Vasat, orta, ortalama demek. Bazıları için “dengede olma, denge” durumu. Yani “idare eder”. Günlük hayatta belki idare ediyor ama uzun vadede vasat, idare edemez hale geliyor, ortanın altına düşüyor. Vasat durumundaki kişi/kurum vasat durumunu koruyamıyor, koruyamaz. Çünkü her şey hızla gelişiyor ve değişiyor, yeni bilgiler geliyor, bulunulan sektöre yeni oyuncular katılıyor. Vasat ancak “bir süre” idare ediyor. Bugün kişisel gelişim ve kurumsal gelişim öğretileri de vasatın üzerini işaret ediyor ama ne kadar işe yarıyor.

İşletmelere/kurumlara sorduğunuzda kimse vasat olmak istemiyor, vasatlığı da kabul etmiyor. Fakat biliyoruz ki vasatlık birçok sektörde, kurumda var. 

VASATLIKTAN NASIL KURTULALIM?

Önce vasatlığın farkına varmak gerekiyor. Nasıl farkına varalım? Sektörün yerli ve yabancı oyuncuları ile kıyaslama yaparak vasatlığın farkına varmak mümkün. Sonrasında vasatlık derecesini anlamak geliyor. 

Bir sonraki adım vasatlıktan gerçekten kurtulmak istemek ve strateji belirlemek. Nasıl? Elimizdeki kaynaklar neler, nasıl değerlendiriyoruz. Çalışan personelden müşteriye, malzemelerinize kadar, maliyet ve kar analizleri yapmak, verimliliği ölçmek.

Verimlilik derecesine göre vasatlıktan kurtulmak için eldeki kaynakları daha iyi kullanmak için yeni bir yol haritası belirlemek.

Bu değerlendirmeleri yapmak için yıl sonu, başı ortası gibi zamanları da beklemeden, hemen başlamak.  Şunu biliyoruz ki birçok kurum elindeki işletme kaynaklarını tam değerlendiremediği için aslında vasatlıktan kurutulamıyor ve verimliliği yakalayamıyor.

VASATLIK GÖZLÜĞÜ İLE BAKMAK

Başkalarının eleştirileri, önerileri de vasatlıktan kurtulmak için önemli. Burada yine yöneticilere iş düşüyor. Yöneticiler vasatlık gözlüğü ile bakınca inovatif fikirleri göremiyorlar.  Oysa eleştiriler, 3. kişilerin fikir, öneri ve bakış açıları değerlendirilmeli. Özellikle ortanın bir tık üstüne çıkmış yöneticiler ne yazık ki başarılarını çok önemseyerek başka görüşlere kulaklarını kapatıyor, biraz şımarıklık durumuna giriyorlar. Bu bir sonraki aşama için vasatlığa zemin hazırlıyor.

VASATLIK BİR TERCİH MİDİR?

Vasatlık bir tercih olabilir. Fakat daha geniş bir açıdan, ülke ve dünya ekonomisi açısından bakarsak vasatlık bir tercih olmamalı. Her işletme/kurum/insan milli servet, heba edilmemeli.

Vasatlık penceresinden verimlilik penceresine geçmek zor değil. Fakat başta da söylediğimiz gibi önce vasatlığı fark etmek, verimliliğe geçmeyi istemek ve gayret etmek gerekiyor. Hangi pencereden baktığınız önemli. Vasat sarmalı derin bir kuyu içine düşerseniz çıkmak kolay olmuyor. Ayrıca kimse kendini/kurumunu/işletmesini vasat görmüyor.

Ne ekersek onu biçiyorsak, vasatın hasadından verim bekleyemeyiz. Hasadı beğenmedik diye tarlayı yakacak halimiz yok. Hasattan memnun olmak için verimlilik şart. 

Vasatlık sarmalından, verimlilik sarmalına geçiş için yöntem de çok ama vasatlık rahat, sığınaklı bir liman. Buradan çıkmak için doğru zamanda doğru enerji sarf etmek gerek. Hem kurum/işletme hem de ülke ekonomisi için önemli bir durum. Ayrıca bir kurumun vasatlıktan çıkması için önce yöneticisinin vasatlıktan çıkması gerekiyor.

Sözün özü; siz kendi hasadınızdan memnun musunuz? Vasatlık ve verimlilik arasında neredesiniz, daha iyi verim için neler yapmalısınız? Yönetici olarak vasatın kaç derece üstündesiniz?