7 Haziran’da milyonlarca seçmen Türkiye’nin kaderini eline teslim edeceği siyasetçiler için oy kullanacak.

7 Nisan’da siyasi partiler milletvekili aday listelerini Yüksek Seçim Kurulu’na teslim edecek ve süreç hızlanacak. Türkiye’nin doğudan batıya kuzeyden güneye tüm şehirleri ve köyleri siyasi partilerin renkli bayraklarıyla donatılacak. Zengin bir kültürümüz var ya zengin bir renk cümbüşü içinde 7 Haziran’da milyonlarca seçmen Türkiye’nin kaderini eline teslim edeceği siyasetçiler için oy kullanacak…

Türkiye Cumhuriyeti 2023’te 100. yılına girecek. “Dalya” diyecek. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 92. yılını kutluyoruz. Genç bir ülke olarak 92 yıldır Türkiye’de demokrasinin yerleşmesi uğruna çok fedakârlıklar yapıldı. Ancak neredeyse her on yılda bir askeri darbelerle sarsılan Türkiye, yeniden toparlanıp yoluna devam etme arzusunu gösterdi. En son 1980 askeri darbesi ile değiştirilen Anayasa, aradan gecen 35 yılda neredeyse yamalı bohçaya dönüştü. Darbecilerin istekleri doğrultusunda hazırlanan Anayasa, özgürlük ve serbestlik isteyen bu halkın ihtiyaçlarına cevap veremediği gibi, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın söylemiyle, “Gömlek vücuda dar gelmeye başladı.” Şimdi 12 yıldır ülkeyi idare eden AK Parti, yeni bir hamle yaparak 7 Haziran’da anayasayı değiştirmek için “400 milletvekili” sloganıyla yola çıkıyor. Birinci hedef Türkiye’de seçim sistemini de değiştirerek “başkanlık” sistemine geçmek.
Hedef büyük olunca;  başta cumhurbaşkanı olmak üzere yeniden “büyük dünya devleti” sloganını seslendiren AK Parti, cumhuriyetin 100. yılında;  Türkiye’yi dünyanın en büyük ilk 10 ekonomisi arasına sokmak, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde sistemin değiştirilmesi ve veto hakkı olan devletlerin etkinliğinin azaltılması ve adaletin eşit dağıtılması gibi hususlar da tartışma konuları arasında. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, bunu seslendirirken katıldığı tüm uluslararası toplantılarda ve gittiği ülkelerde; hatta Ankara’da ağırladığı yabancı ülkelerin devlet başkanlarını kabul toplantısında şu cümleyi ısrarla dile getiriyor: ”Dünya 5’ten büyüktür.”

Hedef büyük olunca vaatler de büyük olur
AK Parti, 2015 seçimlerine, “başkanlık sistemine geçiş ve anayasayı değiştirme hedefleri” doğrultusunda bir senaryo hazırlayarak başlıyor. Ekonomik ve sosyal hedefler tam olarak açıklanmamış olsa da en önemlilerinden biri seçilme yaşının 18 e indirilmesi. Uluslararası ekonomilerde söz sahibi olma… Bölgesel kalkınma…
Peki, 2002’den bu yana iktidar olamayan muhalefet partileri ne durumda?
Geçmişe dönersek; Süleyman Demirel’i seçim vaatlerini aratmayan Tansu Çiller, başbakan olması halinde herkese bir araba, bir ev sözü vererek, “İktidar olursak iki anahtar vereceğiz“ demişti. Tansu Çiller, başbakan oldu ama 6 ay sonra Türkiye 1994 krizini yaşadı. Halk bir gecede servetinin yüzde 50’sini kaybetti. İki anahtara kimse sahip olamadığı gibi elinde evi olanların da büyük bir kısmı evinin anahtarını o dönemde krizde kaybetti. Vaatler sadece seçim meydanlarında mikrofonlarda yapılan sözlerde kaldı. Tansu Çiller de siyasetten çekildi.

Laf ola beri gele…
Şimdi Kemal Kılıçdaroğlu meydanlara iki anahtar değil ama “emeklilere Kurban ve Ramazan bayramlarında iki maaş ikramiye” verme vaadiyle çıkıyor. Bir siyasetçi düşünün tutunacak dalı kalmamış, notere gitmiş ve bir senet hazırlamış... “İktidar olursam emeklilere iki ikramiye maaş vereceğim. Gençlere iş bulacağım” diye... Önü arkası kapalı. Çıkış yolu olmayan bir söz… 
Laf ola beri gele cinsinden... Ben muhalefetten daha çok; üniversiteyi bitirmiş ama iş bulamayan gençlere iş kapısı açacak projeler sunmasını beklerdim. Ekonominin büyümesine yönelik hedefleri, toplumda bunalıma yol açan sosyal ve kültürel olaylarla PKK olayına çözüm için yol haritasını beklerken; yerel, basit politikacıların yaptığı noter tasdikli emeklilere iki maaş ikramiye ile donup kaldım açıkçası…
Seneler çabuk geçer. Bir bakmışsınız Kılıçdaroğlu başbakan olmuş. Dört yıl su gibi akar gider. Bir bakmışsınız 2002’deki gibi Türkiye ekonomisi dibe vurmuş, Merkez Bankası rezervi bitmiş... Olur mu? Olur… Uzun süre iktidara hasret bir gurup gücü ele geçirirse yapılacak ilk şey mirası paylamak olmuyor mu? Eski yönetimin mirasında ne varsa hepsi bir anda kül olur uçar. Dört yılda iki ikramiyeden 8 ikramiyenin tutarı emekliler ortalama 1.000-1.500 TL aldığına göre 4 yılda alınacak 12 bin lira uğruna bir ülkenin geleceği bir kişiye rüşvet karşılığı verilmemeli... CHP Genel Başkanı, 7 Haziran’a 60 gün kala açıkça bu ülkede 10 milyonu aşkın emekli var.  10 milyon emekli demek 10 milyon seçmen demek. Kılıçdaroğlu o yüzden direk emeklilerin cebine hitap eden bir noter belgesi gösteriyor. Ama bu belge ileride vaadinde bulunmaması halinde dava açılması için hiçbir emekliye verilmiyor. Çünkü seçimlerden sonra noter belgesi yine noter vasıtasıyla iptali bir dakikalık bir olay…
MHP cephesinde değişen bir olay yok. Devlet Bahçeli her zamanki “ağır abi” tutum ve davranışıyla vakur bir lider olarak, 1997 yılından bu yana tam 18 yıldır MHP’nin Genel Başkanı olarak yerel ve genel seçimlere giriyor. 6 Temmuz 1997 yılında MHP Genel Başkanlığı’na seçilen Devlet Bahçeli, 1999 seçimlerinde büyük başarı göstermiş ve MHP seçimlerden ikinci büyük parti olarak çıkmıştı. MHP’nin seçim çalışmaları ve halka yönelik seçim vaatleri henüz netleşmemiş olsa da milliyetçi muhafazakar tutumu ve çözüm sürecine karşı davranışlarıyla seçim meydanlarında, “Ülke bölünmez” sloganlarını sık sık duyacağız gibi…
“HDP ise barajı açacak mı, açmayacak mı” tartışmaları sürerken Selahattin Demirtaş’ın daha da güçlenmesini istemeyen parti içi muhalefet ve Abdullah Öcalan üst baskısı HDP’yi yüzde 10 barajında zorlayacak gibi. Ancak yaptığım görüşmelerden edindiğim intiba şu: Doğu bölgelerinde AK Parti oylarından bir kısmı HDP’ye kayacak gibi... Çünkü doğuda AK Partili Kürt kökenli insanlar HDP’nin yüzde 10 seçim barajı aşmasını arzuluyor. Ayrıca birçok bölgede CHP’den HDP’ye büyük bir oy kayacağı görülüyor. Anketlerde yüzde 46-50 aralığında görünen AK Parti her halükarda seçimlerden yine zaferle çıkacak. Çünkü Kılıçdaroğlu’nun emeklilere yönelik vaadi, işsizlere iş bulma söylemi insanlara pek inandırıcı gelmiyor.
Ekovitrin’in yaptığı ankete 310 bin 202 kişi katıldı. Yılın Devlet Adamı kategorisinde Ahmet Davutoğlu oyların yüzde 56.6’sını, Kemal Kılıçdaroğlu oyların yüzde 22.5’ini Devlet Bahçeli ise oyların yüzde 20.7’sini aldı... Bu elimizde somut olarak duran bir anket sonucu.
Bu arada Ahmet Davutoğlu, 600 bin emekli işveren ve çalışanı mağdur eden emekli çalışanlardan kesilen yüzde 15’lik pirimin yüzde 10’a indirileceğini, 59 yaşını geçenlerden ise pirim kesintisi yapılmayacağını açıkladı. 600 binden fazla emekli işveren ve çalışanı ilgilendiren bu açıklama yine de yeterli görülmedi. Emekli işverenler, “Biz ekonomiye istihdama katkı sağlıyoruz. Üretim yapıyor, vergi ödüyor, ihracat yapıyoruz. Ekonominin canlanmasında, büyümesinde lokomotif zincir olurken devletten teşvik bekliyoruz. Emekliden alınan primler moralimizi bozuyor” diyorlar. Ancak alınan kararı bir nebze olsa da rahatlatıcı görüyorlar.
Ahmet Davutoğlu’nun emekli maaşlarına yapılacak iyileştirme ile ilgili yaptığı açıklama CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun noter tasdikli taahhüdünü etkisiz hale getiriyor.
Velhasıl söylemem o ki, 7 Haziran’da siyasi olarak pek fazla bir değişim yaşamayacağız. Değişim sadece AK Parti’de olacak. Üç dönem milletvekili olarak görev yapan yaklaşık 70 vekil meclise veda etmiş olacak. Onlardan boşalan koltuklara yenileri oturacak. AK Parti hedeflediği 400 milletvekili sayısına ulaşamazsa, Meclis çalışmaları başlar başlamaz bu sefer başkanlık ve yeni anayasa için en kısa sürede referanduma gidecek.

Peki ya hedefler tutmazsa…
Türkiye, 31 Mart’ta elektrik kesintileri ile kara bir gün yaşadı. Türkiye’nin neredeyse yarısı elektriksiz kaldı. Sistem çöktü. Bu tür olayların tekrarı ve farklı saldırılarla önümüzdeki günlere hazırlıklı olmak zorundayız. Düşmanı dışarıda arayan bir ülkenin başarı şansı olamaz. Atalarımız, “Kaleler içerden yıkılır” demiş. İçeride bu kadar düşman hazır kıta ülkenin bölünmesi için pusuda bekliyor. Türkiye düşmanları, Türkiye’nin bölgesel bir güç olmaktan öte, evrensel bir güç olmaması için yerli işbirlikçilerle sürekli temasta. Bizim yapmamız gereken şe ise “Allah’ım kötülük düşünenlere fırsat verme” duasının yanı sıra uyanık olmak, her türlü tehdide karşı hazırlıklı olmaktan geçiyor.