Gideceğiniz yeri bilmiyorsanız, vardığınız yerin bir önemi yoktur. (Peter Drucker)
İnsanın hayatta başardığı olgular incelediğinde, bilerek ya da bilmeyerek bunların daha çok hedef olarak belirlenmesi yatmaktadır. İnsan olarak başarının temelinde hedef belirleme olmakla birlikte iş hayatında başarılı olmak, zirveye oynamak isteyen girişimcilerin başarı sırrı da burada yatmaktadır. Zaten “başarı”yı ifade edecek olursak “daha önceden belirlenmiş hedeflerin zamanı gelince kademe kademe gerçeklemesidir” diyebiliriz. Eski bir söze göre “Nereye gideceğini bilmiyorsan her yol seni oraya götürür.” Ne kadar doğru bir söz değil mi? Hedefi, amacı olmayanın ulaşacağı yer yoktur, olmayınca da her şart, her koşul seni oraya götürecektir! Claude Bernard şöyle der: “Ne aradığını bilmeyen, bulduğunu anlayamaz.”


Yıllar önce ABD’ de yapılan bir araştırma ile 100’ den fazla başarılı kadın ve erkeğin hayatları 20 yıl incelenmiştir. Bu araştırma sonucu en başarılı kadın ve erkeklerin ilk sırada “hedef belirlemek” olmak üzere on beş özelliği tespit edilmiştir. Bu kişiler arasında ise dünyaya damgasını vuran başarılı girişimciler arasında yer alan Roosvelt, Henry Ford, Thomas Edison gibi daha pek çok ünlü isim yer almaktadır. En çok yapılan yanılgılardan birisi ise belli bir seviyeye gelen, aşamaları geçen kişilerin şans eseri o noktalara ulaştıkları inancıdır.  Hedefe ulaşmak şans işi değil, sizin yapmış olduğunuz tercihlerin sonucudur. Eğer yapılması gerekenleri yapmadığınızda sonucun olumsuz olduğunu görünce “ben çok şanssızım” dersiniz. Eğer gerekenleri yaptıysanız ve başarıyı yakaladıysanız, başkaları size “o çok şanslıdır” diyeceklerdir. Her iki durumda da işi şansa bağlamak oldukça yanlıştır. Çünkü temelinde bir hedef ve bu hedefin gerçekleşmesi için yapılması gerekenler vardır. Eğer bunları yaparsanız başarı gelir, yoksa ne kadar beklerseniz bekleyin başarı gelmeyecektir.

HİÇBİR BAŞARI TESADÜF DEĞİLDİR
Eğer tesadüfen olmuş ise o; başarı değildir, başarıda esas olan sürekliliktir. İster birey olarak ister girişimci olarak hedefiniz yoksa sahip olduğunuz kapasite, potansiyel, üretim faktörleri de bir anlam ifade etmeyecektir. Çünkü anahtar doğru kişinin elinde olursa kapıyı açacaktır. Eğer kapıyı açmak gibi düşüncesi olmayan kişinin elinde olan anahtar, bırakın kapıyı açmayı kapıyı aralamaya bile yetmeyecektir. Kapıyı açmak emek ister, zahmet ister. İşte başarı bu emeği sarf edip, zahmete katlanabilen kişilerin olacaktır. Mehmet Akif Çakırer’ in “Lider Girişimcinin Yol Haritası” isimli kitabında bahsettiği  iş dünyasının önde gelen girişimcilerinden biri olan, Türkiye, Avrupa ve ABD’ de kurulmuş şirketlerle milyar dolar seviyesini bulan yatırımlara imza atan, 1997 yılında Almanya’ da “Yılın İş Adamı”, 1998 yılında da “Avrupa Onur Girişimcisi” seçilen Kemal Şahin hedef belirlemenin iş hayatındaki önemi ile ilgili olarak: “İlkokuldan itibaren daima önüme hedefler koydum. Ve bunları yakalamak için gayret gösterdim. Nihayet kademe kademe yükselerek daha büyük hedeflere yöneldim. Bence her çocuk, her insan, konumu ne olursa olsun, kendisine makul hedefler seçerek onları yakalamaya çalışmalıdır. Bu şekilde yüksek motivasyonla çalışmak hem sizleri daha iyiye ve daha mükemmele götürecek, hem de bu yola giderken büyük mutluluk yaşatacaktır. Düzenli, disiplinli ve planlı çalışan insanlar içinde bulundukları şartları değiştirerek mutlaka daha iyi noktalara gelecektir. Herkes zirveye çıkamaz ama bu şekilde çalışan herkes, bulunduğu noktadan çok daha iyi bir yere yükselebilir. Bu da o insana ailesinde, çevresinde ve toplumda saygınlık kazandırır. Kendi şartlarını zorlayanlar, ülkeleri ve dünyamız için en faydalı insan olacaktır. Daha önemlisi, ancak bu şekilde hedefler koyup çalışarak kısa hayatlarını mutlu bir şekilde yaşayabileceklerdir. Çalışarak başarıya koşarken, gönlünüzden geçen güzel şeyleri de yaşayın. Her yönden üretken, hayatın nimetlerini yaşayan kişiler olmak bence güzel bir şey. Onun için ben hedef koymanın, başarıya giden yolda mutluluğu da getirdiği için çok önemli olduğuna inanıyorum.” demektedir.

HEDEF BELİRLEMEK
Görüldüğü gibi hedef belirlemenin girişimcilikte başarıya ulaşmada ne kadar etkili olduğu aşikardır. Hedef; bireyde dinamiklik yaratır, yüksek enerji potansiyeli oluşturur ve hayata heyecan katar. Yalnız dikkat edilmesi gereken ve önem arz eden nokta günümüzde bireylerin ve işletmecilerin mevcut kapasite ve şartlara uygun hedef belirlenmesinde ortaya çıkan eksikliklere önem verilmediğidir. Öncelikle başarıya ulaşabilmesi için doğru hedef belirlenmelidir. Başarı için doğru hedef seçimi şarttır. Hedef belirlenirken dikkat edilmesi gereken noktalar ise:

HEDEF AÇIKÇA TANIMLANMALI VE BELİRLENMELİDİR
Girişimcilikte hedefler ne kadar açık ve net olarak belirlenebilirse başarıya ulaşma şansı da o kadar artar. Hedef belirlendikten sonra sanki o hedefleri yaşıyormuş gibi zihinde canlandırılması gerekir. Çünkü düşünce gücü ile o anlar yaşandıkça motivasyon yükselecektir ve hedefe emin adımlara ilerlenecektir. Örneğin bulunduğunuz bölgede, sektörde üst sıralarda olduğunuzu, kazanç anlamında elde ettiğiniz yüksek ekonomik gelirler ile yeni yatırım alanlarına girişimde bulunduğunuzu düşünün. Bu yöntemle belirsiz, muallak olan hedefleri daha belirgin hale getirmiş olacaksınız.

HEDEFLER ÖLÇÜLEBİLİR, KARŞILAŞTIRILABİLİR OLMALIDIR
Ölçülemeyen hiçbir şeyin değeri belirlenemez. Değeri bilinmeyen durumlarda da olumlu ya da olumsuz yönde gelişme olduğunu tespit edemeyiz. Hedeflerin de ölçülebilir ve değeri bilinebilir olmalıdır. Örneğin işletme olarak gelişmek, genişlemek istiyoruz. Bunun için ölçülebilir bir değer belirlendikten sonra hedefimize ulaşıp ulaşmadığımızı tespit edemeyiz. 2012 yılı sonunda sermaye gücümüzü %10 oranında arttırmak ölçülebilir bir hedeftir. %10’ un altında bir orana ulaşırsak, %8 gibi beklenenden daha düşük bir artış elde etmiş oluruz ve bunun nedenleri tespit edilip çözüm önerisi üretilmelidir gibi bir sonuca varılabilir.
 
DOĞRU HEDEFİN DOĞRU ZAMANDA GERÇEKLEŞTİRİLMESİ GEREKİR
Açıkça belirlenmiş ve  ölçülebilir, gerçekçi ve ulaşılabilir bir hedefin başarılı olabilmesi için bu hedeflerin önceden belirlenmiş zaman diliminde gerçekleştirilmesi gerekir.  Bunu yaparken de hedef için gerekli zaman ayrılmalı ve her hedefin bitiş zamanı önceden belirlenmelidir. Eğer zaman dilimi belirlenmemiş ise bilin ki o hedef gerçekleşmeyecektir. Hedef analizinin yapılması ile belirsizlikler ortadan kalkıp belirli hale gelecektir. Her yeni hedefin gerçekleştirilmesinden sonra ise yeni hedefler koymak ve onlara ulaşmak için çaba göstermek kişiyi sürekli dinamik, heyecan dolu, hayata bağlı bir kişi durumuna getirir. Yeni hedefler koyarak lokomotif güç olan motivasyonun en üst seviyelerde olması sağlanmalıdır.  Çünkü her hedefe ulaştıktan sonra motivasyonun sona ermesi kaçınılmazdır. 1950’li yıllarda SONY firması dünyanın her yerinde genel bir yargı olan Japon ürünlerinin düşük kaliteli olması yönündeki olumsuz izlenimini ortadan kaldırmak gibi bir hedef belirlemişti. Aradan geçen yarım asrı aşkın süreden sonra görüyoruz ki bir hedefe sahip olmanın iş dünyası açısından ne kadar büyük önem taşıdığını gösteren canlı bir örnek olarak SONY firmasını gözlemleyebiliriz.

Bulunduğu konum itibariyle dünyada büyük öneme sahip olan Türkiye’nin yer altı ve yer üstü zenginlikleri oldukça fazladır. Yer üstü zenginliklerimize sahip olduğumuz genç, dinamik nüfusu da eklemek gerekir. Çünkü birçok ülke şu anda genç nüfusa sahip olabilmek için ailelere çocuk yardımları, yabancı ülke vatandaşlarına eğitim ve iş imkanı gibi fırsatlar sunarak mevcut üretimlerini ve teknolojik gelişimlerini devam ettirmeyi amaçlamaktadırlar. Ülkemiz bu bakımdan çok şanslı bir duruma sahip iken en büyük dezavantajımız ise nitelikli  insan sıkıntısı çekmemizdir.
Bunun da temel nedenini incelediğimiz zaman ortaya çıkan sonuç hedef sahibi kişilerin az olmasıdır. Maalesef ama gerçek olan şu ki üniversitelerimizde okuyan öğrencilerimizin gerçek bir hedefe sahip olan, o amaçla eğitim alan, 5 yıl 10 yıl sonrasının stratejik planlarına göre bugününü kurgulayan genç sayısı %5-10 seviyelerindedir. Daha iyimser bir tablo ile bunun %25 olduğunu kabul edersek ülkemizde yetişen her dört gençten bir tanesi ancak başarıya ulaşmış yada ulaşabilecek demektir. Bu oranın bize ifade ettiği başka bir anlam ise güzel ülkemizin sadece %25 kapasiteyle çalıştığını, %75 atıl kapasite olduğu ortaya koyuyor. Bu halde bile belli standartları yakalayabilmiş iken eğitim alanında yapılacak köklü reformlarla verimlilik daha da artacaktır. Çiçero şöyle der: “Yarınlar yorgun ve bezgin kişilerin değil, rahatını terk edebilen gayretli insanlarındır.”