Sağlıklı bir yaşam ve ideal kilomuza ulaşmak için düzenli beslenme ve sporun ne kadar önemli olduğunu daha önce de söylemiştik. Bu ikisi kilo kontrolü üzerinde çok önemli etkilere sahip olsa da tek başına yeterli değildir. Özellikle son zamanlarda üzerinde durulan ve bu konuda yapılan çalışmalarla uyku ve beslenme arasındaki önemli olan ilişki tespit edilmiş ve uyku kalitesi ve süresinin de ne kadar etkili olduğu görülmüştür. Uykunun kilo kontrolü üzerine etkileri farklı mekanizmalarla açıklanmaktadır.

Vücudumuzda sentezlenen ve beyin sinyallerine dayanarak fizyolojik düzenlemeler yapan hormonlardan bazıları uyku üzerine de etkiler göstermektedir. Uyku düzeninizin bozulması gece uyuduğumuz saat, sabah uyandığımız saatlerin belirsiz olması hangi saat aralığında ne tüketeceğimiz konusunda da soru işaretleri barındırmaktadır. Örneğin; gece geç saatte uyuyor, sabah geç saatte kalkıyorsak farkında olmadan daha fazla besin alımına yol açmış oluruz ve bu nedenle de uyku ve beslenme arasındaki dengeyi de bozmuş oluruz.

Gece geç saatte tüketilen besinler ise genelde dengesiz öğünler olup aynı zamanda kalorisi yüksek besinlerdir. Uyku saatimizin belirsizliğinden dolayı gün içindeki son öğünümüzü belirlemekte de zorlanırız ve yine dengesiz beslenme örüntüsüne yol açmış olabiliriz böylece uyku ve beslenme dengesi bozularak vücutta yağ depolanmasına yol açar.

Beyinde bulunan bir bezden salgılanan melatonin hormonu vücudun gece gündüz farklılıklarına uyum sağlamasında görev yapar. Triptofan aminoasidi seratonine dönüşürken seratonin de melatonine dönüşür. Bundan dolayı triptofan içeriği yüksek besinleri tükettiğimizde daha kaliteli bir uyku düzenimiz olur.

Karanlıkta salgılanan melatonin gece en yüksek seviyelerine ulaşırken gündüz salgılanmaz. Gece hava karardıktan sonra uykumuzun gelip sabah gün ışıklarıyla uyanmamızın nedeni de budur. Melatonin salgısı gece uzunluğu arttıkça artar. Akşam 21.00dan sonra salgılanmaya başlayan sabah saatlerinde ise salgılanması azalan melatonin gece 23.00- 04.00 arası en fazla salgılanır. Bu saat aralıklarında uyamamış olmak abur cubur yeme eğiliminde artışa yol açar. Mutluluk hormonu olarak da bildiğimiz seratonin salgılanması da gece bu saatlerde azalırken biz de seratoinin üretimini arttırmak için bizi mutlu edecek çikolata, cips gibi zararlı yiyeceklere yöneliriz.

Uyku ve beslenme düzeni ile olan ilişkisi dışında melatonin, ergenlik döneminin başlamasında büyük öneme sahiptir.40 yaşına kadar sabit düzeylerde kalırken yaşlılıkta daha düşük seviyelerde olduğu gözlenir. Aynı zamanda yapılan çalışmalarda antioksidan etkisi olduğu görülmüş ve immün sistemi destekleyen etkileri gözlemlenmiştir. Bu yüzden belirtilen saat aralıklarında uykumuzu almak vücudumuzun yenilenmesi için de çok önemlidir.

Vücudumuzda herhangi bir stres durumunda salgılanan kortizol hormonu da uyku düzenimiz üzerinde etkili olan bir diğer hormondur. Melatonin hormonu tersine gece en düşük seviyelere ulaşan kortizol uyandıktan 1-2 saat sonra yüksek seviyelere ulaşır. Kan şekerinin yükselmesinde, immün sistemin baskılanmasında tetikleyicidir. Gece geç saatte uyuduğumuzda ve uyku düzeninin bozulmasıyla birlikte vücutta stres durumu yaratılmış olur ve kortizol salgılanması artar. Böylece yağ depolanmasında artış meydana gelir.

Açlık – tokluk metabolizması ile ilişkili olan leptin/ ghrelin hormonları da en az diğer hormonlar kadar yeme üzerine etkilidir. Açlık hormonu olarak bilinen ghrelin gündüz saatlerinde daha fazla salgılanırken gece uyumadığımızda da fazlaca salgılanır ve tokluk hormonu olan leptin hormonu daha az salgılanır, kilo alımında artış bu şekilde de gerçekleşebilir.Uyku ve beslenme arasındaki ilişkiyi ortaya çıkartırken ayrıca uyku süresi ve kilo kontrolü arasındaki ilişkiyi incelemek için birçok çalışma da yapılmştır. Yapılan çalışmalar uyku süresi arttıkça kilo kaybının arttığını desteklemektedir. 16 sağlıklı erkek ile 2 hafta süre ile gerçekleştirilen bir çalışmada uyku süreleri ile kilo değişimleri arasındaki ilişki incelenmek istenmiştir. Bu çalışmada uygun koşullar sağlandıktan sonra ilk hafta daha geç saatlerde ve daha kısa süre uyuyan kişilerin metabolizmasında artış görülürken; daha uzun süre uyuyan kişilerde bunun tam tersi gözlenmiştir. Kısa süre uyuyan grupta diğerine kıyasla kalori harcamasında artış olmasına rağmen uyanık oldukları süre boyunca daha fazla besin alımı gerçekleştirdikleri ve buna bağlı olarak kilo alımında daha fazla artış olduğu tespit edilmiştir. 2. hafta uyku saati daha fazla olan grup ile daha az olan grupların yeri değiştirildiğinde birinci hafta kilo alan grubun yeterli düzeyde uyuduğunda aldığı kilonun bir kısmını verdiği görülmüştür. 1 haftada bile uyku süresinin değiştirlmesiyle bireylerde 1 kilo kadar artış olduğu belirlenmiştir. Bu detaylı testler bize uyku ve beslenme arasındaki dengenin sağlanmasının kendi sağlığımız açısından ne kadar büyük bir öneme sahip olduğu ortaya çıkmaktadır.