Estergon Kalasi bre dilber aman 
Subaşı durak aman 
Kimbilir gönlümü bre dilber aman 
Bir sinsi firak 
Gönül yar peşinde bre dilber aman 
Yar ondan ırak aman 
Akma tuna akma bre şahin aman 
Ben bir dertliyim 
Yar peşinden aman gezer koşar 
Yandım kara bahtlıyım 
Estergonu aldık bre şahin aman 
Vermeyiz ele aman 
Akma tuna akma bre şahin aman 
Ben bir dertliyim 
Yar peşinden aman gezer koşar 
Yandım kara bahtlıyım 
Haydin koç yiğitler 
Akma tuna akma bre şahin aman 
Ben bir dertliyim 
Yar peşinden aman gezer kosar 
Yandım kara bahtlıyım

Estergon Kalesi’nin orjinalinden esinlenilerek Ankara Keçiören'de bir kale yapılmıştır. Estergon Kalesi, yamaçlarından tepeye doğru tırmanırken yanımdaki Slovak ve Macar arkadaşa takılıyorum: “Ah zavallı Osmanlılar ah!“ “Neden ah?“ diye soruyor yanımdakiler:

“Baksanıza biz bu yamaçtan yaya çıkmakta zorlanıyoruz, onlar ellerinde topla, tüfekle ve tepeden yağan ok ve taşlara rağmen nasıl bu tepeye çıkıp teslim almışlar?“ diyorum.
İkisi de gülüyor…

ESTERGON KALESİ’Nİ MUTLAKA GÖRMEK GEREKİYOR
Gerçekten de bunun ne demek olduğunu anlamak için Estergon Kalesi’ni mutlaka görmek gerekir. Bir yandan Tuna Nehri’nin en geniş yeri, diğer üc yanı oldukça dik bir yamaç ve tepeye de muazzam bir kale yapılarak Avrupa’nın en ünlü silahşörleriyle korunduğu halde Osmanlı tarafından fethedilmiştir. Hasan Mutlucan’ın o gür sesiyle özellikle darbe günlerinde sık sık dinlediğimiz “Estergon Kalesi de bre aman su başı durak“ diye başlayan marşı hemen hemen dinlemeyen yoktur ancak Estergon Kalesi’nin  günümüzde nerede olduğunu bilen çok azdır. Avrupa’da yaşayan vatandaşlarımızın bir çoğu bile Estergon Kalesi’ni Türkiye’de biliyorlar.

ESTERGON KALESİ NEREDİR?
Estergon Kalesi,  Macarca  Esztergomi, günümüzde Macaristan ile Slovakya sınırında, Budapeşte’ye 60 km, Avusturya’nın başkenti Viyana’ya 190 km, Slovakya’nın başkentı Bratislava’ya 140 km, İstanbul’dan 1393 km uzaklıkta, Tuna Nehri kıyısında kurulmuştur.

Slovakya  ile Macaristan’ı birleştiren ve eskiden gümrük kapısı olan Estyergomi yani Estergon Köprüsü’nü geçince hemen sol taraftadır. Unutmadan belirtmek isterim. Eğer yolunuz Estergon’a düşerse köprüden karşıya geçerek hemen Tuna Nehri’nin kıyısında yer alan Slovakya’nın Sturova Kasabası’nda mutlaka kızarmış bir ördek yemelisiniz. Ben bir oturuşta iki porsiyon yedim. Aslında daha da yiyebilirdim ama Slovaklar ve Macarlar “Bu Türk babasının sünnet düğününden beri boğazına bir lokma atmamış galiba“ demesinler diye yemedim… Gerçekten  harika bir lezzet… Avrupa’dan Türkiye’ye tatile giden gurbetçilerimizin yol güzergahı üzerinde sayılmasına rağmen bir çokları bilmedikleri için tarihimizde çok önemli bir yeri olan Estergon Kalesi’ni ziyaret etmeden yakınından geçmektedirler. Halbuki yol güzergahından sadece 20-30 km sapsalar Estergon Kalesi’nin o muhteşem manzarasını görmüş olacaklardır.

BİR YANDA HÜZÜN BİR YANDA SEVİNÇ
Estegron kalesine her gidişimde içim karmakarışık duygularla dolar. Bir yandan sevinç duyarım,göğsüm kabarır. “İşte benim atalarım… Avrupa’nın göbeğine kadar at üstünd egelip fethedilmesi imkansız denilen yerleri fethetmişler.“

İKİNCİ DUYGU İSE HÜZÜN
“Zamanında buralarda at koşturan, en küçük neferinin bile krallar gibi karşılandığı bu topraklarda Osmanlı torunları Avrupalıların tuvaletlerini temizlemek, banliyölerini  inşa etmek, sokaklarını temizlemek için sınır kapılarından vizeyle giremedikleri için kaçak yollarla buralara girmeye çalışarak ekmeğini kazanma çabaları…“ Bir yanda sevinç diğer yanda hüzün iç içe. Her fırsatta yerden yere vurduğumuz Osmanlı’nın  at koşturduğu, kralları, devleri, imparatorlukları dize getirdiği ülkelerde şimdi sınırlardan geri kovuluyoruz..
Slovakya’nın Banska Banská Štiavnica şehrinin tepesinde bir Osmanlı müzesi var.
İçeri girdiğinizde kapıda iki tane Osmanlı askerinin heykeli var ve onun yanında iki metre yükekliğinde Slovakça yazılmış bir dua var. “Tanrım sen bizi Türklerden koru“ diye devam ediyor.

ESTERGON TARİHİ
13. yy başlarında inşa edilen kale, 1241 de Moğolların Macaristan istilasına kadar Macar krallığının dini ve  idarie merkezi durumundaydı. Kral IV. Bela, 1256’da başkenti Budin’e taşıyarak kaleyi din adamlarına bıraktı. Başpiskoposluk makamının bulunduğu yapı, günümüzde müzedir.

OSMANLI’NIN ESTERGONO FETHİ
Estergon Kalesi,  1530’da Avusturya Kralı Ferdinand tarafından istila edildi. Macar Kralı János Szapolyai’nin 1540 yılında ölümünün ardından Avusturyalılar ile Osmanlılar arasında Macaristan’ın yönetimi konusunda bir rekabet başladı. Daha önce Budin’i ve Peşte’yi fetheden Osmanlı padişahı Kanuni Sultan Süleyman, 1543 yılı Nisan ayı sonlarında Edirne’den yola çıktı ve 29 Temmuz 1543’te ordusuyla Estergon Kalesi’ni kuşattı. Estergon Kalesi, ilk defa 10 Ağustos 1543 tarihinde  on iki günlük bir kuşatmanın sonunda Kanuni Sultan Süleyman komutasındaki Osmanlı ordusu tarafından zaptedildi. Kalenin bulunduğu bölge bir sancakbeyliği haline getirilerek Budin Beylerbeyliği’ne bağlandı. Estergon Kalesi, 4 Ağustos 1595’te Alman, Leh ve Venedikliler'den oluşan büyük bir ordu tarafından kuşatıldı. Sokolluzade Lala Mehmed Paşa'nın kumandanlığındaki küçük bir ordu kaleyi savundu. Ancak, yardım gelmemesi üzerine açlık ve susuzluk baş gösterince 2 Eylül 1595’te  teslim olmak zorunda kaldı. Olaya bizzat tanıklık eden Osmanlı tarihçisi İbrahim Peçevi tarafından kaydedilen savunma, Estergon Kalesi Türküsü’nün esin kaynağıdır. Kaleyi geri almak isteyen Osmanlılar 1605 yılında tekrar bir kuşatma düzenlediler. Bu sefer Sadrazamlık görevine getirilmiş olan Sokolluzade Lala Mehmed Paşa, bir aylık kuşatmadan sonra kaleyi 3 Ekim 1605  tarihinde ele geçirdi. Kale bu tarihten sonra 78 yıl daha Osmanlıların elinde kaldı.1595’te   Osmanlılar’ın kaleyi teslim etmek zorunda kaldı. 1605 yılında yeniden zaptedilen kale, 1683 yılında Osmanlıların II. Viyana Kuşatması'nda başarısızlığa uğramasından sonra Avrupa Devletlerinin Kutsal İttifak'ı oluşturarak Macaristan'ı Osmanlıların elinden alması sonucu Estergon Kalesi 1 Kasım 1683'te bu sefer kesin olarak Osmanlı yönetiminden çıktı.

ÖZİSÇELİ HACI İBRAHİM CAMİİ VE KÜLLİYE
Estergon Kalesi’nin teppesinden Slovakya’yı Macarista’a bağlayan köprü tarafında doğru baktığınızda aşağıda yarım bir minare görürsünüz. Özisçeli Hacı İbrahim Camii. Bundan bir kaç sene önce viran bir durumdaydı. Uncesco tarafından restore edildi. Yanında  sarnıç, hamam, kütüphane vs. bulunuyor.