Türkiye yeni bir döneme başladı. Ekonomik alanda birçok desteğe ve yeniliğe ihtiyaç bulunuyor. Dolayısıyla, bundan sonraki süreçte para politikasının maliye politikasıyla uyum içerisinde sürdürülmesi gerekiyor.

Türkiye’de 24 Haziran tarihinde yapılan seçimlerin ardından Türkiye, 25 Haziran itibariyle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçiş yaptı. Nisan ayından seçimlerin sonucuna kadar olan süreçte seçim belirsizliğinin fiyatlanmasının ardından 25 Haziran tarihinde iç piyasada daha iyimser bir havanın olduğu gözlemlendi ancak bu etki kısa sürdü. Piyasalar, bu sefer de yeni kabinede kimlerin olacağını merak etmeye başladı. Özellikle, piyasalar Mehmet Şimşek ve Naci Ağbal gibi sevilen isimlerin olmasını beklerken, 09 Temmuz günü bu isimler olmadan yeni kabineyle tanışmış olduk. Beklenenin aksine yeni kabinede bir sürü yeni isim yer alıyordu. Kabine belirsizliğinin de ortadan kalkması aslında fiyatlamalar açısından iyiydi ancak bu sefer de yeni kabinenin nasıl bir yol izleyeceğine yönelik belirsizliğin gündeme gelmesi yine iç piyasadaki fiyatlamaları baskı altına almış durumda. Türkiye yeni bir döneme başladı. Ekonomik alanda birçok desteğe ve yeniliğe ihtiyaç bulunuyor. Dolayısıyla, bundan sonraki süreçte para politikasının maliye politikasıyla uyum içerisinde sürdürülmesi gerekiyor. Yüksek enflasyon, cari açıkta bozulma, TL’deki negatif ayrışma, yüksek faiz oranları derken Türkiye açısından zorlu bir dönem olduğu aşikar. Ancak, önümüzdeki günlerde yeni Orta Vadeli Program’ın açıklanması bekleniyor. Yukarıda saydığım konu başlıkları da gerek yeni kabine gerekse TCMB’nin gündeminde olduğu için bu süreci çok iyi bir şekilde yürüteceklerini düşünüyorum.

"ÜRETİM VE İHRACATA YÖNELMEK GEREKİYOR"

15 Temmuz 2016 başarısız darbe girişiminin ardından Türkiye uzun bir süre OHAL sürecindeydi. 18 Temmuz 2018 itibariyle OHAL de sona erdi. Türkiye’nin bu süreçte yaralarını sarmaya çalıştığını gözlemliyoruz. Ekonomik göstergeler içinse biraz daha zaman olacak. Türkiye’nin bundan sonraki süreçte üretime ve ihracata daha fazla yönlendirilmesi gerekiyor. Seçim öncesinde yapısal reform paketlerinin seçim sonrasında uygulamaya girileceğinden söz edilmişti. Artık gözler, seçim öncesi konuşulan vaatlerin yerine getirilmesinde. Yapısal reform paketinin içeriğinde ekonomiye nasıl destek sağlayacağı bekleniyor. Açıkçası, ekonomiyi iyileştirici teşviklerin bu paket içerisinde yer alması önümüzdeki aylarda gerek enflasyon, gerek cari denge gerekse büyüme rakamı üzerinde bile etkisini görmemizi sağlayabilir. Yeni kabinenin dışında TCMB ile olan ilişkilerin de önemli olduğunu vurgulamakta fayda var. TCMB ve kabine bundan sonraki süreçte ikili ilişkilerinde piyasaya ne kadar güven duygusu aşılarsa bu tablo iç piyasada daha sağlıklı ve kalıcı pozitif ayrışmayı destekleyebilir. Yüksek faizi konuşuyoruz ve belki bir süre daha konuşmaya devam edebiliriz. Ancak, özellikle ekonomi yönetiminin atacağı adımlarla piyasadaki rahatlama ileride TCMB’nin de faiz indirimi konusunda elini rahatlatacaktır.