Daha önceden IMF, Türkiye'nin  2017 yılı ekonomik büyüme oranını yüzde 2,5 olarak öngörmüştü. Bu gün fikrini değiştirdi ve yüzde 5.1 seviyesine çıkardı.
Istatsitik verileri elinde olan IMF gibi bir kuruluşun, yüzde yüzden fazla hata ile tahmin yapması kabul edilebilir bir durum olamaz. Demek ki IMF'nin  önceki tahmininde, siyasal etkiler baskın idi.
Türkiye ilk çeyrekte yüzde 5,5 oraninda ekonomik büyümeyi yakalamıştı. Ikinci çeyrekte, baz etkisiyle daha yüksek oranda büyüyecek. Ekonometrik hesaplar, 2017 yılında Türkiye'nin yüzde 6,2 oranında büyüyeceğini gösteriyor.  Tüm sorunlara rağmen Türkiye'nin böyle bir büyüme göstermesi muhteşem.
Ekonomik büyümenin en önemli etkisi istihdama yansıyacaktır.  İşsızlik oranlarında düşme beklenmelidir.
Büyümenin dinamik faktorü sanayidir. Geçen yıla göre sanayi üretimindeki artış devam ediyor. Kapasite kullanım oranları artıyor. Ihracat içerisinde sanayi üretiminin yüzde 94 seviyesinde bulunması, ihracata bağlı büyüme aşmasına geçtiğimizi gösteriyor.
Ekonomi büyürken ithalat artıyor. Geçen yıl, yüzde 72 olan ihracatın ithalatı karşılama oranının yüzde 69 lara düştüğünü görüyoruz. Turkiye halen önemli bir paradoksu çözemedi. Büyümenin dinamik faktörü ithalat. İthalat kalemlerine baktığımız zaman, enerjinin halen başı çektiği görülüyor.
Ekonomi büyürken enerji ihtiyacı artıyor. Daha çok eneji ithalatı yapılıyor. Ihracatın ithalatı karşılama oranı düşüyor. 
Orta ve uzun vadede Türkiye enerji sorununu çözmek zorunda. Çözdüğü  taktirde, daha yüksek büyüme oranını yakalayabilir.  Orta gelir tuzağından kurtulabilir.