Avrupa Birliği, Avrupa Ekonomik Topluluğu adıyla 25 Mart 1957 tarihinde imzalanan Roma Antlaşması ile kuruldu. Almanya ve Fransa, İtalya, Belçika, Hollanda ve Lüksemburg öncülüğünde kurulan Avrupa Birliği bir zamanlar rüyaydı. Birçok ülke bu rüyaya kapıldı. Almanya ve Fransa’nın ekonomik ve sosyal gücünü arkasına almak isteyen Avrupa kıtasındaki bütün ülkeler bu birliğe girmek için sıraya girdi. Avrupa treni hızla yeni vagonlarla sınırları genişletiyor, her durakta yeni bir ülke, yeni bir vagon oluşturuyordu. Türkiye de bu vagonlardan biri olmak için, Avrupa Ekonomik Topluluğu ile 12 Eylül 1963 tarihinde imzalanan ve 1 Aralık 1964 tarihinde yürürlüğe giren Ankara Anlaşması’nı imzalamıştı. Aradan 53 yıldan fazla süre geçmesine rağmen hala üye olamadı.

BİR ZAMANLAR AVRUPA RÜYAYDI!
1950’li yılların sonuna doğru, Almanya’daki muhteşem ekonomik gelişim, birçok insanın hayallerini süslüyor, herkes bu ülkeye gidebilmenin yollarını arıyordu. 1960’ta Almanya ya ilk Türk işçileri gittikleri zaman davul zurna ile karşılandılar. 1961 yılında imzalanan Ankara anlaşmasıyla da Almanya’ya ilk etapta 2 bin 500 Türk işçisi gitmişti. Sonra Almanya’ya işçi gidişi hızlandı, sayıları 10 binleri aştı. 1970’li yıllarda Fransa’ya işçi akını başladı. Bu arada Avrupa Birliğine girmek için müracaat eden Türkiye nedense bir türlü tam üyeliğe davet  edilmezken, Gümrük Birliği gibi bir sürü ortaklık statüleri peş peşe yürürlüğü girdi. 1981 yılında Yunanistan’ın AB’ye tam üyeliğinin başlamışından sonra geçen süreçte Yunanistan’ın vetosu sürekli Türkiye’nin karşısına çıktı. Türkiye’den 40 yıl sonra AB’ye tam üyelik başvurusunda bulunan ülkeler bile topluluğa dahil edildi. Ama Türkiye’nin tam üyeliği hala muallakta. Sebebi ise çok basit. AB’nin bir Hristiyan topluluğu olması. Son 50-60 yıldır dünya siyasetinde etkin olan AB’nin duvarları artık çatırdıyor. Çünkü Yunanistan’da ilk defa bir siyasetçi, SYRİZA lideri Aleksis Tsipras, tüm tabuları yıkarak, Hristiyan olmadığını, ateist olduğunu ve İncil’e el basmayacağını söyleyerek Başpiskoposun önünde yemin etmediği gibi orada hazır bulunmasını da istemedi. Avrupa Birliği’ne de rest çeken bu genç başbakan Avrupa Birliği’nin temellerine bombayı koydu ve seçim konuşmalarında AB’den borçları silmesini isteyeceğini, AB’ye rest çekeceğini alenen ilan etti.
Genç Yunanlı siyaset adamı ileri gören bir lider havasında. Çünkü Avrupa rüyasının bittiğini de ilk farkedenlerden. Ama onlardan önce de bizim Türk gurbetçilerimizin önsezileri… Sebebi ise basit. AB topluluğu ülkelerinde verilmiş olan birçok sosyal hakkın hükümetler tarafından kaldırılması... Bir zamanlar Almanya’ya gidebilmek için İşçi Bulma Kurumu’nun önünde kuyrukta bekleyen, ağızlarını açan, doktor muayenesini girenler, şimdi Avrupa’nın ekonomik çöküşünü gördüğü için Türkiye’ye dönüş hazırlığında, her yıl kesin dönüş yapanların sayısı giderek artıyor. Geri dönenler ise eğitimli gurbetçilerimiz. Hemen Türkiye’de ekonomik hayatın bir parçası olarak iş yaşamına alman disiplinini getirerek atılıyor…
Geçen ay, Almanya ve Hollanda’yı şöyle bir turladık. Almanya’nın dünya çapında düzenlenen iki fuarını, Heimtextil ve Domotex’i ziyaret ettik. Almanya’daki ekonomik darlık ulaşıma öyle yansımış ki, yıllarca fuar katılımcılarına bedava olan Hannover HBF-Messe arasındaki trenler bile ücretlendirilmiş. Almanya dahil bir çok AB ülkesinde tabiri caizse patates bile kilo ile değil tane olarak satılmaya başlamış. Ülkeler zengin görünse bile daralan sosyal yardımlar dolayısıyla hayat öyle zorlaşmış ki, milletadeta kuruş hesabı yapmaya  başlamış. Türkiye’de taksilere bindiğiniz zaman para üstü kalsın dersiniz ya, Almanya’da taksicilere millet kuruşun hesabını sorar olmuş.
Hollanda’da da farklı bir durum yok. İşyeri açanların önemli bir kısmı işi nasıl yürüteceğinin hesabını yapıyor. Öyle bol keseden harcayan esnaf tipinin yerine yarın ne yapacağım diyen bir esnaf tipine bırakmış. Ekonomi öyle durgun ki, işsizlik öyle yaygın ki, herkes yarının hesabını yaparken, bu ülkelerde yaşayan gurbetçilerimizin içinde Türkiye’ye dönüş yapmayı düşünmeyenlerin sayısı yüzde 30 bile değil. Herkes bir şekilde dönüş imkânlarını araştırıyor. 2013 yılında 63 bin Türk, Avrupa'dan Türkiye'ye geri döndü. Böylece son 6 yılda geri dönenlerin sayısı 256 bine ulaştı. Velhasıl gözlemlerimiz o ki; Avrupa rüyası bitmek üzere.