IATA’nın planına göre uygulama öncelikle, 2021’in ilk çeyreğinde IOS ve Nisan ayından itibaren de Android platformuna gelecek ve öncelikle British Airways uçuşlarında test edilecek. Travel Pass uygulaması sayesinde, yolcuların sağlık durumlarını bağlı oldukları dijital sağlık pasaportları vasıtasıyla havayolu şirketlerine şeffaf bir şekilde gösterebilmelerini sağlayacak. Ancak, kişisel hakların ihlal edileceği söylemleri ile çok fazla tepki çekeceği de kesin olan bu uygulamanın asıl amacı; havacılık sektörünün salgından mümkün olduğunca arındırılmış ve çok daha steril halde hizmete başlamasını sağlamaktan ibaret ve havacılık sektörü IATA’nın girişiminden oldukça memnun gözüküyor.

Uygulama ile yolculara seyahate çıkmadan önce hangi testleri yaptırmaları gerektiği, hangi aşılara ulaşabilecekleri ve korunmak için hangi önlemleri almaları gerektiği konusunda gereken tüm bilgiler detaylı olarak aktarılacak. Havayolları da, yolcuların yaptırdığı testlere ve aşılara doğrulanabilir, güvenli ve kişisel mahremiyetlerini koruyan bir şekilde erişme olasılığına sahip olacaklar.  

IATA CEO’su Alexandre de Juniac, “Test, karantina önlemleri olmadan uluslararası seyahatleri mümkün kılmanın ilk anahtarıdır. İkinci anahtarı ise, yolcu kimlikleriyle eşleşen test verilerini güvenli bir şekilde yönetmek, paylaşmak ve doğrulamak için gereken küresel bilgi altyapısıdır” şeklinde açıklamalarda bulunmuştur.

Uygulama umut verici olsa da maliyeti akıllarda soru işareti oluşturmuştu. IATA, uygulamayı hükümetler ve yolcular için ücretsiz, havayolları için ise yolcu başına belirlenecek bir ücret karşılığında sunacağı açıklayarak soruları gidermeye çalıştı.

Dijital belgeleri doğrulamak için de mevcut IATA Timatic altyapısından faydalanılacak. Ayrıca, uygulamanın Blockchain teknolojisini kullanması ve verilerin bir merkezde depolanmaması öngörülüyor. Dijital pasaport, sahibinin test ve aşı bilgilerini içerecek. Mevcut bilgiler, hükümetler, havayolları ve laboratuvarlar ile paylaşılacak ve bu sayede 4 nokta arasında senkronizasyon sağlanmış olacak lakin bu duruma, şahsi bilgilerin bu kadar çok paydaşa ulaştırılması sebebiyle karşı çıkanlar olmaya başladı bile. 

Diijital uygulamalara odaklanan ve çaba sarfeden sadece IATA değil tabii ki. Alternatif uygulamalardan biri olması muhtemel olan World Economic Forum ve Commons Project Foundation tarafından geliştirilen CommonPass uygulaması Londra ve New York arasındaki uçuşlarda hali hazırda test edilmektedir. CommonPass uygulaması laboratuvar sonuçlarına ve aşı kayıtlarına mevcut sağlık veri sistemleri, ulusal veya yerel kayıtlar veya iOS için Apple Health ve Android için CommonHealth kişisel dijital sağlık kayıtları aracılığıyla erişmesine izin vermektedir.

Diğer bir alternatif uygulama olan ve International SOS tarafından geliştirilen AOKpass uygulaması ise Abu Dabi ve Pakistan arasındaki uçuşlarda test edilmektedir.

Tüm bu gelişmelere ilave olarak, 12 Ocak’ta Yunanistan başbakanı Mitsotakis, AB sınırları içinde hareket özgürlüğünü sağlamak adına geçerli bir aşı sertifikası çağrısında bulundu. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’e, tüm AB üye ülkeleri arasında geçerli olacak bir aşı sertifikası oluşturulmasının gerekliliğini içeren bir mektup yazdı ve çağrısında ne kadar ciddi ve ısrarlı olduğunu da gözler önüne serdi. Aralık 2020’de AB üye ülkeleri arasında yapılan görüşmede, Fransa bu fikri desteklemezken, İspanya ise sıcak baktığını belirtmişti. Farklı bir kıtada ise İsrail’den farklı bir açıklama geldi. İsrail hükümeti, aşılanan veya iyileşen kişilerin sosyal hayata katılmasına izin verecek bir “yeşil pasaport” uygulamasına başlandığını açıkladı.

IATA CEO’su Alexandre de Juniac da Yunanistan’ın aşı sertifikası fikrini desteklediğini duyururken, Dünya Seyahat ve Turizm Konseyi (WTTC) Direktörü Gloria Guevera ise desteklemediğini açıklamıştır. Gerekçe olarak dijital pasaport benzeri bir uygulamanın aşıya erken erişebilenler için avantaj oluşturabilecek iken, erişemeyenler için dezavantaj oluşturacağını ifade etmiştir.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından konu özelinde yapılan açıklamada ise, konuya hem eşitlik, hem de aşılamanın etkinliği açısından yaklaşılması gerektiği, aşıya erişim konusunda sorun yaşayan fakir ülkelerdeki insanların yaşamlarını riske atmamak gerektiği ifade edilmiştir. Öte yandan, DSÖ komitesi, aşı uygulanan kişilerin aşılanmanın etkinliğinin tamamen kanıtlanana kadar özgürce seyahat edebilmesine karşı olduğunu belirtmiş ve maske veya negatif PCR testi gibi risk azaltabilecek önlemlerinden muaf tutulmaması gerektiğini belirtmiştir.

Belirtilen tüm görüşleri ve talepleri derleyen AB Komisyonu, 21 Ocak’ta gerçekleştirilen AB liderler zirvesinin ardından WTTC ve DSÖ ile benzer yönde, aşağıda belirtildiği şekilde, görüş bildirerek konuyu ertelediğini açıklamıştır.

Aşılama virüsün aşılanmış kişiden başkalarına bulaşmasını engelliyor mu, bunu bilmiyoruz. Aşının ne kadar süre etkili olacağını da bilmiyoruz. Ayrıca, henüz aşıya erişimi olmamış kişilerin haklarını nasıl koruyacaksınız? Aşı olmamak için meşru gerekçeleri olan kişilere ne tür alternatifler sunabileceksiniz? Vatandaşların kişisel verilerini nasıl koruyacaksınız? Bunlar cevapsız sorular. Bu yüzden daha sonra, zamanı geldiğinde aşı sertifikası konusunda derinlemesine bir tartışma ve üye ülkeler arasında uzlaşıya ihtiyacımız olacak.


Yaşanan tüm gelişmeler, havayolu sektöründen, ülkelerden ve önemli kuruluşlardan gelen açıklamalar ışığında yakın gelecekte aşı yaptırmadan uçmanın mümkün olmayacağına neredeyse kesin gözüyle bakılmaktadır.