Azerbaycan, 1991 yılında Sovyetler Birliği’nin dağılma sürecinde bağımsızlığını kazanan 8 milyon nüfuslu genç bir ülke. Topraklarının yüzde 20’sini oluşturan Dağlık Karabağ Bölgesi yıllardır Ermenilerin işgali altında. Merhum Haydar Aliyev’in başlattığı bağımsızlık politikasını, vefatındansonra seçimle yerine geçen oğlu İlham Aliyev de aynen sürdürüyor. Azerbaycan’ı son 10 yılda dünyanın en hızlı büyüyen ve gelişen ülkelerinden biri haline getiren İlham Aliyev, 9 Ekim’de yapılan Cumhurbaşkanlığı seçiminde halkın oylarının yaklaşık yüzde 85’ini alarak 3. defa Azerbaycan’a Cumhurbaşkanı seçilerek büyük bir başarıya imza attı. Azerbaycan son 10 yılda petrol gelirleri ve sanayi yatırımlarıyla dünyada adından söz ettiren genç bir ülke. 2015 yılında yapılacak 1. Avrupa Olimpiyatlarına Başkent Bakü ev sahipliği yapacak. Bakü’de yapımı hızla süren Olimpiyat köyü, dev stadyumlar, kapalı spor salonları olimpik havuzlar ve diğer spor tesisleri bölgeyi ziyaret eden yabancı devlet adamları hayranlıklarını gizleyemiyor. Bakü’ye seçimleri izlemek için bin 400 civarında yabancı gözlemci gelmiş. Aralarında eski bakanlar, başbakanlar, devlet adamları, politikacılar, sendikacılar, profesörler… Avusturya eski Başbakanı Alfred Gusenbauer’la görüştük. Bakü’ye hayran kaldığını söyledi. Seçimlerin çok demokratik bir ortamda geçmesinden dolayı çok mutlu olduğunu İlham Aliyev’in başarılı bir devlet adamı olduğunu özelikle vurguladı.. İlham Aliyev’in yönetiminde 10 yılı geride bırakan Azerbaycan da öyle hızlı bir değişim yaşanıyor ki takip etmek mümkün olmuyor. Her gün yeni bir yatırım, her gün bir yenilik.. Bakü Expo Center’da açılan Azerbaycan’ın Son 10 Yılı Sergisi’ni gezerken insanın hayran kalıyor. Genç bir ülke, Kendi uydusunu uzaya göndermiş, topraklarının savunması için insansız uçak yapımını başarmış, Bürokrasiyi azaltmak için yeni bir yapılanmaya gitmiş, Savunma sanayi ile ilgili çalışmaları, petrol arama çıkarma çalışmaları, Doğal gazı Avrupa’ya ulaştıracak boru hattı, yeni sanayi bölgeleri… Hepsi hızla gerçekleşiyor. Azerbaycan, sanayide, tarımda, savunmada, madencilikte, petrol sanayiinde ve diğer birçok sahada dünyanın dikkatle izlediği ülkelerden biri haline geldi. Bütün bu gelişmelerin arkasında ise Azerbaycan’ın son 10 yıldır yöneten İlham Aliyev var.

AZERBAYCAN’DA MÜTHİŞ DEĞİŞİM
Cumhurbaşkanlığı seçimleri dolayısıyla dolu dolu bir hafta geçirdiğimiz Azerbaycan’da bir gerçekten etkileyen üç dört olay oldu. Birincisi seçimlerdeki propagandayöntemi. Şehirler bastırılan afişlerle, bayraklarla kirletilmiyor. Belli standartlardaki afişler dükkânların, mağazaların camlarına veya billboardla yapıştırılıyor. Sokaklar adayların fotoğraflarıyla kirletilmiyor. İnsanlar eleştirilerini yaparken saygıyı daima ilk sırada bulunduruyor. Türkiye
gördüğümüz seçim propagandalarından eser bile yok. Tarihi ve kültürel değerlere eserlere son derece saygılı bir yaklaşım var. Bunun en güzel örneğini Bakü’de Haydar Aliyev Kültür Sarayı’nın etrafındaki yol çalışmalarında gördük. Orada 100 yıllık bir binanın altına raylar döşenerek yoldan 10 metre dışarı çekildiğini gördük. Tarihi eserlere son derece saygılı bir yaklaşım. Bakü’de İsveç Evi denilen tarihi binayı da gezdik. Adı İsveç Evi. Ama özelliği Meşher Nobel kardeşlerin 40 yıl yaşadığı bir bina..
Meşher Nobel kardeşler 130-140 yıl önce Lenkeran Bölgesi’ne demir ağacı almak için geldiklerinde Bakü’de petrol olduğunu görmüş ve Hemen toprak satın alarak petrol çıkarma işlemine başlamışlar. Bakü’de tam 40 yıl yaşamışlar. 1918’de Bolşevik ihtilaliyle Sovyetlerin Bakü’yü işgalinden sonra Azerbaycan’ı terk etmişler.. Bakü’yü gezerken en çok dikkatimizi çeken yerlerden biri de Ateşperestlerin dünyadaki en önemli merkezi hiç sönmeyen ateşin yandığı ATEŞGAH.. Bu yüzden Azerbaycan’a odlar diyarı yani ateş ülkesi deniliyor. Ateşgah … Azerbaycan’ın başkenti Bakü’ye 10 kilometre uzaklıkta bulunan Abraşon yarımadasında bulunan ve yüzyıllardır yanan ateş görenleri hayrete düşürüyor. Doğal gazın yüzeye çıkmasıyla yanan dağın eteği gece gündüz ziyaretçi akınına uğruyor. UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde aday gösterilen yanardağ kar kış demeden yüzlerce yıldır yanıyor. Yaklaşık 10 metre genişliğinde 1 metre yükseklikteki ateş gelenlerin içini ısıtırken, hatıra fotoğraf çektirenler de oluyor. Azerbaycan’da Milli Park ilan edilen Yanardağ eteğinde 3 masa ve bank bulunurken, çay ikramı yapılıyor. 7. yüzyıldan önce Mecusilerin tapınağı olarak kullanılan yanardağ Azerilerin İslam dinini seçmesiyle çevresindeki binalar yıkılmış, ateş ise yanmaya devam etmiş.

ZERDÜŞTLERİN TAPINAĞI
Yanardağ ile ilgili ilk belgenin 5. asırda yazıldığı ifade ediliyor. Meşhur Evliya Çelebi de seyahatnamesinde Bakü’deki Ateşgah’tan bahsediyor ve orada bir odada misafir kaldığını vurguluyor. “Bizans tarihçisi Panili Priskin’in Kafkasya Albanyası kitabında yanan dağlar, kayalar ve taşlar hatta su olduğu bahsediliyor. Ekopazar ekibi olarak Ateşgah’ı gezerken tarihin derinliklerini iniyoruz. Geçmişte Ateşperestlerin ibadet yeri olmuştu. İran, Hindistan, Pakistan’dan Zerdüştler buraya gelirmiş.. Burası sanki onlar için Mekke gibiydi. Ama 7. yüzyılda Azerbaycan İslam dinini kabul edince, Ateşperestlere ait ne varsa her şeyi dağıtmış, geriye sadece burası kalmıştır. Bu dağın doğusunda sönmüş tepeler de var. Onlarda 19. yüzyılın sonuna kadar yanmaya devam etmişler. 18. yüzyılda ilk defa seyyahlar bunları görüp kitaplarına aktarmışlar. 20 yüzyıl başında petrol çıkarılınca bu tür dağlar söndürülmüş. Bazıları ise petrol çıkarılınca kendiliğinden sönmüştür. Şimdi dünya çapında tek yanan Doğal gaz yanardağı olarak sadece burası kaldı deniliyor. 2007 yılında Milli Park ilan edilen Ateşgah Bölgesi civardaki vatandaşların arazileri de alınarak eski doğal haline çevriliyor.

ATEŞ HALEN MUKADDES
Azerbaycan’da yöre halkının ateşi mukaddes gördüğünü vurguluyor, “Müslümanız ama ateşe geçmişten kalan bir saygı var. Örneğin ateşi suyla söndürmezler. Ateşe ant içenler dahi var. Işık hakkı ateş hakkı diyenler var. Hiç kimse onu kötü niyetle söndürmeye çalışmaz. Çünkü burada yaşayanlar İslam’dan önce ateşperestmiş. Onların Zerdüşt adında bir peygamberleri vardı. Onun mukaddes kitabı Avesta’ya göre Hürmüz adındaki Tanrı Gökte yaşıyor. Güneş onun gözü sayılır. Yerdeki alev ise onun yansıması. Buraya halen gelenler oluyor. Dua ediyorlar. Şaman manileri gibi maniler söylüyorlar” diye belirtiliyor.