Dünya gıda fiyatlarındaki artış, tarımda ithalatçı ülkeleri zorluyor. Tarım ürünü ithal edenler aynı zamanda gıda enflasyonu da ithal ediyor. Türkiye yıllardır fiyatı artan tarım ürünlerinde gümrük vergilerini düşürerek veya sıfırlayarak ithalatla içerde fiyatları düşürmeye ve gıda enflasyonunu aşağı çekmeye çalışıyor. Ancak gıda ve tarım ürünlerindeki fiyat artışları öyle boyuta geldi ki yapılan ithalatla gıda enflasyonu da ithal ediliyor.

2020 yılı hasat sezonuna bakıldığında, pandeminin etkisi ve iklime bağlı olarak bazı ürünlerde üretimin azalması, artan talep, ülkelerin ve bireylerin ihtiyacından fazla ürün alması, kısıtlamalar gibi bir çok nedenden dolayı gıda fiyatları son 6 yılın en yüksek seviyesinde.

Toprak Mahsulleri Ofisi’nin önceki Genel Müdürü İsmail Kemaloğlu’nun kurucusu olduğu İK Tarım Üssü’nün her ay yayınladığı Tarım Ürünleri Piyasa Analiz Bülteni’nin Şubat 2021 sayısında 2020 hasat sezonuna ilişkin kapsamlı bir değerlendirme yayınlandı.

Fiyatların görülmedik hızla arttığını ve artmaya da devam ettiğini belirten İsmail Kemaloğlu: “Ülkelerin önlemleri, kısıtlamaları devam ediyor. İklim değişikliğinin etkisi ile kuraklık endişesi piyasaları tedirgin ediyor. Artık tarım ürünleri ithalatı yapan ve arz açığı olan ülkeler, ‘gıda enflasyonu ‘ithal eder hale geldi.” yorumunu yaptı.

Hububat ürünlerinde yüzde 45-50 fiyat artışı var

İsmail Kemaloğlu, uluslararası fiyatlardaki hareketlenmeye dikkat çekerek Temmuz 2020-Ocak 2021 dönemine ilişkin özetle şu değerlendirmeyi yaptı: ” Temmuz ayında; 11,5 protein buğday için Fob fiyatlar ton başına 192 dolar seviyelerinde iken, bugün yüzde 50 civarında artış ile 290 dolar seviyesine geldi. 12,5 protein buğday, 198 dolardan yine yüzde 50 oranında artışla 296 dolara çıktı. Mısır, aynı dönemde 180 dolardan yüzde 45 fiyat artışı ile 262 dolara ulaştı. Arpadaki artış yüzde 47 civarında ve aynı dönemde tonu 174 dolardan 256 dolara yükseldi. Kepek fiyatı ise 145 dolardan 182 dolara çıktı.”

Fiyat artışındaki en önemli faktörler

Tarım ürünlerinde fiyat artışlarının en önemli nedenleri arasında pandemi tedirginliği, ülkelerin yüklü alımları, kısıtlama ve yasaklamalar dahil kota vb. uygulamalar, bazı bölgelerdeki rekolte azlığı, kuraklık endişesi, Çin tarafından yapılan çok ciddi alımlar gibi faktörleri sıralanabilir.

Rusya’nın ihracat ve kota uygulamasının etkileri

Özellikle Rusya’nın aldığı son vergi ve kota önlemleri fiyatların hızlı bir şekilde artmasına neden oldu. Hububat için vergi uygulaması 15 Şubat 2021 tarihinde başlayacak olmasına rağmen piyasada fiyatlar, şimdiden vergi uygulanmış fiyatlar üzerinden işlem görüyor. Buğdayda getirilen ton başına 25 Euro vergi, 1 Mart 2021 itibariyle 50 Euro olarak uygulanacak. Bunun yanı sıra arpa ve mısır için de sırasıyla 10 Euro ve 25 Euro vergi uygulaması 15 Mart 2021 tarihinden itibaren yürürlüğe girecek.

Rusya’nın bu önlemleri almasında iç piyasalarındaki düşmeyen fiyatlar karşısında sanayicilerin hükümetlerinden talepleri etkili oldu. Neredeyse her ülkede aynı fiyat artışları ve gıda enflasyonu riski yaşanıyor.

Çin’in talep ettiği her üründe fiyat artıyor

Yüklü ithalatları ile uluslararası piyasaları etkileyen önemli bir ülke olan Çin’in piyasadan her talep ettiği ürün karşısında fiyatlar yükseliyor. Çin’in Amerika’dan 25-30 Ocak tarihlerinde 5.8 milyon ton mısır alması mısır fiyatlarını hızla yükseltti.

Mısır fiyatlarının artışında Çin’in taleplerinin yanı sıra Güney Amerika’da yaşanan kuraklık etkisinin belirsizliği, Arjantin’in mısır ihracatına miktar kısıtlaması getirmesi (karar yürürlükten kalktı ama piyasaları gerilemedi), Ukrayna’nın bu yılki rekolte düşüklüğü ve ihracat miktarını 24 milyon tonla sınırlama kararı etkili oluyor. Ayrıca yağlı tohumlarda yine Karadeniz havzasında alınan önlemler ve ihracat vergilerinin yükseltilmesi, yem sektörünün birbirinin muadili olarak kullandıkları bu ürünlerin piyasasını karşılıklı olarak artış yönlü etkiliyor

Ürün bazında Türkiye’nin ithalat ve ihracatı

Buğday: 2019 yılında 9 milyon 854 bin ton buğday ithalatına karşılık 7 milyon 581 bin tonluk buğday karşılığı mamul (un, makarna, bisküvi, bulgur vb. ihracatının buğday karşılığı), ihracatı yapılırken, 2020 yılında 9 milyon 791 bin ton buğday ithalatı yapıldı ve karşılığında 7 milyon 564 bin ton buğdaya denk gelen mamul ihracı gerçekleştirildi. 2019 yılı ekmeklik buğday ithalatı 8 milyon 373 bin ton iken, 2020 yılında 8 milyon 583 milyon ton oldu. 2019 yılında ekmeklik buğday ithalatının ortalama fiyatı ton başına 222 dolar olurken, 2020 yılında 232 dolar oldu. Makarnalık buğday ithalatı 2019 yılında 1 milyon 432 bin ton iken, 2020 yılında 1 milyon 162 bin ton, ithalatta ortalama fiyatı aynı dönemde ton başına 283 dolar olan makarnalık budayın fiyatı 303 dolara yükseldi.

Un ve makarna: Un ihracatı 2019 yılında 3 milyon 262 bin ton iken, 2020 yılında 2 milyon 990 bin tona geriledi. Ortalama ihraç fiyatı da 2019 yılında ton başına 322 dolar iken, 2020 yılında 318 dolara düştü. Makarna ihracatı 2019 yılında 1 milyon 273 bin ton iken, 2020 yılında 1 milyon 472 bin tona çıktı, ortalama ihraç fiyatı da 477 dolar/tondan 518 dolar/tona yükseldi.

Bulgur: Bulgur ihracatı 2019 yılında 263 bin ton iken, 2020 yılında 282 bin ton olarak gerçekleşti ve ortalama ihraç fiyatı ton başına 466 dolardan 481 dolara yükseldi.

Mısır: Mısır ithalatı 2019 yılında 3 milyon 593 bin ton ikn, 2020 yılında 2 milyon 073 bin ton, ortalama ithal fiyatı da 196 dolardan 208 dolara yükseldi.

Yumurta: 2019 yılına göre 2020’de yumurta ihracatı, 273 bin tondan 218 bin tona geriledi.

Ayçiçeği tohumu: Ayçiçeği tohumu ithalatı 1 milyon 136 bin tondan 1 milyon 146 bin tona yükseldi.

Soya: 2019 yılında 2 milyon 637 bin ton olan soya fasulyesi ithalatı 2020’de 2 milyon 946 bin tona, çıktı.

Arpa: Aynı dönemde arpa ithalatı da 510 bin tondan 890 bin tona yükseldi.

Yurt içi fiyatları da yükseldi

Maalesef dünya fiyatlarındaki artış, kur artışı, iç piyasadaki talep yönlü hareketler yurt içinde de fiyatların hızlı yükselmesini sağladı. Bugün iç piyasada ekmekli buğday fiyatları ton başına 1600-1700 liradan 2300-2500 lira aralığına, mısır fiyatları 1350-1400 liradan 1900- 1950 lira, arpa fiyatları ton başına 1350 liradan 1750 lira seviyelerine çıktı.

Özellikle yağlı tohum fiyatlarında çok ciddi artış yaşanıyor. Yem fiyatları, marketlerdeki gıda fiyatları yoğun tartışma ve endişe konusu olmaya devam ediyor. Artık dünya tarım ürünleri piyasa dengeleri değişti. ‘Üretemez isek ucuza ithal ederiz.’ devri yok. İthal edersek fiyatlar iç piyasadan daha yüksek maliyettedir. En ucuz hammadde yurtiçindedir. Bunu on yıl önce konuşsaydık senaryo farklıydı.

Üretim tehdit altında

Tarımda önümüzdeki süreç için ön görülen en önemli tehditler şöyle sıralanıyor:

1- Toplam ekiliş alanı azalıyor, hububat ekili alan daha fazla azalıyor.

2- Kırsal gittikçe boşalıyor, ekim alanları boş kalıyor.

3- Bölgesel ürün desenleri değişiyor, ovalarda üretim çok yıllık bitkilere kayıyor.

4- Üretim bölgesindeki yoğunlaşma ile tarımsal sanayi arasındaki mesafeler artıyor, nakliye önemli bir maliyet kalemi haline geliyor,

5- Hayvancılıktaki değişim ve şirketleşme, insan gıdası olacak ürünlerin alanını tehdit ediyor. Arpa, mısır ile buğday ekim alanlarındaki denklem, hayvan gıdası lehine kayıyor.

Neler yapılmalı?

İK Tarım Üssü Kurucusu İsmail Kemaloğlu neler yapılması gerektiği konusunda ise şu önerilerde bulunuyor:
” Gıda fiyatlarının kontrolü; üretimi artırmaktan, ölçek ekonomisine uygun şekilde maliyet ve verimliliği yönetmekten geçer. Tohumdan çatala, tarladan sofraya üretim ekosisteminin her kademesini iktisadi dinamiklere uygun şekillendirmeliyiz. Bunun için, öncelikle hayvancılığı yeniden kırsal faaliyete dönüştürmeliyiz. Parçalı, ölçekten uzak, dağınık araziler için yönetimi toplulaştıran üretim modelleri hayata geçirmeliyiz. Özel sektör dinamizmini tarımla birleştirerek birlikte üretene, ekilmeyen arazileri çiftçi ile üretime kazandıranlara destek vermeliyiz. İçinde bulunduğumuz 2021 yılı hasat ve piyasa sezonu bize göre önceki yıldan daha az hareketli olmayacak. Daha fazla kuraklığı, bitki desenlerindeki kayışı, ürün değişimlerini konuşuyor olacağız. Gıdaya erişim ve gıda güvenliği temel meselelerden biri olacak. Girdi fiyatlarındaki artış üreticiyi zorlayacak. Fiyatlar arttıkça üretici para kazanıyor şeklinde düşünülebilir. Ancak maliyetler özellikle bizim gibi aile işletmesine dayalı, ölçek sorunu yaşayan tarımsal alanları tehdit edecek. Hayvancılıktaki değişimin hububat, süt ve et dengemize etkileri, kırsala yansımaları. Şehirleşen, şirketleşen ve kırsaldan uzaklaşan hayvancılık, yem hammadde ithalatını gittikçe artıracaktır. Besi materyali ithal, hayvanın yediği yem ithal, çalışanlar ithal ise derin analiz gerekmez mi? Bu durumda kur artınca, ithalat artınca her şeye yansımaz mı? Kırsalı yeniden dokumalı, aile işletmelerine özel üretim modelleri geliştirmeliyiz.”

Kaynak: tarimdunyasi.net / Ali Ekber Yıldırım