Her iki kişiden biri horlar ve sadece erkekler değil, kadınlar da horlar. Kadınlar daha sıklıkla menopozdan sonra ve erkeklerden daha az şiddette horlarlar. Çocuklar da horlar ve onların horlaması da ciddiye alınmalı, nedeni araştırılmalı ve tedavi edilmelidir.

Horlama burun ve ağızımızdan gırtlağımıza kadar olan bölgedeki yumuşak dokuların uyku esnasında gevşemesi sonucu, solunum yolunun daralması ve bu bölgedeki özellikle yumuşak damak ve küçük dil gibi dokuların nefes alıp verirken titreşimi ile ortaya çıkar. Sadece aşırı yorgunlukta, geç yenen akşam yemeğinden sonra, ya da alkol alınmasında sonra görülen horlama o kadar önemsenmeyebilir. Ancak gece terlemeleri, huzursuz uyku, aşırı gündüz yorgunluğu, konsantrasyon ve çalışma randımanının düşmesi gibi şikayetler gelişmişse, işi ciddiye almak gerekir. Gece boyunca yüzlerce kez tekrarlayan nefes kesilmeleri veya solunum yavaşlaması ile karakterize olan ve aşırı tansiyon yükselmeleri, felç geçirme riskinin artması gibi ciddi sağlık sorunlarını beraberinde getiren ve uyku apnesi  olarak da bilinen bir rahatsızlık gelişmekte olabilir.
Horlaması aşırı olan hastalarda ilk teşhis yöntemi olarak genellikle evinde kendi yatağında da uygulanabilen uyku testlerinin yapılması şarttır.  Yapılan bu testler ve detaylı Kulak Burun Boğaz muayenelerinden sonra aşağıda sıralanan çeşitli tedavi yöntemlerinden biriyle veya birkaçıyla tedavisine karar verilir.

TEDAVİ YÖNTEMLERİ
Yumuşak damak, bademcik ve geniz eti ameliyatları
Çok aşırı uzamış olan yumuşak damak ve küçük dil,  büyük bademcikler ve geniz etleri horlamanın ve özellikle çocuklardaki uyku bozukluğunun en sık görülen nedenleridir. Çocuklarda daha sık görülen aşırı büyük bademcikler ve adenoidlerin (geniz eti)  çıkarılması ile horlama başarılı bir şekilde azaltılabilir. Erişkinlerde ise bu girişim esnasında gerekirse yumuşak damak ve küçük dil de,  damak adalesine mümkünse dokunmadan kısaltılıp, radyofrekans yöntemiyle de  sertleştirilebilir!  Genel anestezi altında ve klinik şartlarında ameliyathanede yapılan bu girişimlerden sonra  on gün süren boğaz ağrısı olmaktadır. Uygun vakalarda en iyi ve uzun süreli sonuçlar bu tür kombinasyon ameliyatlarıyla alınmaktadır.

Burun ameliyatları
Aşırı burun tıkanıklığı horlamaya neden olabilir ya da horlamayı arttırabilir. Septum deviasyonu gibi burunu tek taraflı aşırı daraltan yapısal sorunlar ancak cerrahi tedaviyle düzeltilebilir.  Burun etlerinin aşırı büyük olması durumunda ise artık lazer teknolojisi yerine radyofrekans ısıtma yöntemiyle etler içerden ısıyla büzülerek geceleri şişmesi ve burunun tıkanması uzun yıllar engellenebilmektedir. Bu teknikle burun anatomisi ve fizyolojisine fazla zarar verilmez, ameliyat sonrası genelde kanama ve ağrı görülmez. Burun tamponuna da gerek görülmemesi büyük bir  avantajdır.  Burun eğriliği ve sinüs ameliyatlarında da artık tamponlar kullanılmamakta, yüzde şişlikler oluşmamakta  ve kanamalar da çok nadir görülmektedir.

Yumuşak damağa Radyofrekans uygulaması
Son yıllarda en sık kullanılan Radyofrekans yöntemi de lokal anestezi altında yapılabilir. Gevşek ve uzamış olan yumuşak damak  adalesi sprey ve ince bir  lokal anestezi iğnesiyle uyuşturulur. Bir kaç dakika sonra kalınca bir iğneyi andıran özel bir sonda kullanılarak, yumuşak damak adalesi ortalama 6 veya 7 değişik yerinden  birkaç saniye süreyle 70-80 dereceye kadar ısıtılır. Kanamasız ve hemen hemen hiç ağrısız olan bu çok kısa uygulamadan  sonra, yumuşak damak bir kaç hafta içinde  sertleşerek hastanın horlaması azalır. Girişim sonrasında 2 gün süren hafif boğaz ağrısı olabilir. İstenen sonucu elde etmek için  4-6 hafta sonra ikinci bir seans  gerekli olabilir. İyi bir tarafı da diğer tedavi yöntemleriyle kombine edilebilir ve ayni seansta dil arka adalesine ve burun etlerine de uygulanılabilir olmasıdır. Maliyeti ise implantlara kıyasla daha düşüktür. 

Pillar yumuşak damak implantları
Pillar prosedürü olarak da bilinen damak implant  tedavisi, lokal anestezi altında yumuşak damak içine özel küçük polyester implant yerleştirilmesi yoluyla yapılır. Implantlar damağın sertleşmesini ve daha sonra horlamaya neden olan titreşimlerin azalmasını sağlarlar. Bu yöntemin  avantajları, uygulamanın kolay olması, minimal rahatsızlık vermesi, çabuk sonuç alınması ve daha uzun süreli etkili olmasıdır. Komplikasyonları nadirdir ama bazen takılan implantın doku reaksiyonu yapması yada tam yerleştirilememesi durumlarında değiştirilmesi gerekebilir

ALT ÇENEYİ ÖNE ÇEKEN AĞIZ İÇİ AYGITLARI
Uyurken ağız içinde dişlere takılan ve alt çene ile birlikte dilimizi öne doğru getirerek dil arkasındaki hava yolumuzu açan ve kişiye özel yapılan bu protezler ile uygun vakalarda çok başarılı sonuçlar alınmaktadır. Bunlar  ayni zamanda uyku esnasında adale gevşemesinden kaynaklanan ağız açılmalarını da engelleyerek, horlamayla birlikte uyku apnesini de azaltmaktadır.  Ağızda alışılmamış bir yabancı cisimden ötürü ilk geceler zor geçebilir.  Ancak faydasını gördükten sonra bir kaç gün içinde alışılınabilen ve özellikle yorgun günlerden yada ağır akşam yemeklerinden sonra geceleri kullanacağınız bu basit aygıtlar, yer kaplamayan ve seyahatlerde de yanınıza alabileceğiniz iyi bir  tedavi alternatifi oluşturmaktadır.

Ağız içi aygıtların başarılı olup olamayacağını denemek için ‘’Boil and Bite’’ diye adlandırılan ve sıcak suya konularak ağızda form alan termoplastik materyellerden oluşan daha ucuz alternatifleri de bulunmaktadır. Son yıllarda yapılan bilimsel çalışmalarda bu aygıtların horlama ve orta derecedeki uyku apneli hastalarda %80 e ulaşan bir başarı elde ettiği tespit edilmiştir. Ayrıca CPAP-Maskesi takan hastaların ağız içi aygıt da takarak daha düşük basınca gereksinim duyduğu ve bunun da maske kullanımını çok rahatlattığı görülmüştür. Bu nedenlerle günümüzde teknik gelişmelere paralel olarak bu tür aygıtların kullanımları da oldukça artmaktadır. 
THERAVENT adıyla ABD de satılmakta olan ve henüz yurdumuza gelmemiş olan özel ventil fonksiyonlu flasterlerden de söz etmek gerekir.  Bunlar her iki burun deliğine yatmadan önce yapıştırılarak bir ventil fonksiyonu görür ve nefes vermeyi zorlaştırıp, boğazdaki dokuların içe çökmesini engelleyerek horlamayı ve uykuda nefes kesilmelerini azaltmaktadır. Alışılması güç ve her gece yenisinin kullanılması gerektiği için de pahalı bir tedavi yöntemi olması dezavantajlarıdır.

SIESTA denen ve anestezi altında yarım saatlik bir ağız içi girişimiyle dile içten takılan ve ucu bir vidayla içerden alt çene kemiğine sabitlenen dil askıları, daha çok aşırı uyku apnesi olan ağır vakalara tavsiye edilmektedir.  Dil ve dilaltı adalelerinin hareket ve tonusundan sorumlu sinirlere  cerrahi yöntemlerle takılan ve bir ucu kaburgalar arasındaki adalelere bağlanan ELEKTROSTIMULASYON cihazları da birkaç yıldır belli merkezlerde ve sadece ağır uyku apneli hastalarda başarıyla denenmektedir.

Bunun gibi henüz ülkemizde piyasaya çıkmamış olan ve sırtüstü yatma alışkanlılığını azaltan yeni bir yöntem de (SLEEP POSITIONER, NIGHT BALANCE) yakında kendinden söz ettireceğe benzemektedir. CPAP-MASKESİ diye bilinen ve  hastaların her gece burun ve bazı durumlarda ağzı da kaplayarak takmaları gereken ve basınçlı hava vererek solunum yolunu açık tutan cihazlar ise hala özellikle aşırı uyku apnesi olan hastalarda hayat kurtarıcı birinci alternatifliğini korumaktadır! 

Tüm bu tedavi yöntemlerinden hangisi uygulanırsa uygulansın, erişkin horlayan kişilerin tedavide kendilerine düşen ve aşağıda sıralanan önerilere uymaları tedavinin başarısını mutlak arttıracaktır:

- Aşırı yorgunluktan sakınmalı ve iyi bir adele tonusu kazanmak için sportif bir yaşam biçimi seçilmeli.
- Uykudan önce uyku ilaçları ve adele gevşeticileri alınmamalı.
- Uykudan 3 saat önce alkol almaktan ve ağır yemekten sakınmalı.
- Uykuda sırt üstü yatmak yerine yana yatmak tercih edilmeli. Mümkün ise yatağın belden yukarı olan kısmı daha yukarıda olacak şekile getirilmeli.
- Evde horlamayan kişilerin daha once uykuya dalmaları için onlara süre tanımalı.