2013 yılından bu yana Kadir Has Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Aydın koordinasyonunda yürütülen ‘Türk Dış Politikası Kamuoyu Algıları Araştırması’ 2021 yılı sonuçları açıklandı. Kadir Has Üniversitesi Türkiye Araştırmaları Grubu ile Global Akademi ortaklığında gerçekleştirilen ‘Türk Dış Politikası Kamuoyu Algıları Araştırması 2021’in saha çalışmaları 29 Nisan-21 Mayıs 2021 tarihleri arasında Akademetre Araştırma ve Stratejik Planlama tarafından Türkiye’nin nüfus yapısını temsil eden 26 ilde, 18 yaş üstü bin kişiyle yapılan yüz yüze görüşmelerle gerçekleştirildi. 2021 yılı proje çalışma grubu Kadir Has Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden Prof. Dr. Mustafa Aydın’ın koordinasyonunda Prof. Dr. Mitat Çelikpala, Prof. Dr. Sinem Açıkmeşe, Prof. Dr. Serhat Güvenç, Soli Özel, Sabri Deniz Tığlı ile Bahçeşehir Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ebru Canan Sokullu ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nden Doç. Dr. Özgehan Şenyuva’dan oluştu.

KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARINDA TELEVİZYON İLK SIRADA

Türk dış politikası ile ilgili haber almada, kitle iletişim araçları arasında 2021’de televizyon yüzde 78,1 oranıyla ilk sıradaki yerini korudu. Son yıllarda haber kaynağı olarak daha çok öne çıkan sosyal ağlar ve internet haber portallarının kamuoyu nezdindeki önemi, bu yıl yakaladıkları yüzde 72,4’lük takip edilme oranıyla açıkça ortaya kondu. Ayrıca, 2021 yılında dış politika ile ilgili haber almada televizyonu tercih edenlerin oranı geçen yıla göre düşerken, çevrimiçi (online) kanalları tercih edenlerin oranının yükseldiği gözlemlendi.

DIŞ POLİTİKANIN ÖNCELİKLİ SORUNU “SINIR ÖTESİ TERÖRLE MÜCADELE”

Araştırma kapsamında sorulan “Sizce son dönemde Türkiye’nin dış politikasında karşılaştığı en önemli sorun nedir?” sorusuna verilen cevaplar arasında bu yıl da “sınır ötesi terörle mücadele” en öncelikli sorun olarak gözüktü. 2019’da yüzde 18,3; 2020’de ise %20 olarak kaydedilen oran, 2021’de yüzde 23,5’e yükseldi. “ABD ile ilişkiler” (yüzde 12,3), “Suriye’deki PYD/YPG varlığı” ve “Doğu Akdeniz’de yaşanan gerginlikler” (yüzde 9,6) önemli görülen diğer sorunlar arasında sıralanırken “uluslararası göç” ve “Suriye’deki iç savaş” gibi sorunlar sıralamada ciddi düşüş kaydetti. Önümüzdeki 10 yılda Türkiye’nin karşı karşıya geleceği dış politika olaylarına dair düşünceleri sorulan katılımcıların cevaplarında “uluslararası terörizm” (yüzde 36,3) yine ilk sırada çıktı. “Küresel bir finansal/ekonomik kriz”e dair beklentiler, onu çok yakından takip etti (yüzde 36,1). Bunların yanı sıra “siber güvenlik sorunları” ve “Rusya’nın aşırı güçlenmesi” unsurlarını gelecek 10 yılda belirecek en önemli dış politika gelişmeleri olarak görenlerin oranı 2020 yılına göre artış gösterdi.

“TÜRKİYE, BİR AVRUPA ÜLKESİ”

Katılımcıların gözünde Türkiye algısını ortaya koyan cevaplara göre Türkiye, çoğunluk nezdinde bir Avrupa ülkesi. Türkiye’yi bir Avrupa ülkesi olarak görenlerin oranı bu yıl çarpıcı şekilde yüzde 21,5’ten yüzde 40,6’ya yükseldi. Geçtiğimiz yıl yüzde 27,4 ile ilk sıraya yerleşen “Türkiye, kendine has özellikleri olan bir ülke” cevabı bu yıl yüzde 19,8 ile ikinci sıraya geriledi. Parti bazında Türkiye’yi bir Avrupa ülkesi olarak görenlerin oranı CHP seçmenleri içerisinde yüzde 43,3, AK Parti seçmenleri içerisindeyse yüzde 42 olarak kaydedildi. Aynı kategoride Türkiye’ye yönelik değerlendirmeler arasında en baskın katılımın olduğu ifade “Türkiye büyük bir devlettir” olurken (PDT yüzde 63) onu “Türkiye bölgesel bir güçtür” (PDT yüzde 57,7) ifadesi takip etti.

CUMHURBAŞKANLIĞININ DIŞ POLİTİKADAKİ BELİRLEYİCİLİĞİ ALGISI YERLEŞTİ

Dış politikada belirleyici rol üstlenen temel kurumların Cumhurbaşkanlığı, Dışişleri Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı olarak görüldüğünü ortaya koyan araştırmada “Cumhurbaşkanlığı” kurumsal çatısı altında değerlendirilebilecek yapılar, yakaladıkları yüzde 84’lük oranla son 5 yıl içerisindeki çıkış grafiğini sürdürdü. Dışişleri Bakanlığı, Genelkurmay Başkanlığı ve Milli İstihbarat Teşkilatı’nın dış politika yapım sürecine katkı sağladığını düşünenlerin oranı da 2020 yılına göre arttı. Buna karşılık “Sizce Türkiye’de dış politikanın yapım sürecine en çok hangi kişiler etkide bulunuyor?” sorusuna geçtiğimiz yıl yüzde 69’luk bir kesim Cumhurbaşkanı yanıtını verirken, bu yıl oran yüzde 59’a geriledi. Bu soruya verilen cevapta Dışişleri Bakanı yanıtı yüzde 44,5’ten 47,5’e; MİT Başkanı yanıtı ise yüzde 10’dan yüzde 29,9’a yükseldi. Güçlü bir Türk dış politikası için ağırlık verilmesi gereken unsurlar arasında “diğer ülkelerle siyasi ilişkilerin kuvvetlendirilmesi” bu yıl ilk sıradaki yerini korurken, yakaladığı oranda 2020 yılına göre düşüş olduğu gözlemlendi.

DOSTLAR, DÜŞMANLAR, ORTAKLAR…

Araştırmada “Türkiye’nin en yakın dostu hangi ülkedir?” sorusuna halkın yarısından fazlası bu yıl da Azerbaycan yanıtını verdi. Geçtiğimiz yıl oran yüzde 65,3 iken bu yıl yüzde 56,6’ya düştü. Azerbaycan’ı bu yıl da KKTC (yüzde 49,7) takip etti. Yunanistan’ın dost ülke olarak görülme düzeyi ise en düşükte kaldı. “Türkiye için tehdit oluşturan ülkeler hangileridir?” sorusuna verilen yanıtlar da bu yılki araştırmada değişmedi. Türkiye için tehdit olarak görülme oranı geçtiğimiz yıl yüzde 81,3’ten yüzde 70’e, bu yıl da yüzde 54’e düşmüş olduğu halde ABD, Türkiye için tehdit oluşturan ülkeler sıralamasında ilk sıradaki yerini korudu. İsrail de yüzde 41,8 ile yine ikinci sıraya yerleşti. Bununla birlikte tüm ülkeler bazında tehdit algısının 2020 yılına göre azaldığı tespit edildi. İlginç sonuçlardan biri, “Türkiye dış politikasını yürütürken hangi ülkelerle işbirliği yapmalı?” sorusunda ortaya çıktı: 2017 yılından beri halkın çoğunluğu Türkiye’nin Türki Cumhuriyetler ile işbirliği yapması gerektiğini düşünmesine rağmen, bu yıl farklı olarak ABD ile işbirliği yapması gerektiğini düşünenler, oransal çoğunluğu oluşturdu (yüzde 31,4). ABD’yi Rusya Federasyonu (yüzde 27,8) ve AB Ülkeleri (yüzde 23,4) takip etti. Geçtiğimiz yıl bu tabloda ağırlığı hissedilen Türki Cumhuriyetlerin oranı yüzde 30,2’den yüzde 20,7’ye, Müslüman Ülkelerin oranı ise yüzde 24,8’den yüzde 19,7’ye geriledi. Türkiye’nin Çin ve İngiltere ile işbirliği yapması gerektiğini düşünenlerin oranındaki kayda değer artış da bu yıl dikkat çeken bir başka sonuç oldu. Türkiye’nin Avrupa’da daha aktif bir politika izlemesi gerektiğini düşünenler bu yıl çoğunluğu oluşturmasına rağmen, bu oranda 2020 yılına göre düşüş meydana geldi. Uzakdoğu/Çin ve Karadeniz bölgelerinde aktif olunması gerektiğini düşünen kişilerin oranıysa geçen yıla göre arttı. Türkiye’nin Avrupa’da daha aktif bir politika izlemesi gerektiğini düşünenler, AK Parti seçmenleri içerisinde; Uzak Doğu/Çin’de daha aktif olması gerektiğini düşünenlerse İYİ Parti seçmenleri içerisinde yoğunlaştı. Ayrıca kamuoyunun yüzde 31,8’i ikili ekonomik ilişkileri riske atma pahasına olsa dahi Türkiye’nin, Çin’in Uygur Türkleri ile ilgili politikasında aktif bir rol oynaması gerektiğini belirtti. Bu şekilde fikir beyan edenler, AK Parti (yüzde 34,9) ve MHP (yüzde 32,3) seçmenleri arasında en yüksek oranlara ulaştı.

AB ÜYELİĞİNE DESTEK ARTIYOR

Türkiye’nin AB üyeliğini destekleme konusunda geçen yıla göre yaklaşık yüzde 12 oranında artış görünmekle beraber bu durumun parti bazlı değerlendirmesinde en fazla İYİ Parti seçmeninin (yüzde 74,4) olumlu görüş bildirdiği belirlendi. Eğitim seviyesine göre destek oranları incelendiğinde, üniversite ve üstü eğitim düzeyine sahip kişilerin yüzde 63’ünün AB üyeliğini desteklediği ve bu yönleriyle diğer eğitim gruplarından ayrıştıkları görüldü. Yaş gruplarında ise 55 yaş ve üzeri grubun diğer gruplara göre AB üyeliğini daha fazla istediği belirlendi. Her 10 kişiden yaklaşık 7’si ise Türkiye ile AB arasında üyelik yerine farklı bir model kurulmasını desteklemediğini belirtti. Türkiye’nin AB üyeliğinin engellendiğini düşünme durumu, geçtiğimiz yıl olduğu gibi bu yıl da düşüş gösterdi. Üyeliğin engellendiğini düşünenlerin bu duruma gösterdikleri başlıca sebep önceki yıllardaki gibi “din ve kimlik farklılıkları” olarak belirlenmekle beraber, bu yönde görüş bildirenlerin oranının azaldığı görüldü. “Demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü sorunları”nı sebep gösterenler ise geçen yıla göre yüzde 83 oranında arttı.

AİHM KARARLARI VE İSTANBUL SÖZLEŞMESİ

Kamuoyunun yüzde 44’ü Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının Türkiye’de uygulanması gerektiğini savunurken, parti bazında AİHM kararlarının uygulanması gerektiğini düşünen kişiler İYİ Parti seçmenleri arasında yoğunlaştı. Kamuoyunun yarısından fazlası İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesini onaylamadığını belirtti. Burada da İYİ Parti seçmenleri oransal olarak ön plana çıktı. İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesini onaylamayanların lise mezunlarında ve genç nüfusta arttığı görüldü.

‘Türk Dış Politikası Kamuoyu Algıları Araştırması’, Kadir Has Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Aydın koordinasyonunda yürütülüyor.

KIBRIS SORUNU VE YUNANİSTAN İLE İLİŞKİLER

Araştırmanın “KKTC’yi Türkiye açısından nasıl nitelendirirsiniz?” sorusunda KKTC’nin “asla vazgeçilemeyecek kardeş ülke” olduğunu düşünenler bu yıl da öne çıktı. Bununla birlikte KKTC’nin, “AB’ye üyelik karşısında verilecek bir taviz” olduğunu düşünenlerin oranı 2020 yılına göre önemli düzeyde bir artış göstererek yüzde 5,1’den yüzde 14,5’e yükseldi. Kıbrıs sorununun çözümü konusunda “KKTC, Türkiye’ye bağlanmalı” seçeneğini tercih edenlerin oranı geçen yıla göre 8,5 puan yükselerek, yüzde 48 ile şu ana kadarki en yüksek oranına ulaştı. “İki toplumlu, iki kesimli federal devlet” modeli yüzde 31 düzeyinde destek toplarken, “İki bağımsız devlet kurulmalı” seçeneği geçen yıla göre 2 puan azalıp yüzde 27,9’a düştü. Kamuoyunda her 2 kişiden yaklaşık 1’i Türkiye ile Yunanistan arasında sorun olduğunu düşünürken, sorun olduğunu düşünenlerin oransal çoğunluğu (yüzde 50,9) bu yıl “Ege adalarının silahlandırılması” konusuna dikkat çekti. “FETÖ mensuplarının Yunanistan’a kaçması”nı en önemli sorun olarak görenlerin oranı 2020 yılına göre artarken, geçtiğimiz yıl iki ülke arasındaki en önemli sorun olarak görülen “Kıbrıs anlaşmazlığı” bu yıl dördüncü sıraya (yüzde 37) geriledi.

Katılımcıların gözünde Türkiye algısını ortaya koyan cevaplara göre Türkiye, çoğunluk nezdinde bir Avrupa ülkesi. Türkiye’yi bir Avrupa ülkesi olarak görenlerin oranı bu yıl çarpıcı şekilde yüzde 21,5’ten yüzde 40,6’ya yükseldi. Geçtiğimiz yıl yüzde 27,4 ile ilk sıraya yerleşen “Türkiye, kendine has özellikleri olan bir ülke” cevabı bu yıl yüzde 19,8 ile ikinci sıraya geriledi.

RUSYA İLE ‘ENERJİ’ VE ‘TURİZM’ İŞBİRLİKLERİ ÖN PLANDA

Bu yılki araştırmada, Rusya ile Türkiye arasındaki ilişkide “stratejik ortaklık” ve “yakın işbirliği”ne yönelik ifadelerde artış yaşanırken (yüzde 50), iki ülke arasında sorunlar olduğu görüşünde düşüş görüldü. Rusya ile Türkiye arasındaki en önemli işbirliği alanlarında ilk sırayı “enerji”, ikinci sırayı ise “turizm” aldı. İlişkilerin düşmanca olduğunu düşünenler nezdinde ise buna dayanak olarak en çok “Rusya’nın Suriye’de rejim güçlerine destek vermesi” sebep gösterildi.

KAMUOYU ABD’YE GÜVENMİYOR

Türkiye kamuoyunda her 5 kişiden 3’ü ABD ile Türkiye arasındaki ilişkilerin negatif yönde olduğunu düşünürken, negatif değerlendirmede bulunan kişilerin oranı da 2020 yılına göre artış gösterdi. ABD’nin “küresel güç” olduğunu belirtenler arasında parti bazında MHP seçmeni ön plana çıkarken; ABD’yi “düşman ülke” olarak görme oranı en yüksek AK Parti seçmen kitlesinde kaydedildi. ABD ile Türkiye arasındaki en önemli sorun, “terörle mücadelede farklılaşan yaklaşımlar” olarak belirlendi. “ABD kongresindeki Ermeni soykırımı iddiaları” unsurunu sorun olarak değerlendirenlerin oranı da 2020 yılına göre yüzde 53 oranında arttı.

Halkın yüzde 76,1’i ‘Mavi Vatan’ kavramını, yüzde 90,6’sı ‘Gümrük Birliği’ni, yüzde 62,9’u ‘S-400’ü hiç duymadığını söylüyor.

ORTADOĞU’NUN GELECEĞİ VE SURİYELİ SIĞINMACILAR

Türkiye’nin Ortadoğu politikalarını başarılı bulanların oranı, bir önceki döneme göre yaklaşık yüzde 4 oranında arttı. Türkiye’nin Suriye konusunda tarafsız kalması gerektiğini düşünenlerin oranında bir önceki döneme göre kayda değer bir değişim yaşanmazken Esad yönetimine karşı uluslararası yaptırımlara destek vermesi gerektiğini düşünenlerin oranı 2020 yılına göre arttı. Kamuoyu nezdinde Ortadoğu’nun geleceğini etkileyen birincil ülke ABD olarak görülürken, ABD’den sonra Türkiye ve Rusya’nın söz sahibi ülkeler olduklarının düşünüldüğü kaydedildi. Türkiye’nin Ortadoğu’da “bölgesel güç” olduğu algısı korunurken, Müslüman ülkelere “örnek/rol model” olduğunu düşünenlerin oranı, geçen yıla göre azaldı. Arap-İsrail sorununa Türkiye’nin hiçbir şekilde karışmamasını isteyenler önceki dönemlerde düzenli şekilde artmışken bu dönem azaldı. 2021 yılında Türkiye’nin tarafsız arabuluculuk rolü üstlenmesi gerektiğini düşünenler (yüzde 39,1) ön plana çıktı. Türkiye-İsrail ilişkilerinin normalleşmesini destekleyenlerin oranı 2020 yılına göre artarken normalleşmeyi destekleyenler, AK Parti ve MHP seçmenleri arasında yoğunlaştı. Kamuoyunun oransal çoğunluğu, Türkiye’nin göçmen alımına son vermesi gerektiğini düşünürken bu şekilde görüş beyan edenlerin oranı 2020 yılına göre düştü. Bunun yanı sıra, sayısı kaç olursa olsun göçmenlerin kabul edilmesi gerektiğini düşünenler 2020 yılına göre ciddi oranda artış gösterdi. Suriye göçmenlerinden duyulan memnuniyet düzeyi, 2020 yılına göre yaklaşık yüzde 85 oranında artarken Türkiye’deki sığınmacılardan memnun olanlar AK Parti seçmenleri arasında yoğunlaştı. Sığınmacılarla ilgili memnuniyetsizlik duyulan konuların başındaysa “ucuz ve kaçak işgücü sağlamaları nedeniyle işsizliği artırmaları” geldi.

“NATO ÜYELİĞİ DEVAM ETMELİ”

Kamuoyunun yarısından fazlası (yüzde 54) Türkiye’nin NATO üyeliğinin devam etmesi gerektiğini düşünürken, üyeliğin sona erdirilmesi gerektiğini düşünenlerin oranı yüzde 18,8’den yüzde 7,8’e düştü. Kamuoyunun yüzde 45,6’sı NATO üyeliğinin Türkiye’ye katkı sağladığını söylerken, böyle düşünenlerin oranı da 2020 yılına göre arttı. Oransal çoğunluğa göre, NATO’nun en önemli katkısının Türkiye’ye yönelik “olası saldırı veya tehdit gibi durumlarda vereceği destek” olduğu ifade edilirken, bu görüşü savunan kişilerde 2020 yılına göre yaklaşık yüzde 29 oranında düşüş kaydedildi. Türkiye’nin uluslararası güvenliğini NATO’nun desteği olmadan sağlayabileceğini düşünenlerin oranıysa (yüzde 53) bir önceki döneme göre arttı.

SINIR ÖTESİ OPERASYON, ASKERİ ÜS, BARIŞ GÜCÜ

Türkiye’nin terörle mücadele için sınır ötesi operasyonlar düzenlemesini destekleyenlerin oranı 2020 yılına göre 22 puan artış göstererek yüzde 50,4’e ulaşırken, bu konuda HDP (yüzde 39,2) hariç, TBMM’de grubu bulunan partilerin tabanlarında önemli bir farklılık görülmedi. Türkiye’nin yabancı ülkelerde askeri üs kurmasını destekleyenlerin oranı da bu yıl 11 puan artarak yüzde 47,7’ye ulaştı. Burada da parti tabanlarında, HDP hariç benzer oranlarda destek gözüktü. Öte yandan, Türkiye’nin askeri varlık bulundurması desteklenen ülkeler sıralamasında yüzde 45,5 ile KKTC ilk sırada çıkarken, onu Libya (yüzde 38,5) ve Katar (yüzde 37) takip etti. Kosova ise yüzde 32 ile son sırada çıktı. Genel olarak Türkiye’nin uluslararası barış gücü faaliyetlerine askeri katkıda bulunması yüzde 44,5 oranında destek topladı. Parti tabanları arasında en yüksek destek yüzde 51,2 ile AK Parti’de görülürken, onu yüzde 42,8 ile CHP takip etti.