Küresel Ticaret Savaşı ve Sanayinin finansmanı ana temasıyla toplanan İstanbul Finans Zirvesi (IFS 2018) ilk gününde küresel ve bölgesel gelişmeler nedeniyle ticaretin zorlaştığı; bu nedenle de sanayinin finansmanının günden güne daha ciddi bir sorun haline geldiği ele alındı. Zirvenin açılış konuşmasını yapan SPK Başkanı Ali Fuat Taşkesenlioğlu, küresel ticaretin zorlaştığı dönemde sanayinin finansmanının da önemli bir soru haline geldiğini anlattı. Türkiye Varlık Fonu Genel Müdürü Zafer Sönmez de dünyadaki örneklerini anlatarak görevi en iyi şekilde gerçekleştirmeye çalışacağını anlattı. Zirvenin açılışında Vakıfbank Genel Müdürü Mehmet Emin Özcan sanayinin finansmanında en iyi piyasanın sermaye piyasaları olduğunu söylerken, Albaraka Türk Katılım Bankası Genel Müdürü Melikşah Utku küresel ticaretin artık eskisinden daha zor olduğunu anlattı. Halkbank Genel Müdürü Osman Arslan ise bankacılık sektörünün ekonominin en güçlü destekçisi olacağını dile getirdi.

Vakıfbank Genel Müdürü Özcan: “Uzun vadeli yatırımlar için en iyi piyasa sermaye piyasalarıdır”

Zirvenin açılışında Vakıfbank Genel Müdürü Mehmet Emin Özcan, küresel ticarete ilişkin alınan tek taraflı kararların uluslararası kural ve teamülllere aykırı olduğu kadar ticaretin kendi doğasına da aykırı olduğunu belirtti. Vakıfbank Genel Müdürü, banka olarak sanayinin, uzun vadeli yatırımların ve milli ekonominin finansmanı için kaynak temin ederek reel sektörü desteklemeye devam ettiklerini belirterek şunları söyledi:

“Ancak uzun vadeli yatırımların finansmanı için en etkin piyasa sermaye piyasalarıdır. Bu piyasaların derinliğinin arttırılması birçok sorunun çözümü için de tetikleyici olacaktır. Sanayinin finansmanını daha etkin yapabilmek için kalkınma ve yatırım bankalarının sektörden aldığı payı ciddi şekilde arttırmamız gerekiyor.”

Albaraka Türk Katılım Bankası Genel Müdürü Utku : “Küresel ekonomi küçülürken Türkiye için fırsatlar var”

Albaraka Türk Katılım Bankası Genel Müdürü Melikşah Utku küresel ticaretin artık eskisinden daha zor olduğunu ve yaşanan gelişmelerin dünya ekonomisinin 2019’daki büyümesine negatif etki yapacağını anlattı ve sözlerine şöyle devam etti: 

“2008 yılında yaşanan küresel ekonomik kriz sonrasında Merkez Bankalarının öncülüğünde ciddi bir parasal genişleme yaşandı. Ekonominin yeniden rayına oturtulması, büyümenin canlandırılması için ciddi bir uğraş verildi. Son zamanlarda ise Amerika ekonomisinin toparlanmaya ve gelişmekte olan ülkelerden sermaye çıkışının yaşanmaya başladığı bir dönemi yaşıyoruz. Böyle bir ortamda; ‘parasal genişleme sona erdi, parasal sıkılaştırma geliyor, bununla nasıl baş edeceğiz’ derken, bütün dünya kendini birdenbire küresel ticaret savaşlarının ortasında buluverdi. Aslında son dönemde ülkemizde yaşadığımız dalgalanmada kendi iç meselelerimize ek olarak bu dışsallıkların etki ettiğini söylemek mümkün. Buna rağmen, küresel risklerin arttığı bir ortamda Türkiye için ürün ve Pazar çeşitliliğinden dolayı ciddi fırsatlar vardır. Türkiye ekonomisinin temelleri sağlamdır ve bizler de katılım bankaları olarak ekonomiye destek veriyoruz. Örneğin, konvansiyonel bankaların toplam kredileri içerisinde imalat sanayi payı %19 iken, katılım bankalarında bu oran %30’dur. Bunun yanı sıra toplam kredilerde KOBİ kredilerinin aldığı oran katılım bankalarında %40 iken aynı oranı bankacılık sektöründe %27 olarak görüyoruz.“

Halkbank Genel Müdürü Arslan :” Ekonominin en güçlü destekçisi bankacılık sektörü olacak.”

Bankacılık sektörünün güçlü mali altyapısı ve yüksek aktif kalitesiyle ekonomiye değer katmaya kararlı olduğunu belirten Halkbank Genel Müdürü Osman Arslan sözlerine şöyle devam etti: 
“Ülkemiz yapısal reformların ve hızlı karar alabilen yeni yönetim sisteminin olumlu etkisiyle ekonomik gelişimini sürdürecektir. Bir önceki yüzyılda yaşanan krizlerden önemli dersler çıkarmış olan finans sektörünün küresel ve bölgesel olarak yaşanan şartlardan alnının akıyla çıkacağını görebiliyoruz. Şundan da eminiz ki, bu süreçte Bankacılık sektörü de daha güçlü bir Türkiye için yenilikçi projeler geliştirmeye devam edecektir. Yerli ve milli markalarımızın öne çıktığı, sanayimizin gelişerek ihracatta daha güçlü olmayı hedeflediğimiz yeni dönemde ekonominin en güçlü destekçisi yine bankacılık sektörü olacaktır.”

Zirvenin bu sene 9. kez düzenlendiğini anımsatan IFS Yürütme ve Danışma Kurulu Başkanvekili Furkan Ünal, “Zorlu bir yola çıktık ve her ne olursa olsun yolumuzdan dönmedik. Çünkü biliyoruz ki Türkiye büyümek ve zenginleşmek zorunda ve bunun için de üretimini finanse etmek durumunda… Dünyanın en önemli finans merkezi olan İstanbul’a ve Türkiye’ye inanan, güvenenler de var, bu noktada tereddütleri olanlar da var. Bize düşen, bu tereddütleri anlamak ve ortadan kaldırmak, bize olan inancı ve güveni pekiştirmektir. Seneye 10. kez zirvemizi düzenleyeceğiz, 10. yıla özel sürprizlerimiz olacak… ” dedi.