Sağlıklı beslenmede yapılan en büyük yanlışlardan biri, kişinin kendisini çok sevdiği bir besine karşı aşırı sınırlamasıdır. Bu girişimler genelde kısıtlanan besine karşı ani gelişen bir yeme atağı ile sonuçlanır. Günlük yaşantımıza uygun olmayan, uygulanması ekstra çaba gerektiren bir beslenme düzeni belirli bir süre devam ettirilebilir. Eski beslenme düzenine geri dönüldüğünde, hem verilen kiloların geri alınması, hem de yeme davranış bozukluğu gelişmesi söz konusu olacaktır. Sağlıklı bir kilo verme ve koruma süreci, kişinin yaşam tarzına kolayca uygulanabilen bir düzene sahip olmalıdır.

Besinlere karşı gelişen sağlıklı / sağlıksız yaklaşımı yerine, sıklıkla tercih edilebilecekler ve daha az tercih ettiklerimiz yaklaşımı geliştirmek en sağlıklısıdır. Sevdiğimiz hiçbir besinin hayatımızdan tamamen çıkmasına gerek yoktur, yalnızca miktarlarını doğru ayarlayıp farkındalıkla yemek gerekmektedir.

Kilo verme süreci denilince beslenme düzeninden ilk çıkarılan yiyecekler genelde tatlılardır. Ancak tatlıların sosyal ve duygusal açıdan da bizi beslediğini unutmamak gerekir. Tatlılara porsiyon kontrolüyle hayatımızda rahatlıkla yer verebiliriz.

  

Bunun yanında, sürekli gelişen tatlı krizleriniz var ise birkaç püf noktaya ekstra dikkat etmek gerekebilir.

- Uzun süre aç kalmak kan şekerinin aşırı düşmesine neden olacağı için tatlı ihtiyacını arttırabilir. Ara öğün yapmak aşırı acıkmayı  engelleyeceğinden tatlı krizlerinin de önüne geçilmesini sağlar.

- Ana yemeklerden sonra artan tatlı ihtiyacını engellemek için, öğünlerde bulgur, ekmek gibi kaliteli karbonhidratları tercih etmek gerekir. 

- Kuru veya taze meyveler, tatlı krizlerini engelleyen sağlıklı ara öğünlerdir. 

- Ara öğünlerde evde yapılan sütlü tatlılar, dondurma veya kekler porsiyon kontrolü ile tercih edilebilir.

- Tatlılara kaçmamız gereken besinler gibi yaklaşmamak ve yedikten sonra pişmanlık duymamak da, psikolojik olarak bu atakların önüne geçecektir.