İnsanlar duygularıyla birlikte varlar. Heyecan doğduğumuz andan itibaren bizimle olan bir duygu. Hayatın kalanını yaşamak, kendimizi motive etmek için olmazsa olmaz bir durum. Her gün onlarca kez makro veya mikro konular için heyecan duyuyoruz.
Karnınız açken yemek istediğiniz sunumu harika bir yemeği yemek de heyecan verir, önemli bir ihaleyi almak, maddi veya manevi başarıya ulaşmak, yeni sektörlere girmek ve yeni konuları öğrenmek de heyecan verir.
Heyecan konusunda yöneticilerin elbette diğer kişilerden daha fazla sorumluluğu var. Çünkü yönetici de heyecan varsa ekibin yolu açılır ve açık yoldan gitmek için çalışanlar da başarma duygusu ile heyecan duygusunu birlikte yaşar, kurumlar gelişir, çok farklı fırsatlar ile işbirlikleri oluşabilir.
Yöneticinin işi ile ilgili heyecan duymaması, hayattan beklentisinin farklılaşması, beklentisinin farklı alanlara kayması demektir.
Yöneticinin heyecanının azalması sadece kendisine değil, ekibine ve diğer çevrelerine de zarar veriyor. Hatta rakipler için bile zararlı. Çünkü iyi rakip daima kişilerin ve kurumların güçlenmesini, öğrenmesini sağlar. Mesleki bakış açımızla baktığımızda bir kurumun ve yöneticisinin heyecan düzeyini anlamak bile mümkün.
Heyecanı azalan yöneticinin;

- Çevresinin motivasyonu azalıp, enerjisi düşüyor
- Tecrübesini heba ediyor
- Sektörüne zarar veriyor
- Ülkeye zarar veriyor

Heyecanı azalan yönetici ne yapmalı?
İş heyecanını azaltan sebebi bulmaya çalışmalı.
- Sektöründe yurtdışı çalışmaları çok yakından takip etmeli.
- Olumsuzluklar her ne olursa olsun tecrübesi ile üstesinden gelebileceğine inanmalı.
- Farklı mesleklerden, sektörlerden kişilerle konuşmalı, fikir alışverişi ve işbirliği yapmalı.
- Fil dişi kulede ise dışarı çıkmalı. Sokaklar, insanlar, gerçek hayat daima ilham ve heyecan vericidir.
- Elindeki imkanları, kaynakları, dostluklarını ve yeteneklerini gözden geçirmeli.
- Kendisine ilham verecek, motive edecek kişiler ile daha çok zaman geçirmeli.
- Ofisinde masasının yerini hatta ofisinde odasının yerini değiştirmeli,
Bireysel olarak hobilerini artırmalı.
Heyecanı azalan yönetici önce kendisini yenilemeli.

Yöneticilerin heyecansız, motivasyonsuz olmaya hakkı yok mu? Yok.

Yönetici bu konunun da üstesinden gelebilmeli. Ama artık çalışmak istemiyor, emekli olmak veya inzivaya çekilmek istiyorsa bu elbette kişisel kararı.
Yine de tecrübeli, genç sektörünü iyi bilen, bağlantıları çok iyi olan kişilerin kendilerini, insan kaynağını zayi etmemek adına bu kararı çok düşünmesi gerektiğini savunuyorum.
Sözün özü; Yöneticide heyecan yoksa kendi de o kurum da yok olur. Yönetici kendisinden başlamak üzere, bütün kaynakları ve şartları yeniden değerlendirmeli, yeni bir heyecan kaynağı bulmalı, yeniliklere, yeni fikirlere açık olmalı.