Kriz yöneticilerin korkulu rüyası. Riski yüksek sektör olup olmaması önemli değil, insanın olduğu her yerde daima kriz riski var. Krize işletme içi, dışı ve çevresel, ekonomik birçok faktör sebep olabilir. Her işletmenin kriz risk ve faktörleri de farklıdır elbette. Yöneticisinin farklı olduğu gibi.

İşletme yönetimi veya yöneticisi krize sebep olur mu? Elbette olabilir. Büyük oranda isteyerek, bilerek farkında olarak olmasa da yönetim veya yöneticiler krize sebep olabilirler. Bu konuda herhangi bir çalışandan daha da yüksektir riskleri. Belki her zaman hata yapmazlar ama bir kez hata yaptılar mı işletmenin bütün doğruları gidebilir. Hatta işletmenin sonunu bile getirebilirler.

Bu sebeple yönetimin/ yöneticilerin/ iş sahiplerinin/patronların kurum içi ve dışında davranış/iletişim biçimleri ve kişilikleri önem kazanıyor.

Yöneticiler işletmelerinin itibarını artırmak için çeşitli çalışmalar planlayıp uygulamaya koyuyor, çalışanlarını bu konuda denetliyor, yeni çalışmalar düşünüyorlar. Haksız da değiller. Yıllarca emek verilerek belli bir saygınlık kazanmış işletmelerin imajının bir hata ile zedelenmesinin önüne geçmek istiyorlar.

İmaj, saygınlık, itibar kırılgan konular. En ufak bir olumsuz dalga hemen etkiliyor. Üstelik sosyal medyanın bu kadar yaygın, hızlı, kötü niyetli insanların da bu kadar çok olduğu bir dönemde olumsuzluklar bire bin katılarak anlatılabilir veya bilinçsizce eklemeler, algılamalar olabilir.

Çalışanlar bu konuda denetim altında tutularak kurum kültürü, kurumsal iletişim vb. isimlerle kurum çalışanlarına yıllardır birçok eğitim verilmekte. Bu eğitimleri sayısız kuruma sayısız defa veren ve halen devam eden bir kurumsal iletişim uzmanı ve eğitimci olarak bu eğitimlerin faydalı olduğuna inanan biriyim.

Çalışanlar kurumsal aidiyet dereceleri, kişilikleri ve işi kaybetme riskini göze alabilmelerine göre bu kurallara uyum sağlar ve kurum dışı iletişim ve davranışlarında dikkatli olurlar. Nitekim uygunsuz davranışlarda da işlerini kaybederler. Hatırlarsanız, yakın zamanda bir belediye çalışanının kurumu ile ilgili yaptığı bir paylaşım hayatını etkileyecek durumlara sebep oldu.

YÖNETİCİLERİN İŞLETME DIŞI DAVRANIŞLARI

Peki yöneticiler işletme dışı davranışlarına ne kadar dikkat ederler? Önemserler mi? Özel hayatlarında trafikte, dost ortamlarında, çeşitli toplantılarda. Muhtemelen çok iyi tanıdıkları insanların bulunduğu ortamda daha rahat, tanımadıkları insanların bulunduğu ortamlarda daha dikkatli davranıyor ve her ortama da girmiyorlar. Kendilerini daima kontrollü davranmak zorunda hissediyorlar ve bir süre sonra bu davranış yaşam tarzları oluyor.

Aslında her insan için geçerli olan bu davranış tarzı yöneticilikte daha önemli oluyor. Çünkü yönetici ünlü/tanınan/medyatik biri olmasa da şirket sahibi veya üst düzey bir kişi ise hemen deşifre oluyor ve işletme yönetimi/işletme sahibi/ortak davranışlarından zarar görebiliyor.

Aynı davranışı bir çalışan yapsa anında işine son veren yönetici kendi hata yaptığında, “yaptım oldu” diyerek kendini çeşitli şekillerde haklı çıkarmaya çalışıyor, ego, şımarıklık, para veya başka bir geçerli güç desteği ile konuşuyorsa zaten o kişiyi tutmak mümkün olmuyor.

KONTROLLÜ OLMAK BİR HAYAT BİÇİMİ

Diyeceksiniz ki, kişi kim olursa olsun haddini ve kendini bilmeli. İşte sorun da burada haddini ve kendini bilmemek. Sonuçta insan olduğunu ve bir toplumda yaşadığını unutmak, kendince donandığı önemli güçlerle kendini aşırı önemseme duygusu, iletişim biçimi ve duyguları aracılığı ile kişilere geri dönülmez hatalar yaptırıyor.

Bu nasıl bir ruh durumudur, nasıl bir boyuttur yaşayan daha iyi biliyordur elbette.

Yöneticilerin her durumda sakin, soğukkanlı, özel hayatına, sosyal ortamına dikkat eden kişi olması bekleniyor. En küçük bir açık büyütülmeye müsait.

BİR SÖZ, BİR DAVRANIŞ İŞLETMEYİ BİTİRİR Mİ?

Yıllar önce yaşanmış bir olayda; küçük bir kuyumcu iken, bulduğu bir model ile ünlenen ve ülkenin en tanınan kuyumcusu olan şirket sahibine bir gün alkollü iken bir gece eğlence yeri çıkışında bir gazeteci soruyor “Kadınlar niçin sizin model ve ürünlerinizi tercih ediyor?” Ürünlerini tercih eden kadınları küçümseyen, aptal yerine koyan bir cevap veriyor. Sonuçta kadınları kızdırdığı için satışlar düşüyor ve iflas ediyor.

Yöneticiler de her ortamda önce insan olduğunu sonra sosyal kimlik ve sorumluluğunu hatırlamak zorunda. En ufak bir boşluk, dalgınlık, kontrolsüzlük hem müşteriler hem de diğer paydaşlar arasında etkili oluyor. Bazı aile işletmeleri aile anayasaları ve şirket anayasalarında aile bireyleri, üst düzey yöneticiler, çalışanlar açısından kurum içi ve dışı uyulması gereken kuralları bir sözleşme ile imzalatıyorlar ve tepe yönetim de bu kurallara örnek davranış ve uyum sergiliyor.

Kurumlarda kurum içi ve dışı iletişim yani kurumsal iletişim eğitimleri kurumda herkes içindir. Yöneticinin işletme içi ve dışı davranışı, iletişim biçimi işletme imajını ve geleceğini aslında çalışan davranışından daha çok etkiler. Hem sosyal ortamda hem de sosyal medyada.

Sözün özü; Yönetici dikkat etmezse kimseye ihtiyaç olmadan krizini kendi yaratır. Dikkat edilmesi gereken alan ve ortam hem geniş, hem tehlikeli hem de kontrolü zor. Aman dikkat.