İstanbul Aydın Üniversitesi (İAÜ) Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Fatih Altan, İAÜ Sürekli Eğitim Merkezi (SEM) Öğretim Görevlisi Hüseyin Özdemir, Mimar/İnşaat Mühendisi Büşra Nur Özsoy ve Çevre Mühendisi Büşra Özdemir’den oluşan çalışma grubu, çevreye duyarlı tasarımlar ile binalarda yılda yüzde 30 oranında su tasarrufu sağlanabileceğini ortaya koydu.

SARNIÇ ZORUNLULUĞU GELDİ

Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Mehmet Fatih Altan, “İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), kuraklıkla mücadele kapsamında yeni bir adım attı. Buna göre İBB Meclisi’nde kabul edilen İstanbul İmar Yönetmeliği Taslağı’na göre 1000 metrekarenin üzerindeki yapılarda yağmur suları için sarnıç zorunluluğu getiriliyor. Taslağa göre 1000 metrekarenin üzerindeki parsellerde, kamu yapılarında, alışveriş merkezi ve inşaat alanı 5000 metrekareyi geçen ticari yapılarda binaları zemin suyundan korumak, bahçe sulamak, oto yıkama, tuvalet rezervuarları vb. yerlerde kullanılmak üzere bir drenaj sistemi oluşturularak, çatı ve zemin sularının yer altında oluşturulacak sarnıçta toplanması zorunlu hale getirildi” açıklamasında bulundu.

YAĞMUR SUYU HASADI NEDİR?

Yağmur suyu hasadı denen yöntemin özetle binaların çatı ve teras gibi yerlerinde ve balkonlarda toplanan yağmur sularının, binanın altında bulunan su depolarında veya sarnıçlarda depolanması olduğunu kaydeden Çevre Mühendisi Büşra Özdemir, “Depolama aşamasının ardından yağmur suyu partikül filtreleme ve klorlama işlemine tabii tutularak patojenlerden ve yağmurun beraberinde getirdiği toz topraktan arındırılır. Daha sonra depodaki su hidrofor ile basınçlandırılarak kullanım noktalarına harici bir su tesisatı yardımı ile iletilir. Su doğal olarak elde edildiği için bu tesisat üzerinde su sayacı bulunmaz ve faturalandırılma yapılmaz. Ortalama bir yapının toplam su ihtiyacının çok önemli bir kısmı yağmur suyu ile karşılanabilir niteliktedir. Yağmur suyu deposu dolduğunda sistemin elektrikli vanası dolum hattını kapatır. Böylelikle yağmur suyu borularda belli bir kota ulaştığında boşaltma ağızlarından cazibeli akışla dışarıya yani şehrin yağmur suyu kanalına atılır. Fazlası atılan ve yollardan toplanan yağmur suları denize dökülmemelidir. Bunun yerine mansap seviyelerinde açık veya kapalı bölgesel baraj göletleri ile suyu geri kullanıma kazandırmalıyız” diye konuştu.

“ÇEVRE DOSTU TASARIMLARI CİDDİYE ALMALIYIZ”

Türkiye’nin artık çevreye duyarlı ve sürdürülebilir yaşamı vadeden tasarımlar konusuna ciddiyetle eğilmek mecburiyetinde olduğunu söyleyen Mimar ve İnşaat Mühendisi Büşra Nur Özsoy, “Artan nüfus ve küresel ısınma bize tasarımlarımızı çevreye ve insan yaşamına daha duyarlı yapmamızın gerektiğini söylüyor. Bu açıdan İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nde kabul edilen İstanbul İmar Yönetmeliği Taslağı’nı bir başlangıç adımı olarak çok olumlu değerlendiriyoruz. Yağmur suyu hasadını önceki projelerimizde olmazsa olmaz bir kural olarak benimseyip hayata geçirdik. Bunun yanında çevreye duyarlı bina tasarımını daha geniş bir yelpazede değerlendirmemiz gerektiğine inanıyorum” ifadelerini kullandı.

“BU BİZİM VATANDAŞLIK BORCUMUZ”

Öğr. Gör. Hüseyin Özdemir ise, “İnşaat sektöründe ürettiğimiz pek çok nitelikli konut ve ticari projelerde yıllar öncesinden yenilikçi ve çevreci adımlarımızı her şeyden önce vatandaşlık borcumuz olarak milletimize örnek olması için attık” diye konuştu. Özdemir, şöyle devam etti: “Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız yakın zamanda tamamen yerli ve milli kaynaklarla ve tamamı bizim evladımız olan mühendis ve mimarlarımız eliyle ‘Yeşil Bina Sertifika Sistemi’ni yürürlüğe geçirecek. Böylece çevreye duyarlı bina yapımını belli kurallar çerçevesine alacak ve tasarım sürecini belirleyecek.”