Hububat ve Bakliyatlar insanların temel besin kaynağı olmasının yanında toprağa verdiği azot sayesinde toprağı besliyor ve güçlendiriyor. Ülkemiz baklagillerin gen merkezidir ve ekolojik şartları baklagil üretimi için uygundur.

Son yıllarda Türkiye’nin baklagil arz ve kullanımı incelendiğinde artış, dünya ortalamasının altında seyretmekteydi. Ancak pandemiyle beraber besleyici özelliklerinin yanında daha uzun süre muhafaza edilebilen kuru gıda ürünlerinde  önemli ölçüde talep artışı gözlenmiştir. 

Pandemi süreci bir ülkenin kendi öz kaynaklarının yeterliliğinin tarımın ve gıdanın ne kadar değerli olduğunu bize gösterdi.

Tarımsal üretim, bir ülkenin gücüdür ve ulusal güvenlik kadar stratejiktir.

Tüm dünya ülkeleri,  gelecekte güvenilir gıdada ulaşılabilirliğin sekteye uğramaması için bakliyat üretiminden tüketimine kadar tüm süreçlerde var olan sistemlerini güçlendirmeye  başladı.

Globalleşen dünyada, gıda arzının sürekliliği için devletlerin temel gıda ürünlerinde güvenlik stoku oluşturulması, yerel üretimin artırılması ve ithalatın azalılması gündeme gelmiştir. Gıda ürünlerine yönelik lebin ithalatla mümkün olamayacağı, ancak üretim yaparak karşılanacağı sonucuna varılmıştır.

Türkiye, hububat ve kuru baklagillerde 2020 sezonunu bir önceki yıla göre üretim miktarını artırarak tamamlamış oldu.

Türkiye İstatistik Kurumu 2020 Bitkisel Üretim verilerine göre hububat (Tahıl) ürünleri üretim miktarının 2020 yılında ülke genelinde bir önceki yıla oranla yüzde 8.2 artarak, 37 milyon 200 bin ton olacağı, kuru baklagiller üretiminin bir önceki yıla göre yüzde 5,5 artışla 1 milyon 297 bin tonu geçeceği öngörülmüştü.

Ekim ayında başlayan 2020/2021 üretim sezonu ekilişleri için buğday, mercimek başta olmak üzere tohumluk satışların geçen yılın üzerinde olduğu gözlemleniyor. Uygun iklim koşulları yaşanırsa 2021 yılında da rekolte ve verimlilikte artış öngörülmektedir.

Artan Nüfusumuza Karşılık Gıda Üretimini Arttırmak

Ülkemizin ve dünyanın nüfusu giderek artıyor.  2050 yılına geldiğimizde Türkiye Nüfusunun 100 milyon, dünya nüfusunun ise10 milyara ulaşacağı tahmin ediliyor. Geleceğin nüfusunu beslemek için tarımsal ürünlere olan talebin %70 oranında artacağı ifade ediliyor.

Artan nüfusun ihtiyaçlarını karşılayabilmek için gıda üretiminin önümüzdeki 30 yıl içerisinde artması gerekmektedir.

Ancak yıllar içerisinde kırsaldan kente göç hızla artmaktadır. Bu durumun tersine çevrilmesi için tarımsal üretimde sürdürülebilirliğin sağlanması, yerli üretime teşvik edilerek ata mirası tohumlarımızla geleneksel sofra kültürümüzün korunması ve gelecek nesillere taşınması adına 2020 yılında başlatmış olduğumuz  “Bakliyat Köyü”  projemizin bölgelerini genişleterek daha fazla üreticiye ulaşmayı hedefliyor, genciyle, yaşlısıyla üreticiyi köyünde tutacak üretim modellerinin geliştirilmesine katkı sağlıyoruz.

Bunun yanında  çocuklarımıza yerli tohumlardan doğal şartlarda üretilen proteince zengin olan bitkisel ürünleri sevdirmeyi, sağlıklı beslenmeyi ve geleneksel sofra kültürümüzün korunmasını amaçlıyoruz.

Geleneksel lezzetlerimiz bakliyatlar, güçlü bitkisel protein kaynağıdır

Pandemi ile birlikte sağlıklı beslenme, sağlıklı gıda dünyanın artık ortak dili haline geldiğini belirten Reis Gıda Yönetim Kurulu Üyesi Işılay Reis Yorgun sözlerine şu şekilde devam etti; “bitkisel kaynaklı beslenme tercihleri ile hem kendi sağlığımızı hem de dünyamızın sağlığını koruyabiliriz. Özellikle protein ihtiyacını karşılamak için hayvansal kaynaklı besinlerin yerine besin tercihlerimizde yüksek kaliteli bitkisel proteine sahip hububat ve bakliyatlara daha fazla yer verebiliriz.

Bakliyatların önemli protein kaynaklarından biri olmasının yanında yüksek lif, demir, çinko, magnezyum mineralleri, B12 ile E vitamini, folik asit içerikleri sayesinde vücudumuzun hastalıklara karşı etkin bir savunma sistemine destek olabilmeleri nedeniyle içinde bulunduğumuz pandemi sürecinde ayrı bir önem kazandı.”

Sağlıklı Yemek, İyi Gelecek

Uzun yıllardır Fast-food tarzı atıştırmalık yiyeceklere yönelim artmış durumdaydı. Ancak yaşamış olduğumuz bu süreçte Fast-food tarzı yiyeceklerden uzak durularak sağlıklı beslenmeye önem verildi.

Obezitenin diyabet, hipertansiyon, kalp-damar hastalıkları, böbrek yetmezliği, çeşitli kanserler, karaciğerde yağlanma gibi bir çok sağlık sorunlarına neden olabileceğini hatırlatan sağlık uzmanları bu kapsamda yemek porsiyonlarının küçültülmesi, öğünler arasında atıştırmalıklardan sakınılması, beslenmede sebze-meyve, tam tahıllı gıdalar, bakliyat tüketiminin arttırılması, yeteri kadar su tüketilmesi, kahvaltı dahil öğün atlanmaması, katı yağlar ve şekerli gıdalardan uzak durulmasının çok önemli olduğunu açıklıyor.

Yapılan araştırmalarda durum böyle giderse 2050 yılında 4 milyardan fazla insan (nüfusun yüzde 45’i) aşırı kilolu ve 1,5 milyar kişide (nüfusun yüzde 16’sı) obez olacak. Bugün aşırı kiloluların nüfusa oranı yüzde 29 ve obezlerin oranı da yüzde 9.

Bilim insanları çağımızın hastalığı kanser ve obeziteye karşı mücadele için yerli tohumlardan üretilen ürünlerin tüketilmesini ve sağlıklı beslenmemizi öneriyor. Bakliyat tüketiminin obeziteyi önlediği ve kansere yakalanma riskini azalttığını ifade ediyor.

Yorgun “Üzerine tüm dünyanın çalışmalar yaparak farkındalık yarattığı obezite için bizlerde Reis olarak 2009 yılında Geleneksel Lezzetler Sağlıklı Nesiller projemizle obezite önlenebilir diyerek çalışmalar yapmaya ve sağlıklı bireylerin yetişmesine katkıda bulunmayı amaçlıyoruz. Bir an önce gıda tüketimimizin  geleceğini şekillendirmeliyiz. Çünkü sağlıklı yemek iyi gelecektir. “ dedi.