICS Yeni Kalkınma Bankası'nın kurulması, Kuşak ve Yol inisiyatifi, BRICS ülkelerinin yeni sanayi devriminde ortaklık ilişkileri gibi işbirliği platformları ve projelerinden belli kazanımlar elde edileceğine şüphe yok.