Uluslararası tahkimin yasak olduğu yıllarda yabancı sermaye girişi yılda ortalama bir milyar doların altında seyrederken son yıllarda bu rakam 10 milyar doların üzerine çıktı.

Tahkim; ‘hükmetmek’ herhangibir ihtilafın çözümünü belirlenen  hakem heyetine havale etmek anlamına gelen ve bir sözleşmede önceden tarafların belirlediği uzlaşma ile çözüm yoludur. Tahkim, taraflar veya kurumlar arasında doğmuş veya ileride doğabilecek olan, belli hukuki uyuşmazlıkların, devlet yargısı (devlet mahkemeleri) dışında, tarafların kendileri tarafından belirlenebilen ve adına hakem denilen, tarafsız özel kişiler eliyle, nihai olarak karara bağlanmasını ifade eder. Tarihimiz boyunca tüm ihtilafların, kırgınlıkların, dargınlıkların bile köylerde ihtiyar heyetlerince çözüme kavuşturulduğu geleneklerimizde yer almış olan uzlaşma kültürümüz ne yazık ki yıllarca ticaret hayatımızda yerini alamamış birçok ihtilaflara sebebiyet verirken en önemlisi uluslararası sermayenin yeterince ülkemize gelmesi hukuken gecikmiştir. Nitekim uluslararası tahkimin yasak olduğu yıllarda yabancı sermaye girişi yılda ortalama bir milyar doların altında seyrederken son yıllarda bu rakam 10 milyar doların üzerine çıkmıştır. Özel sektör öncülüğünde yatırım, üretim, ihracat seferberliği ile kalkınmayı benimseyen ülkemizde, yerli sermaye yetersizliği nedeniyle Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) başkanlığım sırasında birliğin çatısı altında kurmuş olduğumuz Dış Ekonomik İşbirliği Kurulu (DEİK) bünyesinde çalışan ülkeler arası iş konseylerinde yatırımcı iş adamaları arasında işbirlikleri 1987 yılından sonra hızla gelişmeye başlamıştır. Ne var ki uluslararası sermaye ilgilileri bütün şartlarda anlaşsa bile yargı sistemine güvensizlikleri sebebiyle yatırım anlaşmalarında uluslararası tahkim şartı arıyordu özet olarak uluslararası sermaye gittiği ülkede ekonomik ve işletme varlığı ile karlılığını aynı zamanda kar transfer imkanlarını uluslararası güvence altına almak istemekteydi. Bu durum karşısında üyesi bulunduğumuz Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) yetkili organlarıyla görüşmeler yaparak o güne kadar oluşturulmamış, ICC bünyesindeki önemli komisyonları ülkemizde de kurarak çalışmaları hızlandırdık. Paris’te çalışmalarını sürdüren Uluslararası Tahkim Divanı’nda ilk defa merhum Prof. Dr. Sulhi Tekinel ve uluslararası hukukçu Av. Orhan Azizoğlu’nun yer almasını sağladık. 
Aynı zamanda TOBB ve İstanbul Ticaret Odası (ITO) bünyelerinde tahkim divanları oluşturduk ama yeterli olmadı. Zira Anayasa’mıza göre uluslararası tahkim yasaktı. Devlet yönetiminde demokrasinin vazgeçilmez unsurları olan yasama, yürütme ve yargı bağımsızlığı kavramları arasında yer alan yargıyı 1982 Anayasa’mız sadece devlet mahkemeleri kararları için kabul ettiğinden uluslararası kuruluşların anlaşmalarda yerel mahkemelere uyması benimsenmişti. Bu konuda iş dünyasınca yıllarca mücadeleverilmesine rağmen devletten devlete olan işlemler, özelleştirme olayları ve şirketler arası ihtilaflar için ara ara kararlar alınsa da ancak etkili olarak 1900’lı yıllarda ve en nihayet spor alanında 29 Mart 2011 Resmi Gazete’de yayınlanan yasayla 1982 anayasası 17. defa değiştirilmiş oldu.

Milletlerarası Tahkim Divanı (ıcc.tobb.org. tr) 1923 yılında ICC tahkim organı olarak kurulmuş olup, milletlerarası ticari tahkime öncülük eden bir kuruluştur. Divan, uluslararası ticari ihtilafların çözümlenmesi bakımından dünyanın en önde gelen merkezlerinden biridir. Her kıtada yer alan toplam 90 ülkedeki üyelerden oluşan divan, en yaygın temsil edilen tahkim kuruluşu olma özelliğine sahiptir. Milletlerarası Tahkim Divanı’nın hizmetlerine yönelik talep, dünya ekonomisinin hızla küreselleşmesi ve uluslararası ticaretin genişlemesi ile günden güne artmaktadır.
ICC tarafından geliştirilen ihtilafların halli mekanizması, özellikle uluslararası bağlamda ticari ihtilaflar için tasarlanmıştır. Çoğunlukla taraflar, farklı uluslararası kimliklere, dillere, yasal ve kültürel arka planlara sahip olduğundan, bu nedenle çeşitli zorluklarla karşılaşılsa da talepler hızla artmaktadır. Her ne kadar ülkelerin yerel tahkim divanlarına ve Uluslararasında “American Arbitration Association” gibi başka tahkim divanları varsa da anlaşmalarda bölge ve ülke farkları tarafların seçimlerinde etkili olmaktadır.
 
İş dünyamız yargı sorunlarını aşabilmek için şirketten şirkete yapılan anlaşmalarda ilgililerin tahkim şartı sözleşmelerine dikkat etmeli.

İş dünyası tahkim konusuna önem vermeli
Yerel tahkim divanlarımıza gelince yapılan anlaşmalarda taraflarca belirtilmediğinden yerel ihtilaflar genelde mahkemelere gitmekte mahkemelerin ve üst adli kurumların iş yoğunlukları sebebiyle davalar yıllarca sürüncemede kalmakta ve taraflar büyük zararlara uğramaktadırlar. Nihayet 15 Mart 2014 tarihli Resmi Gazete’de Milletlerarası Tahkim Ücret Tarifesi hakkında tebliğ yayınlanmış, hükümetimizce açıklanan yani eylem planı çerçevesinde Nisan 2005 tarihinde İstanbul Tahkim Merkezi’nin kurulup genel kurulunu yaparak yöneticilerinin belirlenmesi ve Aralık 2015 sonuna kadar milli ve Milletlerarası Tahkim Divanı’nın faaliyete geçmesi öngörülmüştür. Düşünüyorum da; yıllar ne çabuk geçti ve neler kaybettik. Artık iş dünyamızın konuya daha çok sahip çıkmasını, özellikle suç önlenmesi ve ceza adaleti açısından; ‘geciken adaletin adalet olmadığı’ varsayımıyla yargı sorunlarını aşabilmek için şirketten şirkete yapılan anlaşmalarda ilgililerin öncelikle tahkim şartının sözleşmelerinde belirtmelerini dilerim.