WESTERN KOYBOY- EASTERN BUDİST?

NASIL BİR EMPERYALİZMİN ORTASINDA YAPAYINLIZ KALDIK…

Bugün yaşları 45 ve üzerinde olanların çocukluğu, Batıdan gelen yoğun bir kültür emperyalizminin baskısı altında geçti. 1970’li yıllarda milli duygularımıza tercüman olan birkaç filim yapılmıştı. Onunla dinimizi, Müslümanlığımızı ve Türklüğümüzü, haklıyı zulmün karşısında Allaha sığınarak “savaşmayı” vurgulayan bu filimler, Cüneyt arkın ve Kartal Tibet gibi oyuncuların oynadığı Battal Gazi, Karaoğlu, Akıncı Murat, Tarkan, Fatih’in fedaisi Kara Murat,  Kızıl Tuğ, Kolsuz kahraman vs gibi sayıları 20’yi geçmeyen filimler… Aynı yıllarda Hollywood yapımı Kovboy filmleri sinemalarda kuşak gösterimde idi.  Amerika’nın doğusundan Batısına Okyanusa oluşmak isteyen beyaz adamlar önlerine çıkan vahşi olarak gösterilen yerli halk Kızılderilileri, Apachi’ler yok ediyor. Amerika’nın uçsuz bucaksız yeşil vadileri beyaz adama yeni bir dünya hazırlıyordu.

John Wayne, Clint Eastwood, Cary Cooper, Kirk Douglas, Lee Van Cliff, Robert Michum, Charles Bronson ve sinema tarihinde adı geçen pek çok oyuncuyla bu filmler sayesinde tanıştık. "Posta Arabası", "Kahraman Şerif", "İyi Kötü ve Çirkin" unutamadığımız filmlerden bazıları.

Türkiye de 1970-1980 arası yaşanan siyasi istikrarsızlıklar ve Gladionun Türkiye de çevirdiği oyunlar sonucu Türkiye 1980 yılına girerken siyaset tıkanmış, bir oy bir bakanlık karşılığı verilir olmuştu. Hükümetlerin çalışma süreleri neredeyse 6 ay a indirgenmiş sürekli siyasi kaosun yanında üniversiteler ve sendikalar iç çatışma zeminine çekilmişti. İste böyle bir süreç de  

12 Eylul 1980 darbesini yaptıran ABD destekli darbeciler, Türkiye de yönetimi ele geçirmiş, Kenan Evren Başkanlığında oluşturulan sistemde yeni bir anayasa hazırlanmış ve Türkiye artık ABD ye bağımlı bir ülke olarak Özellikle NATO bağlantısı vurgulanarak yeni bir yönetim tarzı kurulmuş. Türk halkının Amerikalıları sevmesi onlara hayran olması için yapılması gereken kültür emperyalizminde TRT de hemen bir Western filim kuşağı oluşturdu Amerikan propagandasını TRT'de aralıksız 37 yıl sürdü. Böylece bir yandan kültür ve sinema endüstrisi kullanılarak Türk halkının % 60’dan fazlası Amerikan yanlısı oldu. Kadını erkeği pazar günler western filmlerin bağımlısı oldu. Amerika’nın çobanlar kovboyları kahraman; Kızılderililer ise hain olarak hafızalara işlendi. Böylece Amerikan emperyalizmi Türk halkı arasında gönüllü devşirilmiş bir topluluğa isteklerini kolayca yaptırabilecek bir taraftar topluluğu oluşturuldu.28 Şubat post modern darbeyle ise 2. Baskı kuşağı geldi. Başörtü yasağı dolayısıyla kız öğrenciler Türkiye de üniversitelere alınmadı. Hali vakti yerinde olan muhafazakar aileler çocukları için mecburen milyonlar harcayarak Amerika ya eğitime göndermek zorunda kaldı.  Müslüman ülke Türkiye de başörtüsü ile okula gidemeyen Türk Müslüman çocuklar Amerika’da özgürce başörtülerine kimse karışmadan üniversitelerini bitirdiler. Bu çocukların neredeyse önemi bir kısmı Amerika'da yaşamayı seven, Amerikan sistemini önemseyen gönüllüler oldu. Tabi muhafazakar zenginlerden çocuklarının eğitimi dolayısıyla gidip geldikleri Amerika'da özellikle Miami, Florida, Boston, San Fransisco, New York, New Jersey Washington DC gibi şehirlerde mülk sahibi olarak ABD'yi 2.ci vatan olarak görmeye başladı. Türkiye’de olumsuz bir şeyler olursa gidilecek kalınacak ülke ve ev hazırdır. Amerikancılık işte böyle bir şey.

Türkiye’nin Amerika ile olan işleri 15 Temmuz da Hain FETÖ darbe teşebbüsü ile bir kez daha masaya yatırıldı. Darbecilerin İncirlik Amerikan üssünde hava desteği alması Türkiye’nin ABD ye güvenini kökten sarstı. BU dönemde ABD’nin ticaret savaşı açtığı Çin ile Türkiye’nin yakınlaşması başladı.  Türkiye ile Çin arasında 1980’li yıllarda Amerika’nın da destek verdiği  “Uygun Türklerinin bağımsızlığı” ve Çin zulmü Türkiye ile Çin arasında en önemli konuydu. Ancak 1980 sonrası dünya açılımında Çin 1 milyarı gecen nüfusu ile etkili olmaya başladı. Ve giderek Amerika’nın en korkulu rüyası oldu.

Son 25 yıl içinde Cin ekonomik olarak üreten bir ülke olarak dünya pazarlarına mal ihraç ediyordu. Ancak 2000’li yıllara kadar sanayi üretiminde üstün olan Batılı ülkeler Çin ve Japon ürünlerine karşı Çin isi Japon işi bunu yapan üç kişi” gibi tekerlemelerle Çin ürünlerini" kötü ürün" diye almıyordu. O dönemde gerçekten de Çin dünya ya kaliteli ürün sunamıyordu. Daha çok tekstil ve oyuncak sanayi ürünleri ucuz olduğu için alınıyordu. Sonra Çin de Japonya da Tayvan da büyük bir devrim yaptı. Sanayi ve iletişim sektöründe. Bugün neredeyse Amerika bile 5G teknolojisinde Çin’e boyun eğiyor. Çin in ürettiği akıllı cihazlar dünya da en çok satan ürünler arasında ilk sıralara tırmandı. . Çin bir taraftan dünya da en güçlü ülke olma çabasını sürdürürken diğer tarafta İşgal altında tuttuğu Doğu Türkistan'da Türk aileleri bölmek, yok etmek için acımasız bir planı uyguluyor en son her Türk aile ye bir Çinli diyerek aile içinde bombaları yerleştiriyor. Zulüm o kadar ağır ki, Uygur Türkleri ölümü göze alarak ülkeyi terk ediyor, bir yerlere sığınıyor. Kaçamayanlar ise sistemli bir şekilde yok ediliyor. Bütün dünya da Kaşıkçı”nın cinayet azmettirici olarak kabul ettiği Suudi Prens; geçen hafta Çin de Müslüman Türklere zulmü desteklediğini açıkça beyan etti.  Şimdi sıra kültür emperyalizm

 Çin Mao’cu ve Budist.  Son 25 yılda liberalleşen Çin de Budizm öne geçti. Kominizim devlet felsefesi olarak yakılmamakla birlikte artık revaçta değil… Son 3 yıldır Türk TV kanallarında neredeyse ücretsiz servis edilen Budist Rahiplerin hayatlarını anlatan bir cin filmi gösterimde. Hepsinde itaatkâr tapınak fedaileri.  Budist rahipler ise en güvenilir kişiler. Sabahtan akşama kadar Çin filmleri ile büyük bir Budist propagandaya maruz kalan İslam dinini bile eksik öğrenen ayetle hurafeyi karıştıran bizim insanlarımız artık Doğu Türkistan davasını unutmuş kahraman Budist tapınaklarının görkemli havasının kapılmış gidiyor. Bir dönem Amerikancı olan halkımızın bir kısmı şimdi Eastern filmlerin etkisinde.  Çin taraftarı olması ve Uygur Türklerine yapılan zulümleri normal olarak görüp Çin'in sahalarında yer alması kaç yıl sürer. Öbür taraftan Budist düşünceyi ülkeye yayabilmek için Milli Eğitim bakanlığı oyuncağındaki ilk ve ortaokullardaki çocuklarımıza yoga eğitimi atı altında bir kültür emperyalizm kapılarını aralamış. Yapılan protokolle okullarda yoga dersleri başlatılacakmış. Buyurun Budist felsefenin ilk adımı yoğa ya…