Türkiye ekonomisi 1991-2002 yılları arasında koalisyon dönemlerinde 1994, 1999 ve 2001’de üç kez duvara tosladı.
 

1991 yılı sonbaharında Türkiye seçime gidiyordu. Yasağı kalkan liderler; Demirel ve Ecevit bir yandan, Meclis’e girmek için ilk kez işbirliği yapan Erbakan ve Türkeş diğer yandan ANAP iktidarına yükleniyordu. Özal, Çankaya’ya çıkarak Cumhurbaşkanı olmuştu. ANAP, ilk kez Özal’sız seçime gidiyordu. Kongrede Akbulut’u yenerek Genel Başkan olan Mesut Yılmaz, ANAP’ın başında ilk seçimine çıkıyordu. Genç olmasına rağmen tembel bir lider olan Yılmaz, ancak 40 ilde miting yapabilmişti. Demirel ise 70 yaşına rağmen tabiri caizse ‘deli danalar’ gibi Türkiye’yi dolaşıyor, gitmediği il kalmıyordu. Ege Bölgesi’nde tütün çiftçisine, “ANAP ne verirse 5 fazlasını vereceğiz” diyerek popülizmin zirvesine çıkan Demirel’in en büyük vaatlerinden biri de erken emeklilikti. Bir başkası ise “Koskotas dosyaları” adını verdiği ANAP’ın yolsuzluk dosyalarıydı. Seçimde Demirel’in DYP’si yüzde 27 ile birinci parti çıktı. ANAP ise yüzde 24 ile ikinci parti durumuna düşerek iktidarı kaybetti. Erdal İnönü’nün partisi SHP ise yüzde 21 ile Meclis’e girdi. Erbakan-Türkeş ittifakı ise yüzde 17 ile sürpriz yaparak Meclis’e girdiler. Oylar bölünmüş, koalisyon ortaya çıkmıştı. DYP-SHP koalisyonu kuruldu. Demirel, altı ay boyunca davul zurnalı kutlamalar yaptı ve çok değil; 2,5 yıl sonra 5 Nisan 1994’te ekonomi duvara tosladı. Türk ekonomisi 10 yılda üç kez ekonomik krize yakalanarak adeta komaya girdi. Türkiye koalisyonlar ve krizlerle geçen kayıp 10 yılın ardından 2002 sonunda AK Parti’yi tek başına iktidara getirdi. Eski liderlerin ve partilerin çoğu tasfiye oldu. 2002-2014 arasında AK Parti’nin tek partili iktidar yıllarında küresel finansal krizin çıktığı 2009 yılı hariç Türkiye ekonomisi 11 yıl kesintisiz büyüdü. Bu, cumhuriyet tarihinde ilk defa gerçekleşti. Milli gelir ilk kez 10 bin doların üzerine çıktı.

'Koalisyon çare olamaz. Ya tek başına iktidar ya başkanlık sistemi. Başka çaremiz yok.'

Muhalefetin vaatleri ölçüsüz
2015 seçimlerine giderken ana muhalefet CHP, ölçüsüz vaatlerle seçmeni tabiri caizse tavlamaya çalışıyor. AK Parti’nin kurucu lideri Erdoğan, Beştepe’de cumhurbaşkanı. Erdoğan ve Gül’ün dışında Arınç, Babacan, Yıldırım gibi AK Parti’nin ağır topları seçime girmiyorlar. AK Parti, Davutoğlu’nun liderliğinde genç bir kadro ile seçime gidiyor.

Düşük büyüme iktidarın hızını kesti
Ekonomide son üç yıldır düşük büyüme ve işsizlik iktidarın performansını düşürdü. 17-25 Aralık 2013 darbesiyle dört bakanını istifası ile sonuçlanan yolsuzluk iddiaları ve yolsuzlukla suçlanan bakanların Meclis’te aklanması AK Parti’nin itibarına gölge düşürdü.

Son sözü millet söyleyecek
Buna rağmen koalisyonun ülkeye verdiği zararı gören seçmen bir kere daha, 4’üncü kez sağ duyu ve istikrardan yana oy kullanarak AK Parti’ye yeni bir şans verecek mi? Bizim tahminimize göre AK Parti, yüzde 41-45 arasında oy alarak tek başına iktidarını koruyacak. CHP,2-3 puan fazla oy almasına rağmen yüzde 30’un altında kalacak. MHP ise yüzde 17-18’ibulabilir. Kanaatimize göre oylarını en çok artıracak parti MHP olabilir. Seçimin sürpriz partisi ise hiç şüphesiz HDP olacaktır. HDP yüzde 10’u aşarsa 50-60 milletvekili çıkartabilir. HDP barajı aşarsa AK Parti ile yeni Anayasa için işbirliği yapmak zorunda kalabilir. HDP, barajı aşamazsa AK Parti bir miktar oy kaybetse bile 330 milletvekilini aşarak Anayasa’yı referanduma götürecek çoğunluğa ulaşabilir. Davutoğlu, hedefi yüzde 55 olarak gösterse bile kanaatimize göre yüzde 45 oy alması bile büyük başarı olacaktır. Seçime bir ay var. Her zaman olduğu gibi son sözü millet söyleyecek. Yaşasın demokrasi…