Kocaeli’de yaşayan ve 40 yıldır dövüş sporlarıyla ilgilenen 51 yaşındaki antrenör Erhan Otluoğlu’nun iki oğlu da babasının izinden gidiyor. Bu zamana kadar yüzlerce sporcu yetiştiren Otluoğlu, müsabakaya çıkan çocuklarının arkasında antrenörlük yaparken ayrı bir heyecan yaşıyor.

Kocaeli’de yaşayan 51 yaşındaki antrenör Erhan Otluoğlu, yaklaşık 40 yıldır muay thai, kick boks, kung fu gibi sporların içerisinde yer alıyor. Yıllarca müsabakalara çıkarak ringde ter döken Otluoğlu, antrenör olarak da yüzlerce sporcu yetiştirdi. Önemli isimlerinde antrenörlüğünü yapan Otluoğlu’nun izinden şimdi de iki oğlu gidiyor. Bebeklikleri ve çocuklukları spor salonunda geçen Otluoğlu’nun çocukları, babaları gibi muay thai sporunu devam ettiriyor. Otluoğlu, çocuklarının yer aldığı müsabakalarda antrenörlük yaparken ise ayrı bir heyecan yaşıyor.

Erhan Otluoğlu: "Simit satarak, ayakkabı boyayarak spor salonunun aidatlarını öderdim"

Cüneyt Arkın ve Bruce Lee filmlerini izleyerek dövüş sporlarına merak sardığını söyleyen Erhan Otluoğlu, “Sonra bir spor salonuna giderek Kung fu antrenmanlara başladım. Sporculuk serüvenim yokluk içinde, imkansızlıklar içinde var oldu. Çoğu zaman antrenmana gitmeye yol parası bulamazdım, bisikletle gider gelirdim. İkinci bir antrenmanı da öyle yapardım. Bazen kulübümün aidatlarını ödeyemezdim. Simit satarak, ayakkabı boyacılığı yaparak sporun aidatlarını ödediğim zamanlar oldu. Zaman beni belli bir süre sonra öyle bir yere aldı götürdü ki becerimle başka arayışlara gittim. O sırada 20’li yaşlara geldiğimde kick boks federasyon oldu ve kick boks yapmaya başladım. Kick boksta da milli takımı zorladığım zamanlar oldu ama milli takıma gitmek nasip olmadı" dedi.

"Çocuklarım torbaları oyuncak, eldivenleri top olarak kullandı"

Daha sonra antrenörlüğe başladığını kaydeden Otluoğlu, "Antrenörlük yaparken iyi sporcularım oldu. ‘Antrenörlük mü, sporculuk mu?’ diye düşündüm. Sporcularımı önemsedim. 1995 yıllarından sonra çok başarılı sporcular yetiştirmeye başladım. Dünya çapında dövüşçüler yetiştirdim. 1995’te Mehmet Karabük, 1996’da Sevgi Akçay, 1997’de İsmail Uzuner, Fatih Yıldız, Nesrin Işık, Güler Beyazıt gibi bir sürü sporcu çıkarttım. Kendi çocuklarımın da hayatları, bebeklikleri salonda geçti. Torbaları oyuncak, eldivenleri top olarak kullandı çocuklar. Ringin iplerinde sanki salıncakta sallanır gibi sallandılar. Öyle büyüdüler ve belli bir zaman sonra ben kesinlikle dövüşçü olsunlar diye uğraşmadım. Büyük oğlum ısrarla; ‘Baba ben bu işi yapacağım. Senin yarım bıraktığın işi ben daha yukarılara çekeceğim. Türkiye’den dünya çapında sporcular yetiştireceğim’ dedi. Öyle bir hedefi var büyük oğlumun. Küçük oğlum da henüz karar veremedi, yarışmacı olarak devam ediyor. İleriki hayatında devam eder mi, etmez mi onun kararı olacak. Allah bahtlarını açık etsin. İnşallah bayrağımızı dalgalandırıp ülkemizi iyi temsil eden sporcularımızdan olurlar" diye konuştu.

"Kendi evladının köşesinde olmak başka bir şey"

Çocuklarının müsabakalarında antrenör olarak arkalarında durduğunda çoğu zaman heyecandan taktikleri yanlış verdiğini dile getiren Otluoğlu, "Karıştırıyorum, hatta bazen maçı okuyan öğrencilerimden birini yanıma alıyorum. Çok heyecan yaptığım zaman elim, ayağım karışıyor, maçı okuyamıyorum. Doğru taktiği veremiyorum. Çünkü yapması gereken hareketi o anda o heyecan unutturuyor bana. Doğal olarak bir çok zaman yetiştirdiğim öğrencilerimden ya da antrenör arkadaşlardan bir tanesini yanıma alıp oturtuyorum. Kendi evladının köşesinde olmak başka bir şey" şeklinde konuştu.

Ömer Yiğit Otluoğlu: “Şimdi bırakamıyorum sporu”

Spora 4 yaşında başladığını ve babasının spor salonunda büyüdüğünü aktaran 13 yaşındaki Ömer Yiğit Otluoğlu ise, "Spora başlamamdaki sebeplerden bir tanesi televizyona çıkan ağabeylerimi izlemem oldu. Bu sporu yapacağıma söz verdim. Şu anda spor yapmaya devam ediyorum. İnşallah Türkiye şampiyonalarında da dereceler almaya devam edeceğim. Kendi isteğimle başladım. Çocukken babam beni spor salonuna götürdü. Ondan sonra kendim daha fazla gitmek istedim. Gittikçe kendime güvenim arttı. Sonra spora daha çok alıştım. Şimdi bırakamıyorum sporu" ifadelerini kullandı.

“Dövüşürken arkamda babamın olmasını istiyorum”

Ailece sporcu olmanın daha büyük bir zevk olduğunu belirten Ömer Yiğit, "Daha iyi oluyor benim için. Ailemden destek alıyorum. Arkamda ailem olduğunu hissediyorum. O yüzden daha dinç oluyorum. Maçlarıma daha dinç çıkıyorum. Sporumla ilgili daha sağlam durmaya çalışıyorum. Babama arkamda olduğu zaman çok güveniyorum. Ringdeyken babamla iyi anlaşıyoruz. O ne derse ben de sözünden çıkmıyorum, onun dediğini yapıyorum. Babamla anlaştığım için ben dövüşürken arkamda olmasını daha çok istiyorum" cümlelerine yer verdi.